AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
CHP'nin turnosolu

CHP siyaseti iki uç arasında salınıp durmuştur. Bir uçta şu değerlendirme vardır: "Bu halk asırların birikimiyle belli bir kültür zemininde, daha açıkça söylemek gerekirse din ağırlıklı kültür zemininde şartlanmıştır. Onun kendi kendine bir evrim sürecine girmesi mümkün değildir. Bir öncü kadronun devrim yapması gerekir. Bu da gerekirse 'halka rağmen' olacaktır. CHP'nin misyonu bu öncülüktür. Bundan halkın bir kısmı rahatsız olsa da, CHP'nin bu tarihi misyonu değişmemelidir.

CHP bu politikayı bir süre uygulamıştır. O dönem halk oyuna göstermelik olarak başvurulduğu tek parti dönemidir. Dolayısıyla halk oyununbir anlamı olsa bile denetleyici hüviyeti yoktur, çünkü başka partinin iktidarı değiştirme imkanı yoktur. Çok partili hayata geçildikten sonra CHP çizgisinin halk tarafından nasıl görüldüğü, daha doğrusu pek de sağlıklı bulunmadığı, hatta büyük öfke uyandırdığı ortaya çıkmıştır.

İşte orada ikinci salınım noktası teşekkül etmiştir.

CHP içinde bazı isimler, Halk bu 'halka rağmen' çizgisini onaylamıyor. Biz bu çizgiyi devam ettirdiğimiz takdirde daha bin yıl iktidara gelemeyiz. Bu çizgiyi gözdeng eçirmemiz, halkın hassasiyetlerini dikkate alan politikalar üretmemiz gerekir." şeklinde bir söylem geliştirmişlerdir.

Sancının odaklandığı nokta ise "laiklik uygulamaları"dır. "Halk Müslüman. CHP'nin laiklik uygulamaları halk tarafından dinsizliğe kadar varan yorumlarla algılanıyor. Daha halkın içine sinen laiklik yorumları aranmalıdır." diyen bir damar oluşmuştur.

Bir ara CHP'nin Genel Başkanlığına kadar yükselen Bülent Ecevit, "inançlara saygılı laiklik" söylemini geliştirmiştir. Ama Bülent Ecevit CHP'de kalamamış, sonunda kendi partisini kurmaya itilmiştir.

Ancak Ecevit'ten sonra da CHP'de bu damar bütünüyle kurumamıştır.

Halen CHP liderliğini sürdüren Baykal da, bir ara bir grup arkadaşıyla CHP'nin müzmin "iktidar olamama" hastalığının tedavi arayışları içinde laiklik konusunda yeni açılımlara ihtiyaç bulunduğu noktasına gelmiş, bunu bir metin haline bile getirmişlerdir.

Baykal'ın son Genel başkanlık döneminde aslında böyle "değişmiş CHP'yi inşa etmek" gibi bir misyona soyunduğu bile düşünülebilir. Hakikaten de zaman zaman ağır başlı bir devlet adamı, uzlaşma arayan bir lider imajı cizmeye itina ettiği gözlenmektedir.

Ama acaba CHP içinde o öteki damar, yani "halka rağmen" damarı bütünüyle tedavi görmüş, yani demokratik bir ülkede bir siyasi partinin halk oyunu algılama noktasına gelmiş midir?

Bunun sınaması, CHP'nin "tek parti" çizgisinde imajını pekiştiren uygulama alanlarıyla ilgili testler söz konusu olduğunda yapılabilmektedir.

Yani CHP'nin nerede durduğunu test eden bir sosyo kültürel turnosol kağıdı vardır.

Soru şu:

-Acaba CHP laiklikle ilgili alanlarda halkın hassasiyetlerini dikkate alan bir çizgiye gelmiş midir, yoksa o alan söz konusu olduğunda hala "halka rağmen" üslup devam etmekte midir?

Benim gözlemim, sanırım oldukça geniş bir kanaat önderi tarafından paylaşıldığını düşündüğüm gözlemim, ve belki de, bizzat bu damarı sürdüren CHP'liler tarafından bile onaylanacak olan gözlemim, CHP hala laiklik uygulamaları söz konusu olduğunda tek parti şablonunun iç depreşmesi içine girmekte ve gözünü hiçbir şey görmemektedir.

"Hiçbir şey"in içine demokratik duyarlılıkların bile girdiğini söylersem yanılmış olmayacağımı düşünüyorum. O konular gündeme geldiğinde CHP, sür'atle askeri çizgiyi içselleştirmekte, anti demokratik uygulamaları demokratik reflekslermiş gibi (Baykal'ın 28 Şubat'taki askeri tırmanışa sivil toplum refleksi yorumu getirdiğini hatırlayalım) görebilmektedir. CHP'nin demokrasi duyarlılığını bir hayli tartışmalı hale getiren Ordu artı CHP formülünün siyasi literatüre kazınması da bu sebeptendir.

Halkın din eğitimi talepleri ve inanç özgürlüğü alanlarında ortaya çıkan CHP refleksi, ne yazık ki eski CHP'nin yüzüdür.

Bu alanlar söz konusu olduğunda CHP'nin tepkisine baktığımızda hemen konuyu "rejim tartışmaları" na getirdiğini ve rejim konusunda duyarlı ve bunu genellikle demokratik mekanizmaya müdahale şeklinde ortaya kommuş kurumların hassasiyetini kışkırtma yolunu seçtiğini müşahede ediyoruz.

CHP'nin "din eğitimi" diye bir gündemi var mı?

CHP'nin "inanç özgürlüğü" diye bir gündemi var mı?

Bunları çok net cevaplandırmanın mümkün olduğunu sanmıyorum. Ya da diyelim inanç özgürlüğü diye bir gündemden söz etmek mümkünse CHP içinbunu ancak sadece bir mezhep mensupları için düşündüğünü söyleyebiliriz. Hakim yapının asıl mağdur ettiği alanlara nefes aldırma gibi bir açılımı, CHP, rejim sorunu gibi algılıyor.

CHP, halkın din eğitimi ve inanç özgürlükleri alanındaki taleplerine karşı hep negatif pozisyon alıyor.

Halk da şöyle bakıyor:

- Bunların eski huyu devam ediyor. bunlar iktidar olduğunda inanç özgürlüğü alanı daha da daralacak, din eğitimi alanında da alabildiğine budamalar yaşanacak.

Bunun çok net bir halk algılaması olduğunu söyleyebilirim.

Başörtüsü çok net bir inanç özgürlüğü talebidir. bakın bakalım baykal'ın bu alandaki çizgisine... Eveleyip geveleme... "Kaşımayalım bu alanı" demekten başka tavır yok. bu tavrın altında da sadece iktidarları bu alanda adım atmaktan alıkoyma çabası olduğunu görmek zor değil.

Bakın bakalım İmam hatip konusundaki tavrına...

CHP gündeminde din eğitimi diye bir şey bulunmadığı için halkın bu yöndeki talepleri irticai yükseliş boyutu olarakg örülüyor ve dışlanıyor. bu noktada Gürüz, Alemdaroğlu, askeri tavır, ve Sezer tavrı ile CHP tavrı örtüşüyor.

Bu sağlıklı mı?

Bu saydıklarımızdan CHP dışında kalanların bir "halk oyu" derdi yok. Onlar halk iradesi tarafından denetlenmeli ama, o da Türkiye şartlarında oldukça sınırlı bir demokratik uygulama... Hatta bu kadrolar kendilerinde halk iradesini denetleme yetkisi görebiliyor zaman zaman.

Ama CHP'nin halka gitmesi gerekiyor. sandıktan çıkması gerekiyor. Ve bunun için halkın beklentilerini anlaması, çözüm üretmesi gerekiyor. başörtüsüne özgürlük bir halk talebi... Halkın en azından yüzde 75'nin talebi... nerede duruyor CHP? Yüzde 25'ten alabildiğim kadarı bana yeter, noktasında...

Eh, alın o zaman...

kaderinize muhalefet yazıldı o zaman...

Dünya değişti. Türkiye değişti...

Artık tek parti zamanları da gitti, tepeden inme,halka rağmen zamanları da gitti.

Çatık kaşlı politikaları çocuklarımız alayla karşılıyor artık.

"Neyi benden fazla bildiğine beni ikna etmelisin" diye tepki koyuyor.

CHP'nin işi zor.

Tepeden inmecilerin işi zor.

CHP bir kere daha, belki bin kere daha düşünmeli. Ana soru şu:

- Ben bu ülke insanı ile hangi ortak değerlerde buluşabilirim? Neyi yanlış yapıyorum? Bir yabancılaşma var mı halkımla benim aramda? Şayet başörtüsü ve imam hatip konusu, din eğitimi ve inanç özgürlükleri alanında CHP'nin demokratik açıdan nerede durduğu noktasında bir turnosol kağıdı ise, ben baz olarak mı görünüyorum, asit olarak mı?

Halksız demokrasi oyununun zamanı geçti.

Açık oy, kapalı sayım dönemi bitti.

Artı ne CHP askerle birlikte iş tutuyor görünmeyi ister, ne de asker bir siyasi gruba yol açıyor görüntüsünden mutlu olur.

Ey kurultaya giden CHP, halk nerde sen nerdesin? Ana gündem maddesi bu olmalı değil mi?


21 Ekim 2003
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED