T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İstanbul'da 'Ortadoğu-Avrupa ekseni' mi?

Türkiye, bugün, 'uygarlıklar kavşağı' konumuna uygun bir ev sahipliği yapacak. İslam Konferansı Örgütü ile Avrupa Birliği'nin yetkilileri, Türkiye'nin girişimiyle 'Uygarlık ve Uyum: Siyasal Boyut' konu başlıklı 'İKÖ-AB Ortak Forumu'nda İstanbul'da iki gün süreyle biraraya gelecekler.

Her iki uluslararası kuruluşun, gözlemci ve aday ülkeler de dahil, üye sayısı 88. Bu 88 ülkenin 73'ü İstanbul'daki 'forum'a katılıyor. Bakan düzeyindeki katılım 51. Bu 51 bakanın 44'ü ise Dışişleri Bakanı. İKÖ'den 30, AB'den 14 Dışişleri Bakanı…

İKÖ'nün, dört gözlemciyle birlikte toplam üye sayısı 57. Bu 57'den 48 ülke İstanbul'da olacak. AB'nin aday üyelerle birlikte 28 olan sayısının 28'i de, 'tam üyelik müzakerelere başlamamış olan tek aday üye' Türkiye'de hazır bulunacaklar.

İstanbul'daki 'AB-İKÖ Ortak Forumu'na ilham veren, 11 Eylül'deki terör saldırıları ve bunun yol açtığı 'uluslararası iklim'in Samuel Huntington'un 'Medeniyetler Çatışması' postülasını çağrıştırması oldu. Dünyanın kritik 'kültürel fay hatları' jeopolitiğinde oturan Türkiye'nin bu konuda ön alması, anlamlı bir tavır.

İsmail Cem'in 'entellektüel kişiliği'nden de etkilenen, 'Medeniyetler Çatışması'nı önlemeye yönelik 'duyarlılık', bu toplantıya yol açtı. Toplantıya katılım düzeyi, Türkiye'nin –herşeye rağmen– gerek Avrupa ve gerekse Arap ve İslam ülkeleri nezdinde nasıl önemle algılandığını ortaya koyması bakımından dikkate değer. Hep vurguluyoruz: Türkiye, kendisini kimin yönettiğinden bağımsız, hatta daha çok, kendisine rağmen, önemli bir ülkedir. 'Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür.'

İstanbul toplantısında, AB'nin Dış Politika Şefi (eski NATO Genel Sekreteri) Javier Solana ve AB Dönem Başkanı İspanya'nın Dışişleri Bakanı Josep Pique i Camps'la birlikte, Amerikan Başkanı George W.Bush'un iki hafta önce 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında 'Kötülük Mihveri' (Axis of Evil) diye isimlerini verdiği üç ülkeden (K.Kore, İran, Irak) ikisinin Dışişleri Bakanları da yer alıyor. İran Dışişleri Bakanı Kemal Kharrazi ile Irak Dışişleri Bakanı Naci, İstanbul'da Bülent Ecevit'le görüşme talebinde bulundular. Bu arada, Bush'un konuşmasından sonra Amerika'da yükselen 'unilateralist' eğilimden rahatsızlık duyan Avrupalı muhataplarıyla da temas edecekleri kesin.

İstanbul, birdenbire, son haftaların gelişmesinden sonra, aslında 'entellektüel boyutlu' olarak tasarlanan bir toplantı zemininde, bir 'İslam-Avrupa diplomasisi ekseni' oluşturacak.

Amerika'nın yanısıra, İslam'la en fazla 'zihinsel sorunu' olan Rusya'nın yer almadığı böyle bir foruma ev sahipliği yapması, Türkiye'nin 'uluslararası diplomatik profili'ni parlattığı ölçüde, Ankara'yı bir zorlu 'diplomatik labirent'in içine itiyor.

Geçen hafta, Bülent Ecevit'in Saddam Hüseyin'e gönderdiği mektup üzerine, ardarda üç yazı yazdım. Yazılarda vurgulamaya çalıştığım hususlardan biri, bu mektupların 'yasak savma' ya da 'günah benden gitsin' görüntüsü verdiği ve Saddam'ın bu mektubu elinin tersiyle iteceği idi. Nitekim, Saddam'ın, Irak televizyonunda içeriğini açıklattırdığı, cevabi mektubu bu tahminimizi doğruladı. Ankara kulisleri, bu cevabi mektubu, 'Saddam'ın diplomatik nezaket sınırlarını zorlaması' olarak yorumladı.

Saddam'ın mektubunda kullandığı dile ve 'bana ne hakla böyle bir mektup gönderiyorsun' terslemesine bakılarak, Irak diktatörünün, 'BM denetçilerini kabul edip etmeme' konusunda 'nihai tavrı'nı ortaya koyduğu söylenebilir mi?

Hayır. Çünkü, Saddam, Ankara'yı 'tersler' iken, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a, aynı konuda 'kapıyı belki aralayacağı' sinyalini gönderiyordu. Ayrıca, dün Rusya lideri Vladimir Putin'in de, Irak ile Afganistan'ın ayrı konular olduğuna dikkati çekmesi ve Irak'a yönelik bir operasyona karşı çıkmasından sonra Saddam'ın biraz daha yüreklendiği de kestirilebilir.

Buna bir de, Iraklı Kürt liderler Mesut Barzani ve Celal Talabani'nin, Afganistan'daki 'Kuzey İttifakı'nın rolünün benzerini üstlenmeyeceklerini 'deklare etmeleri'ni ekleyin… Saddam, 'manevra alanı'nı genişlemiş hissetmektedir ve hele Bush'un İran'ı da 'düşman potası'na yerleştirmesi üzerine ABD-AB ilişkilerinde beliren 'çatlak'tan yararlanmaya bakacaktır.

Saddam tarafından 'terslenmiş olan' Bülent Ecevit'in, dün, Irak'a bir operasyonu önlemek için 'ellerinden gelen çabayı göstereceğini' açıklamış olmasını da bir yana kaydedin…

Bu durumda, İstanbul'daki 'İKÖ-AB Ortak Forumu'nun 'Uygarlık ve Uyum' konulu bir 'akademik dans pisti' olmaktan ziyade, Irak ve İran ile, Arapların ve Avrupalıların 'ortak manevra alanı' haline gelmesi ihtimali daha da kuvvetlidir. İran ve Irak Dışişleri Bakanları, AB'den Solana ve diğer Avrupalı Dışişleri Bakanları'nın yanısıra Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da İstanbul'da kurulacak olan 'diplomasi panayırı'nda.

Ancak, 'Amerikan şahinleri'nin başını çeken Paul Wolfowitz ile Amerikan Genelkurmay Başkanı Myers'in ve ardından Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Türkiye yolunda olduklarını da unutmayın.

Türk diplomasisi ve Türkiye, Amerikan çekici ile Avrupa-Ortadoğu örsü arasında kalıyor. 'Irak'a operasyon', bir 'papatya falı'na dönüşüyor.

'Göstergeler'e bakıyor ve bazı Batılı yayın organlarının '2002'nin ilk çeyreği bitmeden' diye tarih verdikleri 'Irak operasyonu'nun -eğer olursa- 2002'nin ikinci yarısında ve son çeyreğinde olacağına ilişkin tahminimizde ısrar ediyoruz…

İstanbul'daki 'forum', bu süreyi kısaltabilir de, uzatabilir de.

Engelleyebilir mi?

Şüpheli…


12 Şubat 2002
Salı
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED