|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'de pek tanınmayan ancak, 1950'li yıllar 'Amerika'sında şiirleri en çok okunan şairlerden biri olan Cummings'in şiirleri şimdi Türkçe'de. Faruk Uysal'ın Edward Eslin Cummings'ten çevirdiği "Seçilmiş 100 Şiir" Perşembe Kitapları tarafından yayımlandı. Cummings, bir şair olduğu kadar bir yazar ve bir ressam. Ama daha da önemlisi, o, bir dindar olduğu kadar bir karşıçıkıcı, bir protestocu. Amerikan hayat tarzına ve Amerikan kültürüne karşı çok sert eleştiriler yapıyor. Faruk Uysal'ın çevirdiği şiirlerde Cummings'in profili mümkün olduğunca her yönüyle yansıtılmaya çalışılmış. Özellikle de dindar ve karşıçıkıcı kimliği çok iyi vurgulanmış. Cummings, savaşa karşıdır. Savaşmak istemeyen Amerikan askeri Olaf'ın şarkısını söyler. Bu meşhur şiirinde, Olaf'a işkence ederek onu öldüren askerleri ve onların iyi eğitimli, şık, Westpoint'li albaylarını korkak, ama Olaf'ı cesur biri olarak betimler. Daha sonra Amerikan başkanını hicvederek, Olaf'ı Cennet'te Hz. İsa ile buluşturur: (Merhameti sonsuz olan) İsa'yı görmek için dua ederim; ve de Olaf'ı özellikle, çünkü istatistikler yalanlamadıkça benden daha cesur, senden daha sarışındı o. 1931'de umutla, heyecanla Rusya'ya gider Cummings. Ama daha Rusya'ya ayak basar basmaz oradaki bürokratik diktatörlüğü farkeder. Bu gezi onun için tam bir hayal kırıklığı olur. Bir şiirinde "ah finlandiya'da olmak/şimdi burası ki rusya'dır" der. Bir başka şiirinde yine bu düş kırıklığını şu şekilde ifade eder: (tüm iyi yoldaşları tanıyabilirsiniz / fedakar kokularıyla / dans eder iyi yoldaşlar moskova gaydasıyla) / yoldaşlar hoşlanır / s.freud bilir kim / umut ki donunuz kirletebilirsiniz Cummings, kendisiyle yapılan bir söyleşide, savaş bitince Çin'de yaşamak istediğini, çünkü orada ressamların şair olduğunu söyler. Çin'e gitmemiştir ama o bahsettiği Çinli ressamlar gibi hem ressam hem de bir şairdir. Birinci Dünya Savaşı'na karşı çıkmış ve bu yüzden ülkesini ter- kederek, Fransa'da bir gönüllü olarak savaş sırasında ambulans şoförlüğü yapmıştır. Amerika, bugün de savaşıyor; kendisine en uzak noktada olan bir Üçüncü Dünya ülkesinde. Tâbiî buna savaş denirse... Hem de adı gerçek, kendisi sanal bir düşmanla... 11 Eylül'de İkiz Kuleler'e saldıran teröristler binlerce masum insanı öldürdü ve ardından başlatılan teröristlerle savaş terörü yüzünden yine binlerce masum insan ölüyor. Televizyonda gördüğümüz Usame bin Ladin, sırtındaki Amarikan ordusuna ait çeket ve kolundaki Amerikan malı Timex markalı saatle tam bir "made in America". Başkan Bush, "Bu uzun bir savaş olacak" diyor ve Amerika'da silah üreten firmaların hisse senetlerinin değeri on kat artıyor. Uruguaylı albay Manuel Cordero, bunun Üçüncü Dünya Savaşı olduğunu söylüyor.
Bu bir Üçüncü Dünya Savaşı mıdır yoksa Üçüncü Dünya ülkelerine karşı yapılan bir savaş mıdır, zaman gösterecek. Ama, acaba, şimdi de Amerikan başkanını, Amerikan askerlerini hicveden Cummings gibi duyarlı şairler var mıdır o ülkede? Varsa dahi, Cummings'in sesini on yıllar sonra duyduğumuz gibi, onların sesini de on yıllar sonra mı duyacağız acaba? Bu arada, bu karşıçıkıcı, bu protestocu ama dindar sesi uzaklardan bize getiren Cummings'i dilimize kazandıran Faruk Uysal'a teşekkürler.
|
|
|
|
|
|
|