|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kıbrıs sorunun Türk dış politikasının en önemli sorunlarınu olduğunda şüphe yok. Bugün Irak sorunu biraz daha öne geçmiş gibi gözükse de dıp politika üzerindeki etkileri dikkate alındığında Kıbrıs Sorunu'nun daha da önemli olduğunu anlamak zor değil. Kıbrıs Sorununu önemli hale getiren pek çok faktör var. Öncelikle Kıbrıs'ın coğrafi ve stratejik konumu, ülke savunmasında oynayacağı rol, Akdeniz'deki yeri ve buradaki Rumların Yunanistan ile olan ilişkileri gibi hususlar Türkiye için burasını vazgeçilmez öncelikli bir yer ve konu haline getirmektedir. Anadolu'daki bir devletin Kıbrıs'dan gavgeçmesi veya buradaki gelişmelerle ilgilenmemesi düşünülemez. Bu tarihte böyle olmuştur, bugün de böyle olmaktadır, ileride de Kıbrıs Türkiye'nin ilgisinde olacaktır. Kıbrıs Sorunu, sadece Kıbrıs ile ilgili bir sorun değil pek çok diğer bölgesel ve uluslar arası sorunun adeta kapısıdır. Yıllardır Türkiye Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini geliştirmeye, tam üyelik görüşmelerini başlatmaya ve belli bir noktaya getirmeye gayret ediyor. Ancak Kııbrıs Sorunu her aşamasında önüne ciddi bir engel olarak çıkarılıyor. Türkiye'nin Kıbrıs konusunda oldukça ilgi çekici zikzakları var. Önce Kıbrıs Sorunu diye bir sorunun olmadığını savunmuştur. Ne zaman ki Yunanisitan soruna müdahil olmuş ve İngiltere adadan çekilmeye başlamış kendini sorunun içinde bulmuştur. Ellili yılların ortasında "Kıbrıs bizim canımız feda olsun kanımız" sloganıyla özetlenen bir hassasiyetle "taksim" savunuluyordu. Neticede 1960'ta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Bu devlet yürümedi ve Rumların Türkleri tasfiyeye yönelik eylem ve politikaları 1974'te Türkiye'nin müdahalesine kadar devam etti. 1974'ten bu yana Kıbrıs'ta bir fiili durum var ve aradan geçen otuz yılda belli bir yapı tesis edilmiş bulunmaktadır. Ama sorun olduğu gibi ortada durmakta, hatta giderek daha da çetrefilli bir hale gelmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Sekereteri tarafından hazırlanan ve Annan Planı adıyla anılan çözüm planı geçen yıldan bu yana tartışılmaktadır. Aslında bu plan ne Rumları ne de Türkleri tatmin etmiş değil. Her iki tarafın da belli yerlere itirazları var. Anlaşılan o ki Rumları daha çok tatmin eden Türkler içinse bazı yeni sorunlara yol açan bir içeriğe sahiptir. Annan Planı Kuzey Kıbrıs'ta hükümet ve muhalefet kesimleri arasında ciddi görüş ayrılığına yol açmış bulunmaktadır. Genel olarak iktidar ve Cumhurbaşkanı Denktaş plana karşı çıkarken muhalefet üzerinde konuşmaya değer buluyor. Aralık ayının on dörtünde Kuzey Kıbrıs'da genel seçim var ve bu seçimde en önemli tartışma konusu Kıbrıs Sorununun çözümüne ilişkin gelişmeler olarak öne çıkıyor. Kuzey Kıbrıs'ta geçtiğimizi günlerde yapılan bir araştırma son derece dikkat çekici sonuçlar ortay koymuştur. Buna göre halkın üçte ikisi önümüzdeki seçimler sonunda oluşacak hükümetin Kıbrıs'ın sorunlarını çözeceğine inanmaktadır. İlginç olan şu anda hükümeti paylaşan Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Demokrat Parti (DP)'ye oy vereceğini söyleyenlerin yakalaşık dörtte üçünün bu kanaatte olmalarıdır. Hükümeti başarılı bulanların oranı genel olarak yüzde ellinin bile altında gözükürken iktidar partisi yanlılarının dörtte üçünün başarılı bulmaları, Annan Planı'nın müzakere edilebilir, üzerinde tartışılabilir olarak düşünülmediğini de ifade ediyor. Dikkat çekici bir başka husus Kuzey Kıbrıs halkının yüzde altmışının Avrupa Birliği lehinde gözükmesidir. Türkiye'de bu oran yaklaşık yüzde yetmiş beşlerde seyrederken Kıbrıs'ta bunun gerisinde olması üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. AB yanlılığı iktidar partileri taraftarları arasında yüzde ellinin altına inerken muhalefetin güçlü partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi'nde (CTP) yüzde doksanları aşmaktadır. Buradan AB konusunun iktidarla muhalefeti ayrıştıran temel konulardan biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Annan Planı ile ilgili kanaatlerde bu ayrım net şekilde ortaya çıkmaktadır. Annan Planına genel olarak seçmenlerin açte biri ancak olumlu bakarken iktidar partileri yanlıları arasında bu oran yüzde onların da altına düşmektedir ki bu durum iktidarın geçen Aralık ayından bu yana sürdürdüğü siyasetle uyumlu bir sonuçtur. Muhalefet partilerinin Annan Planına bakışlarındaki olumluluğun yüzde seksenleri geçmekete olması ülkenin geleceği konusunda partiler arasındaki derin görüş ayrılığını ve uyumsuzluğu ortaya koymaktadır. Yine benzer bir veri de Cumhurbaşkanı R. Denktaş'ın Kıbrıs barış sürecindeki çalışmalarını iktidar partileri yanlılarının yüzde doksanlara yaklaşan bir oranla başarılı bulmaları, buna karşılık muhalefet partileri yanlıları için bu verinin yüzde beşlere düşmesidir. Kıbrıs Sorunun çözümü Türkiye için son derece hayati bir konu. Ancak bir o kadar da zor. Öncelikle Kuzey Kıbrıs halkı bir çözüm çerçevesinde bütünleşmiş, birleşmiş değil. Ciddi ve büyük görüş ayrılıkları var. Önümüzdeki seçimin ne getirip ne götüreceğini şimdiden tahmin etmek zor, ama fazla bir çözüm imkanı getirmeyeceği eğilimini görmemek yanlış olur.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |