T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dokunulmazlık sınırlansın

Yolsuzluklar, siyasetçi-işadamı-bürokrat üçgeniyle oluşuyor. Yolsuzlukla mücadelenin ilk şartı dokunulmazlığı sınırlamak olmalı.

TBMM eski Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli, "Hak Arıyorum" adlı kitabının birinci bölümünde "Milletvekilliği dokunulmazlığı konusu, yıllardır ülke gündeminin baş sıralarındadır. Her seçim döneminde, propaganda aşamasında siyasi partiler, "Milletvekili dokunulmazlığını sınırlayacaklarını, sadece kürsü masumiyeti olarak algıladıklarını ve iktidar olduklarında Anayasanın 83. maddesini değiştireceklerini" ifade ederler.

Beyanda bulunur, taahhüt altına girerler; ama bu sözlerini bir türlü gerçekleştirmezler. Hatta bu konuda,TBMM Başkanlığım sırasında oluşturduğum ve hala o zamanki oluşum şekli ile görevini yapan "Partiler Arası Komisyon"da, bu konu görüşülüp karara bağlanmasına rağmen, gerçekleşmedi. Bu karardan sonra, bunu bir Anayasa değişiklik teklifi şeklinde, birinci imza sahibi sıfatıyla TBMM Başkanı olarak, ben imzaladım ve siyasi liderleri de tek tek ziyaret ederek imzalarını aldım. Yeterli imza sayısını da toplayıp Anayasa Komisyon' una sevk ettim.

Daha sonra, TBMM'de grubu bulunan partiler de kendi tekliflerini verdiler. Ama iş sulandırıldı ve bir türlü değişiklik teklifi gerçekleşmedi.

Bir diğer uygulama ise, yasama yılları içinde pek çok milletvekiline ait ve yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması istemini içeren fezlekelerin, hep dönem sonuna ertelenmesidir.

Pek istisnası yoktur, ama biz "genellikle" tabirini kullanarak ifade edelim milletvekilleri hiçbir zaman "benim dokunulmazlığımı kaldırın" demezler" demektedir.

Siyasi sorumlu yoksa, yolsuzlukla mücadele de yoktur

Yolsuzluklar; Siyasetçi, İş Adamı, Bürokrat üçgeninin birlikte kurdukları çıkar ağı ile olur. Tek başına hortumcu hemen yakayı ele verir. Siyasi güce dokunamadığımızda hortum devam edip gider. Yolsuzlukla Mücadele de samimi olanların yapacağı ilk iş, milletvekili dokunulmazlığını sınırlandırmak olmalıdır.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

  • 1971-2000 yılları arasında, bütçe dışı olarak siyasilerin kullandığı kaynak 116 milyar dolardır. Bu tutar TBMM iradesi dışında ve bilgi verilmeden harcanmıştır. Bu günkü dış borcumuza eşit tutarın kimlere, hangi kurumlara, hangi ölçütlere göre verildiği hala açıklanmamaktadır.

  • Kendi kaynaklarımıza sırt çevirip yılda 100 milyon dolardan fazla para ödeyerek demir cevheri, 600 milyon dolar ödeyip değişik kalitede kömür ithal ediyoruz.

  • Türk yatırımcıların Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya vb. gibi ülkelere yatırım yaptıklarını, çünkü yatırımcı, Türkiye'de bir yatırım gerçekleştirmek için 172 yerden onay, inşaat izni aşamasında 20, şirket kurma aşamasında 19 değişik merciden izin almak zorundadır. ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya'da kamu hizmetleri ve bürokratik işlemler on-line (internet) ile yapılmaktadır. 2000 yılında Türk Şirketleri yabancı ülkelere 1 Milyar Doların üzerinde yatırım yapmıştır.

  • Türkiye'nin son 50 yılda çektiği yabancı sermaye, Singapur ve Polonya'ya bir yılda giriyor. Kişi başına düşen rakamlara göre ise yabancılar, Finlandiya'ya Türkiye'nin 350 katı, Polonya'ya 250 katı yatırım yapıyor.

    GÖRÜŞLER

    PEKİN, MUŞ, HATAY, ANKARA'dan aldığım yüzlerce mesajdan sadece birkaçı:

  • ÇALIŞMALARINIZI takdir etmemek mümkün mü? Sizin gibi herkes bir şeyler yapsa bu ülke bu durumlara gelir miydi? Sorumluluklarımızdan hep kaçıyoruz sonrada niye bu durumlara düştük diyoruz. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. B.BİLGİN Tarih Öğretmeni- HATAY

  • DÜRÜST insansınız. Bu her şeye yeter. Yalçın ARPACI -MUŞ

  • PEKİNDEN selamlar. Bilgilendirmeniz ve her zaman için doğrunun yalın sesi olmanız bizi gururlandırıyor. Dileğim sesinizin ve yazınızın ulaştığı kitlelerin sizi anlamalarıdır. Her zaman için aynı inanç ve bayrağın altında bu karar ve samimiyetle hep beraber olmalıyız. A. ORHAN

  • BİR KAMU görevlisi olarak, çevremde gördüğüm yolsuzluklardan kendimi sorumlu görmekte ve çevremde gördüğüm yolsuzluklar ile hukukun imkan verdiği ölçüde uğraşmaktayım. Yolsuzlukla mücadele de yolsuzluk ekonomisine zemin hazırlayan alanların yok edilmesi gerekmektedir. Bora BIYIKOĞLU

    Sıcak günler geliyor

    ANKARA sıcak günlere gebe, değişik çarpıcı senaryolar bir yerlerde hazırlandı, bu günlerde birer birer süratle dillendirilmekte. Bunlardan en önemlileri :

    1- "Milli Mutabakat Hükümeti"
    2- Baskın genel seçim senaryolarıdır.

    1- Milli Mutabakat hükümeti isteyenlerin dayanağı, Irak'a ABD'nin yapması beklenen ve IRAK'a Demokrasi Getirmek ve İnsanlığı Saddam'dan kurtarmak için gerçekleştirileceği ifade edilecek olan bir harekattır. Bu senaryo da AKP hükümete mutlaka girmelidir. Müslüman bir ülke olan IRAK'a yapılacak müdahaleye Türkiye içinden gelebilecek dirençlerin kırılması önemsenmektedir. Mevcut koalisyon yapısı buna müsait değildir.

    2- IMF'DEN sıcak para alan Başbakan Ecevit'in baskın seçim isteyeceği, TBMM tatile girerken seçim kararı alacağı ve bu suretle Ecevit'in tüylerini diken diken yapan Milli Mutabakat Hükümeti'nden ve bazı arzu etmediği diğer müdahalelerden kurtulacağı, Başbakanlığında Türkiye'yi seçime götüreceği ve Kemal Derviş (Devlet Bakanı), Coşkun Ulusoy (Oyak Genel Müdürü) Rifat Hisarcıklıoğlu (TOBB Başkanı) ile takviye ettiği bir DSP ile seçime gideceği, Genel Seçimde İsmail Cem veya Kemal Derviş ikilisinin, seçim sonrası kurulacak hükümette birinin Başbakan, diğerinin Yardımcısı olacağının halka takdim edileceğidir.

    Bizi ilgilendiren tarafı ise Yolsuzlukla Mücadele'nin bir başka bahara kalacağı ve seçim meydanlarında duyacağımız bol bol Yolsuzlukla Mücadele vaatleridir.

    Kadir Has'a dikkat!

    Cibali Tekel Tesislerini, Türk gencinin bilimsel ihtiyaçları için düzenleyen, hayırseverlik bayrağını elinden bırakmayan, cami, lise, sağlık tesisi, üniversite açan ve devlette bir kuruşluk bile iş yapmayan Kadir Has, 55'nci TC Yılmaz Hükümeti'nin kuruluşunda da önemli rol üstlenmişti. 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile DYP Genel Başkanı Prof. Tansu Çiller'in 13 şubat 2002 günü Cibali tesislerinin açılışında bir araya geleceği duyumları, Kadir Ağa acaba merkez sağı birleştirme misyonu ile görev başında mı? sorusuyla siyasi beyinleri yormaktadır. Manevi oğlu olmaktan gurur duyduğum Kadir Ağa'nın Türkiye'nin ihtiyacı olan bu hedefi gerçekleştirmede, MHP, BBP, AKP, DP, ANAP, SP, ATP, LDP, yeni oluşumcuları da 'Her şey Türkiye için'diyerek, 'büyük merkez sağ için Demirel'in arkasında toplanalım' söylemi ile bir araya getirme gayretini bekleyenler çok.

    Benden söylemesi. Ankara'yı sıcak günler bekliyor. Siyası hesap yapan herkes birinci rakam Demirel'i unutmasın.

    Böylesi görülmedi!

    "Daha müreffeh bir Türkiye ödeyeceğimiz vergilerle gerçekleştirilebilir." Bu veciz söz TBMM Çankaya Kapısı karşısında Cumhuriyet Vergi Müdürlüğü'nün dış cephesinde asılıdır. Atatürk Bulvarı'na bakan ve Başkentin en kalabalık merkezlerinden birinde olan bu yazının altında hemen hemen her gün yere serilmiş bez üzerinde Uzak Doğu yapımlı çakmaklar satılmaktadır. Bu satışlarda ne fiş , ne de herhangi bir kayıt vardır. Bunun adına kayıt dışı ekonomi denir. Vergi Dairesi'nin önünde kayıt dışı ekonomi yaşayabiliyorsa, meydan okuyor gibi hareket edebiliyorsa, krizin sona ereceğini kime inandırabilirsiniz?

    SIRAT KÖPRÜSÜ- Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı A.Mesut YILMAZ ,"Ekonomide Sırat Köprüsü'ndeyiz." demiş. Halk da soruyor. ANAP hangi köprü de?


    Faks: 0 312 490 8845
    GSM: 0 532 264 5095

  • 11 Şubat 2002
    Pazartesi
     
    TEVFİK DİKER


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED