İSTİHBARAT SERVİSİ, İSTANBUL
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Arif Verimli, "Şizofreni bir akıl hastalığı değildir. Tedavisi mümkün ve tedavi sonucunda tamamen iyileşilebilen bir hastalıktır" dedi. Bu hastalara deli, manyak, akıl ya da ruh hastası gibi aşağılayıcı kelimelerin kullanılmaması gerektiğini dile getiren Verimli, şizofreninin hemen her toplumda en sık görülen bir beyin hastalığı olduğunu kaydetti. Verimli, "Bu hastalıkta gerçeği değerlendirme yetisi, doğal duygusal tepkiler verebilme ve toplum kurallarına uyabilme özelliği bozulur. Ayrıca düşünme ve konuşma bozuklukları da gözlenir" diye konuştu. Şizofreni hastalarının yakınlarına da önemli görevler düştüğünü kaydeden Verimli, şu tavsiyelerde bulundu: "Yakınları hastanın zor bir zaman geçirdiğini, kendisine neler olduğunu anlamaya çalıştığını, bu tür bir karışıklığı kelimelere dökmenin hiç de kolay olmadığını düşünmeliler. Cevap vermemesine, söylediği şey mantık dışı da olsa, dinlemeye çalışmak ve sabırlı olmak önemlidir."

Türkiye'de 700 bin şizofren var

Şirofreninin Türkiye'de yaklaşık 700 bin sizofren bulunuyor. Fakat bunların az bir kısmı tedavi görebiliyor. Tedavi göremeyen hastalar ise ya evlerinde kapalı tutularak ya da zincirlenerek, diğer kısmı ise sokaklarda mahallenin veya köyün delisi olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Şizofreninin tedavisinde ülkemizin en eski ve en köklü kurumlarından Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi önemli bir görev üstlenmiş durumda. Burada yılda yaklaşık 180 bin hasta tedavi görüyor.

Hastalıkların temelinde stres var

Aşırı titiz, kuruntulu, her şeyin kontrolü altında olmasını isteyen tiplerde hastalık riskinin daha yüksek olduğu bildirildi. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Talat Yurdakul, diyabet, hipertansiyon, damar hastalıklarının yanısıra erkeklerin stres nedeniyle de cınsel sorunlar da yaşayabildiklerini söyledi. Birçok hastalığa neden olan stresin, günlük yoğun iş yükü altında çalışan, ekonomik sorunlarla mücadele eden erkeklerde etkili olduğunu belirten Yurdakul, strese bağlı sorunların, erkek tipleri ile de yakından ilgili olduğunu vurguladı. Özellikle aşırı titiz, kuruntulu veya her şeyin kontrolünde olmasını isteyen hırslı erkek tiplerinde daha fazla problem görüldüğünü anlatan Yurdakul, "Evde de stresin devam etmesi, bu bozukluğu kalıcı hale getirebilir ve bu 50 yaşını geçen erkeklerde daha yüksek oranda görülüyor. Buna bir de stresli yaşam eklenirse işyeri başarısı da birbirine bağlı olarak bozuluyor'' dedi.