|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Daha maçın başı... Ziya'nın orta alandan çıkardığı uzun pası kovalayan Selçuk, topla buluşup Hayrettin'in yanından yuvarlıyor... Fenerbahçe 1-0 önde. Ardından bir de penaltı, durum 2-0 oluyor. Sonra sahneye Uğur ve Erdal Keser çıkıyor... Dün akşam bir rüya gördüm. Allah hayır etsin. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'ndayım. Her yer dopdolu. Hep bir ağızdan şarkı söylüyorlar. Önce Galatasaray çıkıyor sahaya alkışlarla. Isınıp soyunma odasına dönüyorlar. Ardından Fenerbahçe... Futbolcuları tek tek tribünlerin önüne çağırıp "oley" çektiriyorlar. Sonra, onlar da soyunma odasına dönüyor. Bayraklar, konfetiler, davullar çalıyor. Futbolcuları pek seçemiyorum. Ama hakem, Doğan Babacan. Kaptanları yanına çağırıp, ellerini sıkıyor. Birbirlerine çiçek veriyorlar. Şeref tribününe bakıyorum, Aziz Yıldırım, Mehmet Cansun ile hararetli hararetli konuşuyor, kahkahalar atıyorlar. Hava çok güzel. Çocuklarını almış gelmiş babalar. Ellerinde Sarı- kırmızı, Sarı-lacivert bayraklar, yan yana. Karışık oturuyorlar. Maç başladı, orta sahadan bir top çıkardı Ziya. O topa Selçuk koştu, bir çalım, bir çalım daha Hayrettin'in yanından yuvarladı topu ağlara. Fenerbahçe 1-0 önde. Güzel goldü, Galatasaraylılar bile alkışlıyor. Fatih, yanındaki arkadaşlarını teselli ediyor. Orta sahada iyi top çevirmeye başladı Sarı-kırmızılılar. Ama bu gece Selçuk çok hızlı, yerinde duramıyor. İşte yine uzun bir orta, yine Selçuk koşuyor ve Fatih çift dalıp indiriyor Selçuk'u. Düüüüüüt penaltı. Doğan Babacan pozisyona çok yakın. Zaten kimse de itiraz etmiyor. Fatih, Selçuk'u yerden kaldırıp, sırtını okşuyor. "Kusura bakma koçum" diyor. Selçuk'un 2. golü ağlarda. Devre biterken seyirciler hakemleri alkışlıyor. İkinci yarıda Galatasaray biraz daha hareketli. Cüneyt'in hücuma katkısı var. Uğur, fırtına gibi. Erdal Keser'in 30 metreden şutunu kaleci Yaşar seyretti. Durum 2-1 oldu. Bütün stat ayakta golü alkışlıyor. Yaşar gitti, Erdal'ın elini sıktı. Bu gol Galatasaray'a sanki doping oldu. Üst üste korner atmaya başladılar. Fenerbahçe ceza alanı içinden çıkamıyor. İlerde sadece Selçuk'u bırakmışlar. Saha kenarında Rausch'u görüyorum. Oyuna İlyas Tüfekçi'yi sokuyor. Hem de oyunu soğutmak istiyor galiba. Ama Galatasaray Uğur'la bir gol daha kazanıyor. Şimdi durum 2-2. Bacak kadar boyu ile orta sahayı toparladı İlyas. Hem çabuk, hem tekniği çok iyi. Herkes saatine bakıyor. Maçın bitmesine çok az bir zaman kaldı. Galatasaray da biraz sahasına çekildi. Bu sefer Fener yükleniyor. İlyas üst üste attığı çalımlarla soldan gidiyor, ortalıyor, Selçuk daldı, Bülent'in ıskaladığı topa Hayrettin de çıktı Selçuk köşeye vuruyor, Hayrettin uzanıyor, işte tam bu sırada omuzumu tutmuş bir el sallıyor vücudumu. Gözlerimi açıyorum, bizim hanım "İşe geç kalacaksın kalk artık" diyor. "Gol oldu mu" diyorum, "Ne golü, çay oldu" diye cevap veriyor. Söylene söylene kahvaltıya oturuyorum. Kaç kaç bitti bilemiyorum... Evet, insanın rüyalarına girecek bir derbi daha bizi bekliyor. İngiltere'de yayınlanan GQ isimli bir erkek dergisi dünyanın en önemli 10 derbisi arasında Fenerbahçe-Galatasaray maçını 3. sıraya almış. İlk sırada Boca Juniors-River Plate (Arjantin), ikinci sırada Rangers-Celtic (İskoçya) var. Hollanda-Almanya arasındaki milli rekabet bile 4. sıraya düşmüş. Favorisi yok bu maçın. Ama herkes işine geldiği gibi falcılığını yapacak. Hakemler konusunda yine ahkam kesecekler. Sakatlıklar konusunda doktor kesilecekler. Antrenörleri, teknik adamları koyacaklar teraziye. 15 gün önce başlayan tartışma, maçtan 15 gün sonraya dek sürüp gidecek... Beşiktaş'ı inançlı mücadelesinden ötürü kutluyorum. Trabzonspor'un biran önce toparlanmasını diliyorum. Ankaragücü'nü alkışlıyorum. Düşme hattındaki takımların kurtuluş savaşını heyecanla izliyorum. Ben bu işi seviyorum be. Ya siz... "Ben de, ben de" dediğinizi duyar gibiyim. O zaman gelin birlikte alkışlayalım, derbinin efendisini. Haa! Yine de "Fener kazansın" diyorsanız, hiç itiraz etmiyorum. Benim için sakıncası yok. NOT: Rüya tabiri yapabilen okuyucularımın telefonlarını bekliyorum. Maçın sonucunu hâla merak ediyorum.
|
|
|
|
|
|
|