AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Güçsüz rakip arayan güçsüzlükte rakipsiz kalır

İletişim teknolojisindeki yeni gelişmelerle, hangi kıtada olursa olsun, bütün ülkeler geçmişte olduğundan çok daha görünür ve bilinir hale geldi. Dünyanın her yerinden görünür ve bilinir olmak, her ülkeyi durmadan kendini yenilemeye, ekonomik, siyasal ve kültürel stratejilerini sürekli gözden geçirmeye zorluyor. Çünkü, ülkelerin her gün, her hafta, her ay ve her yıl hiç durmadan sürekli ekonomik, siyasal ve kültürel yarışlara katılmadan dinamizmlerini koruması mümkün değildir.

Ülkelerin bir yarışı birkaç defa kazanması yeterli değildir. Her gün, hafta, ay ve yıldaki yarışı tekrar tekrar kazanmak her zaman hazırlıklı olmak gerektirir. Çünkü, yarışlar, yer ve süresine göre hergün, hafta, ay ve yıl hiç ara vermeden tekrarlanıyor. Hiçbir, ülkenin, ben bu yarışa katılmıyorum deme hakkı yok. Yarış dışı kalan, oyun dışı kalır. Oyun dışı kalan da ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünü büyütüp, geliştirecek ortam bulamaz.

Ülkeler gibi, faaliyet alanı ne olursa olsun bütün kurum ve kuruluşlar da daha iyi, daha güzel ve daha doğruyu yakalayabilmek için, her gün yeniden başlanan yarışlara hazır olmalıdır. Yarışın aktif ve güçlü bir oyuncusu olmak, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla hayatın içinde olmak demektir. Kimse ben bugün yaşamıyorum diyemeyeceğine göre, herkes ne yaparsa, yaptığı işi, en güzel, en yararlı ve en etkili bir biçimde yapmakla görevlidir.

"Anlayış" sorumluluğunun bilincinde olan aydın, akademisyen ve uzmanların çıkardığı aylık, ekonomi, politika ve kültür dergisidir. Genel Yayın Yönetmeni Dr. Mustafa Özel ve Yayın Yönetmeni Dr. M. İbrahim Turhan "Anlayış"ta her ay bir konuyu ulusal ve uluslararası boyutları ele alarak, ülkelerarası yarışta Türkiye'nin yerini, nereye, nasıl gitmesi gerektiğini araştırıyor. Ağustos sayısında Türkiye'nin geçmiş ve gelecekte Avrupa'daki yeri ele alınmış. Daha önceki sayılarda Irak ve Filistin savaşları değişik açılardan uzmanlarınca ayrıntılı olarak incelenmişti.

Bir ülke, bir kurum ya da bir kuruluş ekonomik, siyasal ve kültürel alanda gücünü artırmak istiyorsa, nerede durduğunu öğrenmek için, rakiplerini güçsüzlerden değil, güçlülerin arasından seçmelidir. Güçsüzlerle yarışan kurum ve kuruluşlar, kısa zamanda rakiplerine benzeyerek, güçlerini yitirir. Güçlüler takımında yer alan ülke, kurum ve kuruluşlar, başarılı rakipleri karşısında kendilerini yenilemek zorunda kalarak güçlerini artırır. Çünkü, hiçbir zaman iki yada daha çok güçsüz takımın birbiriyle yarışmasıyla daha güçlü bir takım ortaya çıkmaz.

Avrupalıların "Muhteşem Süleyman" dedikleri Kanuni döneminde Osmanlılar Avrupa'daki en geniş sınırlarına ulaşmışlardı. Belgrad ve Budapeşte'yi Osmanlı yönetimine alan Kanuni'nin orduları Viyana'ya kadar gitmişlerdi. "Onaltıncı Yüzyıl" Avrupa'da "Osmanlı Yüzyılı"ydı. Bunun için, Kınalızade Ali Çelebi, Kanuni'yi devlet, ordu, ekonomi ve kültür kurum ve kuruluşlarıyla Farabi'nin ünlü "Erdemli Şehir"ya da "Erdemli Sultan" yönetici olarak görür ve gösterir.

"Onaltıncı" yüzyılda "Bizim Avrupa"ya "adil" ve "erdemli" bir yönetim götürmeyi başaran Anadolu insanı, aynı başarısını "Yirmibirinci" yüzyılda da tekrarlayabilir. Türk toplumunun bu gücünü gösterebilmesi, yoksullar takımında değil, zenginler takımında yer almasına bağlıdır.

Bir ülke kendisinden daha güçlüler arasında yer almayı hedeflemezse gücüne güç katamaz.


3 Ağustos 2003
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED