AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Avrupa'dayız....

Hayır, bu yazı Avrupa Birliği'yle ilgili değil... Gerçi, Frankfurter Rundschau gazetesinin Başbakan Erdoğan hakkındaki yorumu (gazete Erdoğan'ın reform çabalarını övüyor ve "Türkiye'yi beklenmedik şekilde Avrupa'ya yönlendirdiğini" söylüyor), konu kısırlığına deva olacak ve Pazar ufunetini dağıtacak malzemelerle dolu ama, bugünkü konumuz Yeni Şafak.

Çünkü efendim, artık biz de Avrupa'dayız.

Elinizde tuttuğunuz nusha, bugünden itibaren Avrupa'da da okunacak.

İnternet aracılığıyla zaten izleniyorduk; Almanya'dan, Belçika'dan, Hollanda'dan, İngiltere'den, hatta Amerika'dan gelen elektronik posta mesajları bunu gösteriyordu.

Avrupa baskısıyla birlikte sanaldan reele intikal etmiş bulunuyoruz ve "bedavacı" arkadaşlarımızı "severek, beğenerek, heyecanla" izledikleri gazetelerine sahip çıkmaya davet ediyoruz..

Aylardır hummalı bir çalışma içinde olan arkadaşlarımızı ve bu çalışma için Avrupa'yı adeta su yolu yapan Genel Yayın Yönetmenimiz Selahattin Sadıkoğlu'nu kutluyorum.

Size, bu çalışmayla ilgili "mutfaktan taze bilgiler" de sunmak isterdim ama, bu satırların yazarı, "yazıişleri"nin harala gürele temposu içinde yorulmuş, ekşimiş, biraz da sağlığı bozulmuş, yirmi senenin sonunda "fıkra muharrirliği"nde sebat etmeyi seçmiş bir gariptir, lütfen ilişmeyelim!

Madem söz Avrupa'dan açıldı, şu Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumuyla ilgili de birkaç kelam edelim.

Gazete, demokratikleşme konusunda Erdoğan hükümetinin 10 ayda, önceki hükümetlerin 10 yılda yaptıklarından "daha fazlasını" yaptığını, böyle devam etmesi durumunda Avrupa kapılarının Türkiye'ye açılacağını söylüyor.

Değişik mahfillerden de benzeri övgüler gelmişti.

Hükümetin "az zamanda çok iş başardığı" ve devrim niteliğinde birçok reforma imza attığı doğru; ama Türkiye'nin reform çabaları, sadece "çaba" olarak değer ifade ediyor.

Şuna bakmak lazım:

Dışarıda olumlu inikas bulan çabalar (reform ve yasalar), içeride ne gibi değişikliklere yolaçmış?

Ekonomi malum.

Yargı hâlâ taraflı.

İnsan hakları meselesinde ilerleme olmadığı gibi, siyaset kurumu üzerinde görünür-görünmez mahfillerin baskısı da "aynen" devam ediyor.

Onca reform, onca yasa değişikliği niçin yapıldı?

DEP milletvekilleri niçin hâlâ cezaevinde?

Daha önce üç ayla tecil edilen suçlar, niçin "ağırlaştırılmış" cezalarla tecziye ediliyor? (Örneğin, henüz reşit olmayan iki kız çocuğu, "başörtüsüne özgürlük" istedikleri gerekçesiyle, Malatya Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce cezaevine tıkıldı. Hani 312. madde yumuşatılmıştı? Hani "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu" revize edilmişti? Hani propaganda suçu "suç" olmaktan çıkarılmıştı?)

Bundan sonra ne olacak?

Türkiye'de yapılan reformlar ve atılan adımlardan her defasında övgüyle söz edilecek, Türkiye'nin zor siyasi ve ekonomik koşullara rağmen AB hedefine ulaşma konusunda bariz çabalarının görüldüğü, "AB tarafından büyük memnuniyetle karşılanan bu çabaların desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi gerektiği" mesajı verilecek, ama bu çabaların içeride nasıl makes bulduğu üzerinde durulmayacak...


20 Ekim 2003
Pazartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED