AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

H A Y A T
Çok güzelmiş
kendi saçınız mı?

Okullara başörtüleri ile alınmayan üniversiteli genç kızlar, kemoterapi tedavisinden dolayı saçları dökülen kanser hastaları, uzun saç modasını takip etmek isteyen hanımlar, kel beyler ve marjinaller, Tarlabaşı'nda adımınızı her atışınızda karşınıza bir yenisinin çıktığı perukçuların daimî müşterileri arasında.

  • ÜRÜN DİRİER
    Beyoğlu'nda Tarlabaşı Bulvarı boyunca başınızı her kaldırışınızda, bir perukçu görürsünüz. Geneli eski binaların ikinci katlarında bulunan bu perukçuların vitrinlerinde, renk renk, boy boy yapma saçlar dizilmiştir. Eski Türk filmlerindeki artistlerde görmeye alışık olduğumuz bu perukların günümüzdeki taliplileri kimler peki?

    Başörtülü olarak okula alınmadığı için çözümü derslere peruk takarak girmekte bulan gençkızlar, kemoterapi tedavisi sebebiyle başında saç kalmayan kanserli hastalar, saçları dökülmüş kadınlar, kel beyler, uzun saç modasına uyum sağlamak isteyen hanımlar, mavi, pembe gibi değişik renkte bir saç ile dolaşmak isteyen marjinaller ve kuaförler...Hepsinin de uğrak mekanıdır Tarlabaşı perukçuları.

    TÜRKİYE'DE UZUN SAÇ YOK

    Buranın en eskilerinden biri de Platin Peruk'tur. 1967'den beri perukçuluk yapan Platin Peruk'un sahibi Fahri Çiçek, naylon olanlar hariç tüm perukları kendi atölyelerinde yaptıklarını belirtiyor. Peruk, postiş, kuyruk, naylon peruk, tesettür peruk, kaynaklık ham saç, protez erkek postişi, bıyık, sakal ve çıtçıtlı saç satılan perukçuda, televizyon dizileri, klipler, filmler ve tiyatrolar için de peruk yapılıyor. Peruk yapılacak saçları kuaför ve saç toplayıcılarından aldıklarını ifade eden Çiçek, uzun saçı ithal etmek zorunda olmalarından dolayı da yakınıyor: "Türkiye'de uzun saç yok, en çok bunun sıkıntısını çekiyoruz. Eskiden en azından köylerde saç uzatılırdı. Ama şimdi köylüler de modernize oldu, onlar da saç uzatmıyorlar. Biz de uzun saçı Hindistan, Özbekistan, Kazakistan ve Türkistan'dan alıyoruz."

    1990'DAN SONRA PİYASA CANLANDI

    "1970'li yıllarda her ev hanımının evinde bir peruk bulunurdu muhakkak. Ama daha sonra piyasa durgunlaştı" diye konuşan Çiçek, 1990'dan sonra piyasa yeniden canlandığını söylüyor: "Bir kere bu yıldan sonra kemoterapi görenlerin sayısı oldukça arttı, müşterilerimizin önemli bir kısmını kanser hastaları oluşturmaya başladı. 98'den sonra tesettür peruk furyasının başlamasıyla birlikte de işlerimiz yeniden açıldı".

    Fiyatlar 20-800 milyon arasında

    Genelde insanların Tarlabaşı'nın isminden bile korktuklarını ve bu yüzden peruk veya postişlerini kuaförlerden almayı tercih ettiklerine de değinen Çiçek, "Oysa bir çıtçıtlı saç setini ben 250 milyona kuaföre satıyorum, kuaför onu müşteriye 600 milyona veriyor" diyor. Sentetik saçların 40 ile 100 milyon, gerçek saçların ise 150 ile 800 milyon lira arasında değiştiğini ifade eden Çiçek, renkli sentetiklerin 20-25, sentetik kuyrukların da 30-35 milyon civarında olduğunu belirtiyor. Çiçek, kemoterapi tedavisi gören hastalara ise büyük indirimler yaptığını söylüyor. Mesleğin en eskisi Şevket Aydıner'in yetiştirdiği perukçulardan biri olan Çiçek, müşterileri arasında Harika Avcı, Necla Nazır ve Yıldız Kenter gibi ünlü isimlerin de yer aldığını belirtiyor.

    'Tesettür perukları' revaçta

    Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağını aşabilmek için tesettürlü öğrencilerin peruk takmaları da bu sektörü canlandırmış. Özellikle tesettür peruk satışlarının arttığını dile getiren Peruk satışı yapan Fahri Çiçek, "Tesettür perukları sentetiktir, tesettürlüler gerçek saçtan yapılma peruk takmak istemiyorlar. Sentetik saçın ömrü de 3 veya 6 ay, bilemedin en çok 1 yıl. Bir ara İtalya'dan fön bile çekilebilen sentetik peruklar getirtmiştim türbanlı kızlar için. Ama şu an onlardan getirtemiyorum, sentetik olarak Çin peruklarını satıyorum" şeklinde konuşuyor. Çiçek, gerçek saçtan yapılma perukların ömrünün ise 10 yıla kadar uzadığını belirtiyor.

  •  
    Sevgisizlik beyinde zarara yolaçıyor
    Alman bilim adamları, sevgisiz büyüyen yavru sıçanların beyinlerindeki sinir ağında hasar oluştuğunu tespit ettiler. Geo dergisinde yayımlanan habere göre, Magdeburg Üniversitesi'nde görevli nörologlar, bir sıçan türünün yavrularını anne ve babalarından ayırdılar. Bilimadamları, yavruların beyninin ön kısmında duygularla ilgili hücrelerde büyük değişiklik meydana geldiğini ve sinir uçlarının olağandışı birleştiğini gözlemlediler. Haberde, bilim adamlarının uzun zamandan beri, çocukların bağlanıp güveneceği bir kişiye ihtiyaç duyduğunu ve bunun yokluğunun ruhsal bozukluklara neden olabildiğini söyledikleri belirtildi.
    21 Ekim 2003
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED