T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ABD ve İsrail'in güvenliği, Ramallah'ın hür olmasından geçiyor...

ABD'nin açık himayesiyle azgınlaşan Şaron yönetimi, elinden gelen her türlü zulmü sergiliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde olan bitenler ise bir haftasına girecek, ama dünyanın önde gelen güçleri ve kurumları hiçbir şey yapamıyor. Filistin'de meydana gelen olaylar, dünya üzerindeki kurumların kağıt parçasından ve duvarlardan ibaret olduğunu ilan etmeye doğru son sürat gidiyor. Ortada ne bir dünya düzeni var, ne de insanlık için çaba gösterecek bir "küresel irade". Herşey çok vahim bir noktaya gelindiği işaretini veriyor

Filistin'de meydana gelenler, Doğu-Güney hattında yaşayan insanların, Kuzey-Batı hattında yaşayanlar tarafından insanlık statüsü içinde algılanmadığı kanaatini dünyanın her yerinde yaygınlaştırıyor. Doğu-Güney hattına denk düşen ülkelerin gazetelerine hızlıca bir göz atmak bile derin bir yarılmanın nasıl meydana geldiğini göstermeye yeter. Insanlığın önemli bir bölümü, ellerinde zenginlik ve güç bulunan ülkeler tarafından insan yerine koyulmadıkları izlenimine kapılıyorlar. Filistin'de meydana gelenlerin, Batı-Kuzey halkası ile aynı daire içinde yer alan herhangi bir halkın başına asla gelmeyeceği, buna karşılık bu halkanın dünyanın geri kalanına sadece çıkarları açısından baktığı düşüncesi, hakların derin bilincinden sokaklara dökülmeye doğru ilerliyor.

Maalesef, bir insanlık suçu olan ve İslam dünyasında asla yükselmemesi gereken anti-semitizm dalgası da yükselmeye başlıyor. Gençler, kör şiddetin kucağına düşmenin sınır çizgisinde duruyorlar. Kör şiddet, kendini bir hayatta kalma yolu olarak sunabilecek avantajları elde etmiş durumda. Kör şiddetin araçları ile çaresiz insanların hayatta kalma arayışları örtüşmüş durumda artık.

Olayları bu noktaya getiren ise ABD'nin olan bitene göz yumması. Herkes, ABD'nin istese olayları sona erdirebileceğini ama bunu istemediğini düşünüyor. Bu durumda, çaresiz insanların, kör şiddetin araçları ile donanmaya hazır toplulukların öfkesi, İsrail üzerinden ABD'ye yöneliyor. Üstelik 11 Eylül'ün mağduru olan ABD, göz yumma stratejisi izlediği için, çok geniş toplulukları 11 Eylül'deki mağduriyetinin tam karşısında bir çizgiye öteliyor. Doğu-Güney hattında yaşayan insanlar, ABD'ye karşı olan herşeyle aynı dalga boyuna giriyorlar.

Öte yandan masum ve sivil İsrail vatandaşları da, Şaron'un herşeyi eriten ve yok eden tutumu yüzünden, Şaron'a yönelen öfkenin nesnesi haline geliyorlar. Dışlanmış ve çaresizleştirilmiş insanlar, ABD'ye ve İsrail'e ait herşeye öfke duymaya başlıyor.

Işte bu nokta öncelikle ABD'nin ve İsrail'în güvenliğinin, ABD ve İsrail yönetimleri tarafından tehlikeye sokulduğunu gösteriyor. ABD ve İsrail yönetimleri, kendi toplumları ile dünyanın Doğu-Güney hattında yaşayan halklarını karşı karşıya getiriyorlar.

Herkes bilmeli ki, Ramallah'ta rehin tutulan "direniş sembolü" serbest kalmadığı sürece, dünyanın Doğu-Güney hattı şiddetin kucağına itiliyor…


4 Nisan 2002
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED