|
|
|
|
Denizli ile Fenerbahçe arasındaki hesaplaşma bitmedi ve kolay kolay da bitmeyecek. Mustafa Denizli ve Fenerbahçe yönetimi bu hesaba (tartışmaya) doğrudan dahil olmasa bile; onların üzerinden yapılan mücadele sürecek. Bunu geçen haftaki yazımızda da belirtmiştik. Nitekim Samsun yenilgisinin ardından yapılan tartışmaların odağında bu mesele vardı. Mesele kapanmıyor, çünkü Denizli'nin adı, kariyeri, Türk spor kamuoyundaki ağırlığı, medyadaki taraftarları sezonun yarısında yapılan bu operasyonu içlerine sindiremediler. Ayrıca, Denizli'nin gönderilmesine karşılık yerine getirilen Lorant hiçbir bakımdan Denizli'yi sollayıp geçecek bir isim değildi. Tartışmanın bu kadar alevli olması, uzun sürecek görünmesi biraz da bu kıyasın Denizli lehine puanlar getirmesinden kaynaklanıyor. Hadi bir de ilk maçta, Samsun'da Fener'in gerçekten de iyi oynadığı söylendiği halde yenilmesi, ateşe benzinle gidilmesine yol açtı. Aslında bu saatten sonra serinkanlı düşünmek geriye değil ileriye bakmak lazımdır. İyi de ilerisi için yine tedirgin olmamak elde değil. Lorant ile sezon sonuna kadar gidilmesi, bir maçta hüküm verilmemesi, adama mühlet tanınması vb. elbetteki sağduyunun ve hoşgörünün hakim olması elzemdir. Ama... Bakın bu ama'ya dikkat edelim. Ve diyelim ki Lorant peşpeşe bir beraberlik ve iki yenilgi daha aldı. Eee... Ne olacak o zaman. Yeniden bir Zeman-Rıdvan-Turan dönemi mi açılacak. Yanıldım. Evet, Galatasaray konusunda yüzde elli yanıldım. İtiraf ediyorum. Ben Fatih Terim'den sonra diyorum ki "İmparatorlukların yükselişi ve çöküşü" misali Galatasaray artık çöküş sürecine girmiştir. Bu takım behemehal dağılacak ve Galatasaray tarihinin bu en başarılı kadrosunu bir daha kuramayacak. Bu tahmin ve tahlilin yarısı gerçekleşti. Galatasaray'ın rüya kadrosundan dokuz kişi ayrıldı. Küçük Hakan ile Ergün de gün sayıyor. Ancak gelin görün ki, o çok eleştirilen Lucescu ile bu yönetim geçen zaman içinde ağır ama sürekli bir transfer politikası ile -imkânları da zorlayarak- takıma yeni futbolcular kazandırdılar. Son gelen Batista'nın formunu unutmayalım. Bu yeniler takıma uyum sağladı, eskilerden sayılan Bülent, Arif, Hasan Şaş, Suat, Ergün ve Küçük Hakan'la birlikte yine başa güreşmeye devam ettiler. Antep karşısında ilk otuz dakika oynadıkları futbol harika idi. O Antep ki genç, enerjik, taş gibi bir kadro; sadece gol kısırlığı çekiyor ve Fatih'te toplanan toplar ezilip gidiyor. Evet, Galatasaray'ın Fatih Terim sonrasında eriyip bitmemesi, gücünü epeyce kaybetmiş olsa bile hâlâ liderlik koltuğunda oturması benim yanıldığım noktadır. Ne yapalım "hatasız kul olmaz" denilmiş.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |