|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gazetelerde yazarak, televizyonlarda görüş açıklayarak düşünceleri kamuoyu ile paylaşmak, insanın egosunu tabiî ki tatmin ediyor.. Bir düşünce platformunda tartışmaya girdiğiniz ve hele haklı görüldüğünüz zaman, müthiş bir tatmin alıyorsunuz.. Ama hiç unutmamak gereken gerçekler var.. -Bu gök-kubbe altında söylenmemiş söz yoktur.. -Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur.. Hayatı ve "insan olmak" denilen o büyük şansı, elbet değerlendireceksiniz.. Ama kendi konumunuzu da, fazla abartmayacaksınız.. Her yazdığınız cümleyi, her söylediğiniz sözü, bir hikmet sanmayacaksınız.. Tarafı bulunduğunuz polemiklerde, "Son Söz"ü söylemenin mümkün olmadığını bileceksiniz.. Bazan "Kitleler"in, bazan "Devlet"in, değişik dönemlerde veya konularda sizin yanınızda yer alması, kafanızı fazla karıştırmamalı.. "Tek başına kalabilmek", düşünce sahipleri için, bazan, doğruluğun, yürekliliğin ve aydın olmanın kanıtlanmasıdır.. Bugün, bazı isimlerin, ekin itleri gibi burunları havada dolaştıklarını ve "amma da etkiliyim" diye Narsisizm pazarladıklarını görürseniz, sadece gülün.. Ve mümkünse, onlara, çok yakın tarihlerde "çok etkili" olan bazı isimleri hatırlayıp hatırlamadıklarını sorun.. Mesela Abdullah Cevdet (1869-1932) hakkında neler biliyorlar?.. "İçtihat" dergisinin yayıncısı, doktor, Sheakespeare, Schiller, Byron, Ömer Hayyam çevirmeni.. Her cümlesi, düşünce dünyasını alt-üst eden Dr. Abdullah Cevdet'i hatırlıyor musunuz? Ya "Tercüman-ı Ahval"in yayıncısı, Ziya Paşa ve Namık Kemal'in fikir arkadaşı, fikir suçlusu, sürgün, diplomat Agah Efendi (1832-1885) hakkında, bugün kaç kişi, ne biliyor, ne hatırlıyor?.. Sayısız kitabı olan, hukuk profesörü, Serbest Fırka kurucusu, "Tercüman-ı Hakikat"in, "Hakimiyet-i Milliye"nin başyazarı, "Türk Ocağı"nın kurucularından Ahmet Ağaoğlu'nun (1869-1939) kavgalarından hangilerini hatırlıyorsunuz? "Takvim-i Vekayi"nin, "Sabah"ın, "İkdam"ın Ahmet Cevdet'ini (1862-1935), bizim mesleğin en çalışkan ve en üretken ismi Ahmet Midhat'ı (1844-1912) hatırlayan var mı? Onun hiç olmazsa şair Fitnat Hanım'la mektuplaşmasını okuyabildiniz mi? "Hasan Mellah"ı, "Hüseyin Fellah"ı, "Mufassal Osmanlı Tarihi"ni, evinizdeki kitaplıkta bulabilir misiniz? Ya Ahmet Rasim (1864-1932) veya "Demirbaş Şarl"ın yazarı Ahmet Refik (1881-1937), ya da 5'inci Murad'ı tahta yeniden çıkartmak isterken Beşiktaş Muhafızı 7-8 Hasan Paşa'nın sopası ile öldürülen "Basiret" yazarı Ali Suavi (1838-1878) hakkında neler hatırlıyorsunuz? Bir zamanlar "Denizcilik" denilince ilk akla gelen, Tasvir-i Efkar'ın, İkdam'ın ve nihayet Cumhuriyet'in ağırlıklı yazarı Abidin Daver'i (1886-1958), Son Telgraf'ın, Gece Postası'nın sahip ve başyazarı, pek çok romanın yazarı Ethem İzzet Benice'yi (1903-1967), Fikret Adil'i (1901-1973), yeni kuşaklardan kaç kişi biliyor? Bize röportajı ve dünyayı Hikmet Feridun Es, Anadolu'yu Fikret Otyam, radyo yorumunu Nureddin Artam, anlaşılır üslubu Burhan Felek, gazetecilikten Dışişleri Bakanlığı'na geçişi Necmettin Sadak öğretmemiş miydi başlangıçta?.. Sadun Galip Savcı da, Sadun Tanju da, Cemalettin Saraçoğlu da, Valâ Nureddin de, o kadar etkiliydiler ki bir zaman.. Yani Cahit Sıtkı'nın dediğini tekrarlayın.. "Her mihnet kabulüm,/Yeter ki gün eksilmesin penceremden."
ŞAKA
Teşekkürler Ecevit!..
2001 yılı, Türk Basını için amma da başarılı geçmiş.. Televizyonlar toptan 1407 gün, radyolar ise toplam 2651 gün kapatılmış.. Medyada 5000 kişi işsiz kalmış.. Gazete tirajları ve ilan gelirleri azalmış.. Türk Basını mutluluğunu, gazeteci kökenli Bülent Ecevit'in başbakanlığına borçludur..
RAZI MISINIZ?
"2'nci sınıf insanlık" ve bizler!
Siz "2'nci sınıf insanlık" arasında yer almaya razı olanlardan mısınız? "Yarın"a değil, "dün"e dönük yaşamaya.. Çağdaş dünyanın özgür ve demokratik kurumlarının, Türkiye için "lüks" görülmesine.. Sorunların çözülmesi yerine, bunlara yeni üretilen çözümsüz sorunların da eklenerek, "kriz stoku" yapılmasına.. Büyük devletlerle ilişkilerde, hep "Acaba bize ne kadar mali destek verecekler" beklentisi içinde olunmasına.. Başarısızlıkların ödüllendirildiği, eleştirinin tehlikeli olduğu, totaliter özlemlerin alkışlandığı bir ortama razı mısınız? "Faşizm"in, liberallikten daha meşru ve daha az zararlı görüldüğü bir anlayışa.. "Özelleştirme" denilerek "kamulaştırma" yapılmasına.. Soygunların üzerine gidilmesinin, "istikrarın tehdidi" şeklinde sunulmasına.. Gerçekten, bunlara razı mısınız?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |