AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yaman çelişki

İslâm söz konusu olduğunda 'I' harfinin üzerine noktayı koymanın zamanı geldi, geçiyor bile... Türkiye'de İslâm konusu iki sebepten el yakıyor: Biri, ele alınan konu hassas ve o hassasiyete uygun biçimde tartışılmazsa toplumun önemli bir kesimi rencide olabiliyor... Diğeri de, konuyu ele alanlar birbirlerinden iki kutup uzaklığındalar; böylesine farklı bakanların önyargılı yaklaşımlarıyla hiçbir konu sağlıklı biçimde tartışılamaz...

Oysa, 'İslâm' konusunu bizler şimdi enine boyuna tartışamazsak, önümüzdeki günlerde dışarıdan gelecek dayatmalara boyun eğmek zorunda kalacağız...

İslâm, Osmanlı'nın çöküşünde yaşanan trajik olaylar yüzünden, Cumhuriyet'in kurucu iradesinin ayrılmaz bir parçası değil ülkemizde; buna karşılık toplumumuzun en önemli yapı taşı da o. Birey olarak, hepimizin hayatı, bu çatışmacı bölünmüşlükle mâlul. Herbirimiz Türkiye Cumhuriyeti uyruğu olarak 'resmî' bir din görüşüne sahibiz; o sahip olduğumuz görüş ile 'toplumsal bir dinamik olarak İslâm' arasında ciddi bir çelişki var. Cumhuriyet'in 80. yılına geldik, bugün bile, bu 'yaman çelişki' ortadan kalkmış değil; Türkiye gündeminin birinci maddesi, zaman zaman farklı görüntüler alsa bile, bu gün de, bu yüzden 'din'...

Bazılarımız için, din, kolayca vazgeçilebilecek günü geçmiş bir kurum. Bunlar, toplumun diğer bireylerinde 'dinî hassasiyet' gördüklerinde, kazan içerisinde beyaz adam pişiren yamyam görmüş gibi mideleri kalkıyor. Dine yaklaşımları tamamiyle ideolojik; bütün özellikleriyle birlikte din toplumun dokularından silininceye kadar kendilerini rahat hissetmeyecekleri belli. En ılımlı, en hoşgörülü, en huzur verici ve en mistik yönü ve tezâhürleriyle bile dine olumlu bakmayan etkili insanlarımız bulunuyor.

Dini ideolojik bir kimlik gibi kuşananların varlığı da yadsınamaz. Kendilerini inanmayanları hizaya getirmekle görevli sanan kaba softalar yok mu? Her baktığı yerde mutlaka dine aykırılık gören? Her kişiyi dinle irtibatı ölçüsüne göre yargılayan? Kendini dinle mânen zenginleştirmeye çalışacağı yerde, dinle başkalarını mânen fakirleştirmeye çabalayan? Barışı ikâme etmek için gelmiş bir dini sürekli savaş aracı haline getirmekten çekinmeyecek kadar göz dönmüşler de var toplumumuzda.

Toplumun çok büyük bir çoğunluğu bu iki aşırılığın dışındalar tabii, ancak o çoğunluğun da zaman zaman aşırılık sınırını zorladığı bir başka gerçek... Eline silâh alarak veya kendini silâha dönüştürerek yanlışı dinle düzeltme çılgınlığına kapılanların gündemi işgal ettiği günlerde, dine 'gericiliğin ideolojisi' gözüyle bakan ideologların kampında artışlar gözlenebiliyor... İnançları sebebiyle mağduriyete uğrayanlar gündemi işgal etmeye başladığında ise, dini ideolojik bir kimlik olarak kuşananların safları sıklaşıyor. İki yönlü gerilim dönemleri sık yaşanmaya başlandığı evrelerde, toplumsal kriz, devlet krizine dönüşüyor.

Cumhuriyet kurulurken dine ayrılan yerin marjinalliğini yansıtan devlet politikaları ile devlete karşı toplumsal dinamik olarak oluşmuş İslâm anlayışı arasındaki çatışmaya varan çelişkiyi ortadan kaldırmanın zamanı gelmedi mi hâlâ? Devlet bireyin mânevi dünyasını en geniş biçimiyle yaşayabilmesini ve inancıyla toplum içinde saygın bir yer edinmesini kabullenmemeye devam mı edecek? Dininin dışlandığı kanaatine sahip dindar birey devletine diş bilemekten vazgeçmeyecek mi? Bu iki acımasız soru bile, verilecek cevapların olumsuz olması durumunda, ülkemizin bir krizden diğerine koşmasının kaçınılmazlığına işaret ediyor.

Türkiye bu yaman çelişkiyi daha fazla sürdüremez.

Ak Parti gibi toplumdan destek gören bir partiyle Tayyip Erdoğan gibi 'dindar' olduğu kuşkusuz bir başbakanın iktidardaki varlığı, daha çok bu sebeple, Türkiye ve dünya için büyük bir şans. Devletle birey arasındaki din alanında yaşanan çatışmacı çelişki, Başbakan Erdoğan'ın yönlendirmesi ve hükümetin akılcı politikalarıyla sona erdirilebilir. Daha huzurlu ve huzur veren bir toplum olmak istiyorsak bu şart.

İktidar, devlet ve toplum için kaçırılmaması gereken bu fırsatı iyi kullanmalı.


1 Aralık 2003
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED