AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bir "evhamın" anatomisi

Bir vetonun düşündürdükleri
Cumhurbaşkanımız, "yoksul öğrencilerin özel okullarda okumalarına imkan veren kanunu" veto etti. Veto gerekçeleri arasında, kullandığı deyimler, çok dikkate değer...

"Kimilerin tarafından... ne maksatla kurulduğu belli olmayan... cumhuriyetin niteliklerine aykırı insanların yetişmesine neden olacağına..." deyimleri gibi.

Türk basınını takip edenler, bu gibi deyimlerin yabancısı değillerdir. Çoğu zaman, politikacılarımız, yazarlarımız buna benzer deyimleri kullanagelmişlerdir. Gün geçmez ki, gazete sütunlarında, "malum çevreler... bir kısım medya... satılmış kalemler... vs." gibi deyimler görülmemiş olsun. Bunu yazanlara, bu deyimlerle kimi kastediyorsunuz diye sorunuz, verecekleri cevap şudur:

- Onlar kendilerini bilirler.

Genelleme hastalığı

Konuşmalarda, makalelerde bu tarz ifadeleri kullananlar, hattı zatında hukukta yeri olmayan "genelleme hastalığına" müptela olanlardır. Bunlar, her konuda genelleme yaparlar; bir politikacı uygunsuz harekette mi bulunmuştur; onların kaleminde bu olayla konulacak teşhis şudur:

"Politikacı milleti deği mi?" Bu ifadeyle, suç işleyen değil, bütün bir politikacı kitlesi zan altındadır ve kötülenmiştir. Bu ifadeyi kullanırken, hukukun, "suç ve cezaların şahsiliği" prensibi unutulmaktadır.

Bunu söyleyenler ve böyle ifade kullananlar, gerek hukukun ve gerekse insan hakları deklarasyonunun, "hiç kimse, meşru bir mahkeme tarafından mahkum edilmedikçe, suçlu olarak ilan edilmez" kuralını gözardı etmişlerdir. Sokrat'ın meşhur bir sözü vardır:

"Genelleme, yorgun dimağların bir ürünüdür."

Konuya bu gözle baktığımız zaman, genellemeyi yapanlar, doğruyu aramak için kendilerini zorlamamaktadırlar. Veya kastettikleri kimseleri bildikleri halde, bunu söylemek cesaretinde değillerdir.

Hukukun gerekleri

Bu üslubu kullanan kimse çeşitli yönleriyle tenkit edilebilir. Ancak, bunu kullanan kimse, bir hukuk adamıysa, sadece tenkit etmek, bu davranışa karşı hafif bir tepkidir.

Hukuk düzenini ayakta tutan bazı prensipler vardır. Bu prensiplerin başında, "ceza kanununda açıkça hüküm olmadıkça, hiç kimse kınanmaz ve cezalandırılamaz." Bu gözle bakıldığı zaman, yeteri kadar açık olmayan suçlamalar, hukuka aykırı davranışlardır.

Cumhurbaşkanımız'ın veto gerekçesi

Sayın Cumhurbaşkanımız, kamu- oyunda, hukuka olan saygısı ve titizliğiyle tanınmıştır. Bu titizliğin zedelenmesi, onun saygınlığına gölge düşürür. Cumhurbaşkanımız'ın yukarıdaki, ret gerekçesi üzerine çeşitli yazılar yazılmıştır. Ona "bu kastedilen bu okullar niçin kapatılmıyor?" diye sualler sorulmuştur.

Ancak, asıl üzerinde durulacak konu, bu suale verilecek cevap veya sorulacak bu soru değildir. Asıl mesele, Sayın Cumhurbaşkanımız'ın, kanunun iade gerekçesiyle, "kimileri... ne maksatla kurulduğu belli olmayan... gibi deyimleri, resmi bir yazıyla "hukuk literatürüne" sokmuş olmasıdır."

Bu davranış, vehimlerin devlet icraatına dönüşmesidir. Milletin "öcü"lerle korkutulmasıdır.

Demokrasilerde ve hukuk devletinde "vehimlerin" yeri yoktur. Türkiye, "evhamlarla" idare edilemez.


18 Ağustos 2003
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED