AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Devletin Zirvesi Kıbrıs'ta köprüleri atarken...

Dikkat ederseniz devlet, daha doğrusu son günlerdeki moda tabirle Devletin Zirvesi, sanki neyin olamayacağını görmek için, imkansızı zorlayan bir kötü oyuncu gibi davranıyor.

Daha doğrusu, yıllardır uygulanan ve artık yanlışlığı gün gibi aşikar hale gelmiş politikalarından, kararlarından vazgeçip gerçekçi tavırlar almak yerine, meseleleri sonuna kadar götürmeye kararlı görünüyor..

Olamayacak bütün yolları denemek istiyor.

Üstelik bunu, ne pahasına olursa olsun yapıyor.

Bu nedenle ülkenin, insanların görmekte oldukları ve görecekleri zararlar hiç mi hiç önem taşımıyor.

Çünkü bu Devletin Zirvesi denilen zevatın seçim derdi yok.

Siyasi ve hatta hukuki sorumluluğu bulunmuyor. Buna karşılık büyük yetkilere sahip.

İşte, yıllardır sıkı sıkıya yapışıp politika diye kabul ettirmeye çalıştıkları Kuzey Irak'a ilişkin yaklaşım artık iflas etti.

Kuzey Irak'a ABD'nin himayesindeki Kürt yönetimleri, bir gerçeklilik olarak kendini kabul ettirdi.

Türkiye yıllardır bu Kürt oluşumlarına karşı çıkıp efelendiği halde hiçbir şey yapamayacağını acı bir şekilde gördü.

Buna rağmen ısrarla yeni bir Kuzey Irak ve Kürt politikası geliştirmiyor.

Kuzey Irak'taki Kürt yönetimlerine karşı düşmanlığı bırakarak, geleceğe yönelik yeni bir politika oluşturmamak için bin dereden su getiriyor

Öte yandan, Kürt sorununun varlığını kabul etmemek için KADEK'in bölgede bulunuşunu hâlâ polisiye bir olay olarak algılamakta ayak diretiyor.

Kürt sorununu, KADEK güçlerinin bölgeden çekilmesini sağlamak olarak anlamak istiyor.

Hatta Irak'a asker göndermenin gerekçesi arasında, ABD'nin Kuzey Irak'taki KADEK birliklerini sınır dışına gönderme ihtimali de yer alıyor.

Türkiye, olmayacağını bildiği halde, KADEK'in ABD güçleri tarafından etkisiz hale getirilmesi durumunda Irak'a asker gönderebileceğinin işaretlerini veriyor.

Kıbrıs meselesinde de durum aynı.

Türkiye'nin Kıbrıs politikası da iflas etti.

Türkiye'nin yok saydığı Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) bütün engellemelere rağmen Avrupa Birliği üyesi oldu. Türkiye 'Sözde' dediği devleti mecburen tanımak zorunda kaldı.

Türkiye ise Kofi Annan paketini elinin tersi ile iterek Denktaş'ın çözümsüzlük politikasını benimsedi .

Buna rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesiğine alındı ve Türkiye'nin uyguladığı yanlış Kıbrıs politikası da çökmüş oldu.

Daha sonra Türkiye, barış niyetini ortaya koymuş gibi yaparak kapıların açılmasına razı oldu. Fiili durumu hukuki hale getirmeyi amaçladı.

Ama bu silah da geriye tepmekte gecikmedi.

Yıllardır, Türkler'le Rumlar'ın birarada yaşayamayacakları masalları ile uyutulmuş olan iki toplumun birarada yaşamak konusundaki isteği, Kıbrıs'ta çözüme karşı çıkan Devletin Zirvesi'ni hayal kırıklığına uğrattı.

Devletin Zirvesi buna rağmen yılmadı. Kıbrıs Cunhuriyeti Avrupa Birliği'ne tam üye olarak alındığı halde süreci geri çevirmeye gayret etti.

Bu çabalar da sökmedi, sökmesi de mümkün değil.

Daha sonra bir denemeye daha girişti. Şimdi, Kıbrıslı Türkler'in seyahat etme hakları ellerinden alınarak en azından Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmaları engellenmek isteniyor.

Son alınan hukuk dışı, akıl dışı kararla Kıbrıslı Türkler KKTC ya da Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportları ile Türkiye'den çıkış yapamayacaklar, bunun için Türk pasaportu almaları gerekecek...

Amaç Kıbrıslı Türkler'in kitleler halinde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportunu almalarını engellemek...

Böylece, Türkiye AB'ye girmeden Kıbrıs Türkleri de ayaklarına kadar gelmiş olan Avrupa vatandaşlığını geri tepmesi isteniyor.

Oysa herkes biliyor ki Kıbrıslı Türkler, özellikle Avrupa'dan geliş gidişlerinde Larnaka Havaalanı'nı kullanıp Kuzey'e geçebilirler.. Bu akıl dışı kararı etkisiz hale getirebilirler.

Nitekim Londra'dan Kıbrıs'a, oradan da Türkiye gidecek olan çok sayıda Kıbrıslı Türk buna hazırlanıyor.

Üstelik de Türkiye kendilerini hiçe saydığı, haklarını engellediği için Ankara'ya çok kızgınlar.

Devletin Zirvesi iflas etmiş, yanlışlığı ortaya çıkmış eski kararlarından vazgeçmeyecek gibi görünüyor.

Bunun için sonuna kadar direniyor.

Maliyeti Türkiye için, Türkiye insanı ve Kıbrıs Türkü için ne olursa olsun yanlıştan dönmek yerine, eski soğuk savaş artığı kararlara başvurmayı sürdürüyor.

Devletin Zirvesi Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtler'den, Türkmenler'den iyice kopup, ileriye yönelik düşmanlık tohumları etkmeye çalışıyor.

Kıbrıs'ta ise, Kıbrıslı Tükler'le Türkiye arasındaki mesefeyi arttırıyor. Onların geleceklerine ipotek koymaya çalıştıkça onlardan uzaklaşıyor.

Yanlışlardan dönmek için bütün yanlış yolları denemek şart değil.

Türkiye, Devletin Zirvesi denilen bu yanlış işleyişten ve gerçeklere aykırı yanlışlardan dönmek zorunda...

Kıbrıs Türkü en sonunda zorlanırsa Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olduğu için Türkiye'yi değil Avrupa Birliği vatandaşlığını tercih eder.

Ya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ne yapsın?


18 Ağustos 2003
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED