AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kürt meselesini yok saymak adına Türkmenler'i harcamak...

Kuzey Irak'ta, içinde Türkmenler'in yeraldığı, beklenen olaylar nihayet patladı. Önce, Kerkük'ün Tuzhurmatu beldesinde Kürt peşmergelerle çatışan 7 Türkmen öldü.

Olayı protesto etmek için gösteri yapan Türkmenler'e ABD askelerinin açtığı ateş sonucu 2 Türkmen daha hayatını kaybetti.

Gazetelerin bazıları olayı 'Tahrik' olarak nitelendirdi.

Tahrik, yani bölgede Türkmenler'le Kürtler'in birbirine girmesinden ve muhtemelen bir Türkmen katliamından medet umanların beklentisi...

Böyle bir gelişme üzerine Türk askerinin bölgeye girmesini arzu edenlerin dilekleri...

Bizim medyanın verdiği haberler her zamanki gibi belirsiz. Resmi kaynakların bu olayda nasıl bir tavır takındıklarınına bakarak fazla bir bilgi vermemeye gayret ediyorlar.

Bu olayı, geçtiğimiz ay Süleymaniye'de ABD askerleri tarafından gözaltına alınan Genelkurmay'a bağlı Özel Tim elemanlarının yakalanmalarıyla irtibatlandıran pek görmedim. Hele hele, bu olayın ardından ABD'nin gerek bölgesel askeri yöneticileri gerekse Pentagon kaynaklı iddialarını hatırlatana ise rastlamadım.

Türk resmi makamları tarafından yalanlanmayan bu iddialara göre, Türk Özel Timi Kerkük'ün Kürt valisine bir suikast düzenlemeyi amaçlıyordu.

Ayrıca ele geçirilen bir kamyon dolusu silah ve patlayıcı maddeye bakılırsa bölgede sabotajlar yapmayı planlıyordu.

Amaçları bölgede karışıklık yaratmak yani istikrarsızlaşmasını sağlamaktı...

Böyle miydi? Bizim yetkililer bu konuda bir açıklama yapmadıkları için bunu bilemeyiz.

Biz bunları, ABD kaynaklı suçlamalardan ve yabancı basında çıkan iddialardan öğrendik.

Bir de gözlerden, dikkatlerden özenle kaçırılan bir küçük haberin, kafamızda oluşturduğu soru işaretleri bize yardımcı oldu.

Gazetenin birindeki bu küçük haberde, Yüksek Askeri Şûrâ'daki tayin ve terfiler sırasında, bu Özel Tim'in bağlı olduğu Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın yöneticileri olan iki generalin görevlerinden alınarak başka yerlere atanmış oldukları yazıyordu.

Tabii nedenleri belirtilmiyordu...

Arkasından Kerkük'teki olaylar çıkageldi...

Ben şahsen bu olaylara hiç şaşmadım. Bekliyordum desem yeridir.

Türkiye'nin, özellikle ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Kuzey Irak'la ilgilenmesinin iki nedeni vardı.

Birincisi KADEK militanlarının bölgede üslenmiş oluşu, ikincisi ise bölgede yaşayan Türkmenler...

ABD, KADEK meselesinin kendisine ait olduğunu, bölgenin güvenliğinden kendisinin sorumlu olduğunu açıkça beyan ederek Türkiye'nin KADEK'le ilgilenmemesi gerektiğini söyleyince bu gerekçe ortadan kalktı.

ABD, Türkiye'nin şimdi siyasi olarak KADEK'le ilgilenmesini istiyor.

KADEK militanlarının ülkeye dönüş ve normal yaşama katılış şartlarının hazırlanması gerektiğini Türkiye'yi yönetenlere anlatmaya çalışıyor.

Ama anlatamıyor.

KADEK meselesi böyle olunca Türkiye'nin elinde, Kuzey Irak'taki Kürt yönetimleri üzerinde bir baskı oluşturmak ve ne olur ne olmaz bir devlet kurmalarının önüne geçebilmek için, askeri güç bulundurabilmenin gerekçesi olarak bir tek Türkmen kozu kalıyor.

Şimdi 1995'e kadar devletin adını bile ağzına almadığı Türkmen azınlık, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kalmasının, bölgeyle ilgilenmesinin tek gerekçesi haline geldi.

Devlet, o yıllarda Türkmen kozunu kullanmaya karar verince, onları devlet zoruyla birleştirdi. Katılan partilerle zoraki bir Türkmen Cephesi kuruldu.

Kuzey Irak'ta herkes, bu cephenin Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinin merkezi olduğunu bilir.

Çünkü ABD askerleri tonlarca patlayıcı maddeyi ve silahı bu cephenin Süleymaniye'deki binasında ele geçirdi.

Bu gerçekler ışığında son Süleymaniye ve Kerkük olayları, Türkiye'nin Türkmen azınlığı bölgedeki faaliyetleri için daha yoğun olarak kullanma kararında olduğunun bir göstergesi oluyor.

Bunu, MHP Genel Başkanlığı'na aday olacağı söylenen ve devletin en derin odaklarına yakınlığı ile tanınan Prof. Ümit Özdağ da doğruluyor.

Özdağ, Kerkük olaylarının Kürtler ve Türkmenler arasında 'milli' ve 'siyasal' karakterde bir sürtüşme olduğunu söylüyor.

Öyle ya, Şiiler'e hep kuşkuyla bakmış olan devlet, Kerkük'teki olayların odağında olan Şii Türkmenler'e yoksa niye sahip çıksın?

Meseleye 'milli' olarak baktığı için olsa gerek:

Yaratılmak istenen şey herhalde şu olmalı:

Bölgede şimdiye kadar birarada yaşamış olan Türkmenler'le Kürtler'in çıkar çatışmaları olduğunu söyleyerek konunun 'milli' bir mesele olduğu imajını yaymak.

Prof. Özdağ, hatta KDP ve KYB'nin uyguladıkları politikayı sürdürmesi halinde, tek çıkar yolun Türkmenlerin "eşit haklar" elde etmek için silahlanması olduğunu öne sürüyor.

Türkmenlere yokoluş yolunu öneriyor.

Türkmenlere katliama uğrama ve bölgeden tümüyle kaçış yollarını bırakıyor.

Bunun neresi 'milli' politika?

Türkiye'nin çıkarı, Türkmen azınlığın Irak'ın ve Kuzey Irak'ın asli bir unsuru olarak ülkenin yeniden yapılanmasına katılmasından geçiyor.

Türkiye, kendi meselelerini yok saymak, Kürt meselesini inkar etmek adına Türkmenleri harcayamaz...

Çünkü böyle devam ederse elinde kullanacağı bir Türkmen azınlık da kalmayabilir...


28 Ağustos 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED