Arkadaşımız Şakir Süter, Akşam'da hepimizin zihnini kurcalayan soruyu, çok açık biçimde sormuş..

-Biz bugünkü filmin benzerini, 28 Şubat'ta (1997) izlemiştik.. Bu, 28 Şubat'ın 2002 versiyonu mu?

Sizlerin de zihninde bu soru yok mu?

Gerçi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu, "Resepsiyon Muhtırası"nda 28 Şubat'ın 1000 yıl süreceğini söylemişti..

Ama bu "1000 yıl" söylemleri, mecazidir genellikle..

İnsanlık tarihinde 1000 yıl sürecek bir olgu pek yoktur.. Çünkü tarih çok hızlandı..

"Yontma Taş Devri" veya "Cilalı Taş Devri", belki binlerce yıl sürmüş olabilir..

Ama Sovyet İmparatorluğu'nu kuran Leninist ideoloji bile, 100 yıl dayanamadı "Modern Çağ"da..

Mesela Hitler de hep, "1000 yıllık Reich" diye konuşurdu..

Nazizm neticede, 12 yıl dayanabildi..

28 Şubat filminin tazelenip yeniden vizyona sokulması ise, tabiî ki mümkün olabilir.

Örneğin "28 Şubat modeli siyaset"ten, akıllarda kalan ne var?

Mesela, "siyaset-medya-banka-mafya" ilişkilerinin, birbirine karışması olayı hatırlarda..

Şimdi de, 28 Şubat modeline benzer bir "RTÜK Yasası" olayı yok mu gündemde?..

Sorun bakalım..

-Kime, hangi kuruma, hangi mesleğe ne tür yararlar ve çağdaşlıklar getiriyor bu RTÜK Yasası?

Yazılı basın, televizyonlar, internet iletişimi, daha özgür, daha bağımsız, daha çağdaş mı oluyor?

İçeride ve dışarıda kim varsa, "Bu RTÜK Yasası, Türkiye için ayıplıdır" demekte..

Ama aynen 28 Şubat'taki gibi, bu RTÜK Yasası'nı belirli siyasiler ve herhalde "Derin Devlet" de desteklemekte..

Çünkü Ankara'da herkes konuşuyor..

Bir medya patronu, geçenlerde Ankara'daki çok önemli bir devlet yetkilisini ziyaret edip "Yoksa siz bu RTÜK'e karşı mısınız" diye sormuş..

O da, "Bizim RTÜK Yasası'na karşı olduğumuzu kim söylüyorsa iftira ediyor" diye tepki göstermiş..

Yani durum aynen 28 Şubat gibi..

Birileri durumdan vazife çıkartıyor..

Birileri de, bu arada RTÜK Yasası'nı çıkartıyor..

Bu arada, gelsin Tayyip Erdoğan'ın 10 yıl önceki kasetleri..

İş Tayyip Erdoğan'la da kalmıyor..

Kitapların yargılandığı televizyon programlarında, artık Mevlana da "Sakıncalı" ilan edilmeye başlandı..

Konya'nın medar-ı iftiharı Mevlana'ya, aynı Konya'nın Selçuk Üniversitesi'nden bir öğretim üyesi, "O bir Moğol ajanıdır" demedi mi canlı yayında?

Bakarsınız Mevlana da, tutuklanması istemi ile DGM'ye sevk edilir bir gün..

Çünkü, ne yaparsanız yapın faydası yok..

Tayyip Erdoğan şimdi Mevlana gibi oldu.. "Artık yeni şeyler söylemek lazım.. Kim olursa ol gel" falan diyor.. Ama hiç dinleyen yok..

Bu durumda Mevlana ne yapsın?

Hem düşman ajanı, hem de tarikatçı..

İşte bu gibi durumlarda, 28 Şubat da 1000 yıl sürer..

Aslında, galiba Fatih'in oğlu Şehzade Cem de, düşmanla işbirliği yapmıştı..

Ağabeyi Beyazıd da, buna karşı Bodrum'u Sen Jan şövalyelerine üs olarak vermişti..

ŞAKA

Yiyin Efendiler!..

Kimsenin içine sindiremediği Af'la ilgili yasayı, Cumhurbaşkanı Sezer'in veto etmesine rağmen, hükûmet aynen yeniden yasalaştırmaya karar vermiş..

Demek ki, siyasette "Hazım" diye bir mesele olmaz..Bu ortamda, bazıları da, sürekli yer zaten!..

UNİLETERALİZM

Bu Amerika, herkese yabancı!..

Başkan Bush'un yönetimindeki Amerika, kendisi dışındaki tüm dünya için "yabancı" damgası yemek üzere..

11 Eylül Faciası'nın, Amerika'yı daha fazla bilinçlendireceği ve "Globalleşmenin Aksaklıkları" konusunun, Amerika'nın "Beyin Takımı" tarafından derin biçimde tartışılmaya başlayacağı tahmin ediliyordu..

Oysa tam tersi oldu..

Şu anda Bush yönetimindeki Amerika, sadece askeri gücü ve umursamazlığı simgeliyor..

Amerika, Avrupa'ya da, Asya'ya da, Ortadoğu'ya da "yabancı" şimdi..

"Siz olmasanız da ben nasıl olsa her istediğimi tek başıma yaparım" anlayışı, yani "Unileteralizm", şu andaki resmi doktrini ABD'nin..

Buna göre tüm dünya ülkeleri ya "askeri üs", ya da "asker kaynağı"..

Yani "demokrasi", "insan hakları", "özgürlükler" ve "hukuk", son Amerikan senaryolarında figüran bile değil..

Bu tablo böyle devam edemez..

Ya Amerika değişecek, ya da daha ciddi birşeyler olacak dünyada..

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu