|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Damarlarında hala "darbe dönemleri"nin "kirli" kanı dolaşan medyanın bazı apoletli yazarları, son YAŞ toplantısından nedense pek mutlu olamadılar. Kelimenin tam anlamıyla iştahları kursaklarında kaldı. Şöyle en fiyakalısından bir "kriz" çıkarabilselerdi göbek atacaklardı ama olmadı. Doğrusu, medyamızın bu küçük onbaşıları için üzüldüğümü söyleyemem. Ekonomiden siyasete kadar mühim 'çalkantılar' beklentisi içinde olan bu arkadaşlar için elimizden bir şey gelmez. Allah için köşelerinde göz yaşartıcı bir performans sergilediler. Başbakan'a "muhtıra gibi sözler" diyerek aba altından sopa göstermeye çalıştılar, borsanın düşmesini, doların fırlamasını beklediler ama olmadı, piyasalar hiç ama hiç bu "küçük darbeciler"i iplemedi. Biliyorum, bu aba altında saklanan "muhtıra muhabbetlerinden artık hepimize fenalıklar geldi. Ancak ne yapalım ki, bu "cici" onbaşılar eski alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemiyorlar. Mesela, 1960 darbesinin tadı damağında kalmış medyamızın "sivil onbaşısı", Şura'da Org. Çetin Doğan'ın söylediği rivayet edilen, "Gerekirse ordu-millet işbirliğiyle sonuç alınacaktır" sözlerini 60 ihtilali öncesi Cemal Gürsel'in mektubuyla irtibatlandırarak bir keyif alıyor ki sormayın gitsin... Türkçeyi çok iyi bilen ama Türkiye'yi anlamakta sıkıntıları olan yazarımız, bakın şu cümleleriyle nasıl da gizliden gizliye o darbe günlerinin özlemiyle yanıp tutuşuyor: "Çetin Doğan'dan daha üst görevdeki bir paşanın, 43 yıl önce yazdığı mektubu hatırlıyorum. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel, mektubunda o günün siyasî durumunu eleştirmekle kalmamış, 12 madde halinde düşündüğü tedbirleri de sıralamıştı. Muhatabı Başbakan Adnan Menderes değil, Millî Savunma Bakanı Ethem Menderes'ti. Gürsel Paşa iki gün sonra 5 mayıs 1960 günü görevinden alınarak iki ay için izinli sayıldı. İzmir'de tavla oynadı, biraz dinlendi. Üç hafta sonra Ankara'ya davet edildi; tarih 27 Mayıs'tı; Gürsel de MBK ve Devlet Başkanı ve Başbakan." Bu cümleleri yanlış yorumlamak istemeyiz. Ancak sayın yazarın, Çetin Doğan'ın sözleriyle Cemal Gürsel'in mektubu arasında kurduğu paralellikle nasıl bir sonuca varmak istediğini de merak ettik doğrusu. Acaba sayın yazar, bugün de "1960 ihtilali" benzeri bir hayalin gerçekleşmesini murad etmiş olabilir mi? Eğer böyleyse, sayın yazara şahsen "bol hayaller" dilemek isterim. Bu dünyada herkesin mutlu olduğu bazı özel durumlar vardır, ben de "darbe" hayalleri kuran üniformalı sivilleri görünce müthiş keyif alıyorum. Ne yalan söyliyeyim, bu adamlar da olmasa bu hayat gerçekten çekilmez olur. Galiba halkın kendi iradesiyle yönetilmesine kafaları pek basmayan ve de demokrasiden hoşlanmayan "apoletli medya" güruhunun vaveylaları bir süre daha devam edecek.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |