|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'nin eğitim/öğretim sisteminin çivisinin hepten çıktığı apaçık. Yanlış anlaşılmasın; sistemin "çivisinin" eskiden tam yerinde olduğunu filan söylediğim yok... Ama şu bir gerçek ki, halihazır sistemin düzeltilebilmesi, "rayına oturtulabilmesi" için çok çaba ve zaman gerekiyor. Hükümetlerin bu işin altından kolayca kalkabileceklerini sanmak, boş bir hayal... Unutmayın ki, öğrencilerin eğitim/öğretiminden çok önce eğitimcilerin eğitim/öğretimi gibi dağ gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu konuda da hepten karamsar olmak tabii ki doğru değil. Ama zor, hem de çok zor bir işten söz ettiğimizi unutmayalım. Ayrıca, "Okul"da işlerin iyi gitmemesi sadece bizimle ilgili bir mesele de değil. Hepimiz biliyoruz ki, adına "okul" denilen ve "Aydınlanma"nın kendisine büyük umutlar bağladığı bu kurum, sadece bizim gibi trene sonradan binen ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de krizde. Bakalım; biz "Okul"umuzu tam da biraz yoluna koymuşken, bu adla anılan bir kurum hâlâ ayakta kalacak mı?! Bu kısa "giriş"ten sonra gelelim Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in aklından geçen büyük "reformlar"a: Biliyorsunuz, hükümetin devlet bütçesinden 10 bin "yoksul öğrenciyi" özel okullarda okutma girişimi Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edildi. Milli Eğitim Bakanı'nı bilmem ama bu veto benim açımdan sürpriz olmadı doğrusu... Araya tatil girdiği için söz konusu projeye ilişkin düşüncelerimi açıklayamamıştım. Şimdi söyleyebilirim: "Yoksul öğrenciler"in devlet eliyle özel okullarda okutulması ve bazı okulların arsa ve binalarının satılmasını öngören ve Sezer'in vetosunu yiyen yasa TBMM'den hangi akla hizmet amacıyla geçirildi? Yasa tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda onaylandığı gün Milli Eğitim Bakanı Çelik şu açıklamayı yapıyordu: "Bizim bu çocukların ümitlerini söndürmeye hakkımız yok." Çelik'in bu açıklamasından anlıyorduk ki, bu yasa sayesinde bir miktar "fırsat eşitliği" sağlanacak ve "Okul"un başarılı "yoksul öğrencilere" "sınıf atlatma" işlevinin önü tekrar açılacaktır. Peki düşünelim; acaba bu iyi niyetli beklenti ne derece gerçekçi? Evet yalan değil; bir zamanlar "Okul"un bu şekilde "sınıf atlatmak" gibi bir işlevi vardı. Hem de sadece Türkiye'de değil, modern anlamda "okul"un anavatanı olan ülkelerde de. Bırakalım diğer ülkeleri ve Türkiye'yi hatırlayalım: Pek çok başarılı "yoksul öğrenci" devletin doğrudan desteğiyle, başta belki Yüksek Öğretim Okulu olmak üzere ülkenin üniversitelerinde okuyup pekçok alanda ülkenin seçkinleri arasında katılmadı mı? Bırakın binlerce örneği bir yana, ülkenin 8. ve 9. cumhurbaşkanları bile "okul"un bu "sınıf atlatan" çarkının içinden geçerek "Köşk"e oturmadı mı? Ama isterseniz burada duralım. Duralım, çünkü çok az örnek dışında "Okul"un bu işlevi artık "tarih" olmuştur. Hatta tam tersine, "Okul" artık, her başarılı "yoksul öğrenci" ye "fırsat eşitliği" tanıyıp, onu içinden çıktığı sınıfına bakmaksınız yükseltme işlevini yerine getirmek yerine, "eşitsizliği" bizzat yaratan bir kuruma dönüşmüştür. İnanmazsanız, ülkemizin "en gözde" okullarında okuyan öğrencilerin "soy ağaçları"nı gözden geçirin! Türkiye'nin "okul"u da artık, benzer pekçok kurumu gibi, "sınıf farkları"nı basbayağı gözeten "Kapitalist" nitelikte bir kurum olmuştur. Türkiye'de de artık herkes kendi köyüne... Varlıklı ailelerin çocukları "gözde okullara", "yoksul öğrenciler" ise doğru "öğrenci depoları"na... "Okul"un "eşitsizliğe" merhem olma işlevinin, ya da "Okul"dan bu tür beklentilerin artık niçin "tarih" olduğunun tartışılması uzun sürer. Ama isterseniz "Okul"un "Çoban Sülü"leri cumhurbaşkanı yapmaktan niçin vazgeçtiğine dair şu kısa değerlendirmeyi yine de yapalım: Çünkü, o "altın dönem"de devlet, belki de Osmanlı'dan miras bir alışkanlıkla kendi kadrolarını, kendi seçkinliklerini yetiştirmek peşindeydi... Bu alışkanlığın bir biçimde son bulmasıyla da bu "Okul"un başarılı "yoksul öğrenciler"i arama-tarama-kanatlandırma işlevi kendiliğinden son buldu.... Biliyorsunuz, "seçkinler"i belirlemek artık epeydir "toplum"un işi oldu. "Okul" konusunu tartışmak her zaman önemli ve güzeldir. Cumhurbaşkanı Sezer'in veto gerekçesinden hareketle konuyu gözden geçirmeye kısmetse yarın da devam edelim...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |