|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Başbakan'ın, yabancı gazetecilerle konuşurken, yaşadığımız terörün "din duygularından hareket eden kişilerin" eseri olduğunu söylemesi, matbuattaki arkadaşlarımızı kesmiyor. Üstelik, her fırsatta hükümeti (ve "İslâmcı" olarak nitelendirilen basını) mahcubiyet içinde olmaya zorlayan çevrelerin beklemediği açıklıkta bir mesajdı bu. Öyle ki, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'yi bile heyecana gelip, "bu açıklıkta" bir mesaj beklemediğini, "yanında olsaydı bu konuşma sonrası Başbakan'ı alnından öpebileceğini" yazdı. Hayır, İsmet Berkan arkadaşımız bunu "yeterli" bulmuyor. Gerçi Başbakan günlerdir şiddeti reddediyor, terörün her türlüsünü kınıyormuş falan ama, bu yetmezmiş; spesifik olarak hangi tür terörü lanetlediğini de söylemeli, daha doğrusu "güncel terörü adlandıracak doğru terminolojiyi" üretmeliymiş. Burada bir parantez açmak zorundayım: İsmet'in (ki, kendisini sever ve takdir ederim), "şiddeti reddetme"yi, "terörü lanetleme"yi niçin Başbakan'ın "artı" hanesine yazdığını çok merak ediyorum. Ne yani, şiddeti reddetmek "beklenmemesi gereken" bir davranış mıdır? Terörü arkalaması gerekiyordu da, bu davranışıyla bizi şaşırtmış oldu, öyle mi? Hayret doğrusu! Tamam, İsmet yeni bir kavramlaştırma peşinde. Daha doğrusu, mevcut "İslâm terörü" kavramlaştırmasının güncel terör için de kullanılmasını (tanımlayıcı olmasını) istiyor ve hiç değilse Başbakan'ı mevcut üretilmiş kavramlaştırmayı "çek etmeye" çağırıyor; ama bunun "sorunlu" bir kavramlaştırma (tanımlama) olduğunu düşünmüyor, düşünmek istemiyor. Çünkü siyasî mülahazalarla ve bir zarurete binaen (Afganistan ve Irak'a yönelik işgali meşrulaştırmak için) üretilmiş, "İslâm terör dinidir", "Her Müslüman potansiyel teröristtir" kabulüne dayanan bir kavram(laştırma) bu. Hadi diyelim ki İsmet'in dediği oldu: Başbakan çıktı "spesifik olarak" hangi tür terörü lanetlediğini açıkladı ve karşı karşıya bulunduğumuz terörün başına da "İslâm" yaftasını konduruverdi. Ne olacak? Olacakları söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti, kendisini ne kadar "laik ve demokrat" sayarsa saysın, "terör üreten bir coğrafyanın parçası", bu ülkenin vatandaşları da "terör üreten bir dinin müntesipleri" olarak anılacak ki, bunun ceremesini en çok İsmet gibiler çekecek... Düşünebiliyor musunuz, İsmet Berkan Frankfurt Havaalanı'nda, terörle anılan bir dinin mensubu olarak donuna kadar aranıyor ve ayakkabısındaki "gizli pençe" yüzünden saatlerce polis merkezinde tutuluyor. O zaman İsmet, "Yapmayın kardeşler, ben Başbakanımızı güncel terörü adlandıracak doğru terminolojiyi üretmesi konusunda sıkıştırmış adamım" diye itiraza yeltenecek ama, bu feveranı para etmeyecek. Çünkü o, son tahlilde şiddet üreten bir coğrafyanın malıdır ve "Beyaz Türk" tanımına da girse "potansiyel tehdit" oluşturmaktadır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |