T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Estağfurullah, asıl biz sizin emrinizdeyiz!

Çok çarpıcı ve zekice kurgulanmış bir banka reklamı... Kürşat Bumin dün köşesinde değindi; bu nedenle ayrıntıya girmiyorum.

Birtakım "çağrışımlarla" müşteri toplayan ve Bankalar Birliği'yle Rekabet Kurulu'nun nedense ilgisini çekmemiş bir bankanın televizyon tanıtım filminden sözediyorum.

Bu banka, son aylarda, özellikle "bankalar operasyonu"ndan sonra görülebilir bir biçimde büyüdü.

Pıtrak gibi şube açıyor.

Kıskananlar çatlasın.

Yolumun üzerinde bile iki yeni şubesi var.

Her sabah, gazeteye gelirken, "ürperti"yle karışık duygular içinde pırıl pırıl vitrini ve göz kamaştırıcı neonlarına bakıp iç geçiriyor ve Allah sizi inandırsın ki çok seviniyorum.

Apaçık bir promosyon başarısını yansıtan tanıtım filminde, hizmet kalemleri ve kurumun saygınlığını, güvenilirliğini, gücünü nereden aldığı ve bu bankayı diğerlerinden ayıran "hususî özellikler" sıralandıktan sonra, insanda "itaat" duygularını kabartan tok ve erkek bir ses "Emrinizdeyiz!" diye ünlüyor.

Ne zaman bu anonsu duysam, telaşlanıyorum, elim ayağım birbirine karışıyor ve içimden "Estağfurullah" diyorum, "Estağfurullah, asıl biz sizin emrinizdeyiz..."

Bir bankanın "müşterilerinin hizmetinde" olduğunu söylemesi ve tamamen bu özelliğini öne çıkararak reklam yapması anlaşılabilir bir şey.

Mudi-banka ilişkisinde çoğu zaman aşkın bir boyut aranır ve taraflardan "mutlak sadakat" istenir.

Bu da anlaşılabilir bir şey.

Ama "Emrinizdeyiz"deki tok ve buyurgan tını, bizi sanki "sadakat"ın da ötesinde bir "bağlanma"ya çağırıyor ve bir emrivakiyle karşı karşıya olduğumuz duygusunu uyandırıyor.

Hele, sözkonusu kurum, sermaye ve bankacılık sektörüyle ilişkisi saptanamamış bir "sav söz"le, yani "özlediğiniz değerlerin bankasıyız" sloganıyla müşteri topluyor ve durduk yerde insanlara siyasal çağrışımları olabilecek bazı değer tercihlerini, ya da hemen akla gelebilecek bir dünya görüşünü hatırlatma gereği duyuyorsa...

Belki burada, Türkiye'deki sermaye birikimi ve yapısı üzerine bir çift söz söylenebilir.

"Sermaye eliti"ni yaratan koşulların, hangi siyasal koşullarla benzerlik gösterdiği ve bu güzel bankamıza finansman desteği sağlayan kurumun geçmişte hangi muafiyetlerden ya da ayrıcalıklardan yararlandırıldığı sorulabilir.

Bunu yapmayacağım.

Neme lazım.

Bunu derken, meselenin "Rekabet Kurulu"nu ilgilendiren bir boyutu olduğunu söylemeye çalışmıyorum.

Benimki sadece bir "mudi" tecessüsü.

Kullandığım kredi kartının, iki kez adres değiştirdikten sonra nihayet "özlediğimiz değerler"in bankasıyla buluşmuş olmasının yarattığı travmatik duygu belki de beni bu netameli konuyu kurcalamaya zorlayan...

Örneğin, özlediğimiz değerler konusunda aynı hassasiyeti göstermeyen mağazalarda yapacağım alışveriş, özlediğimiz değerlerin bankasında nasıl kredilendirilecek?

Daha doğrusu kredilendirilecek mi?

Bilmiyorum...

Karışık duygular içindeyim!


12 Şubat 2002
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED