|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kendisine en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemde veda etti. İslam dünyasının, tıpkı 1. Dünya Savaşı ve sonrasında olduğu gibi, çok ağır bedeller ödemekle yüz yüze bırakıldığı 21. yüzyılın bu ilk dönemlerinde Aliya İzzetbegoviç gibi kararlı, direnen ve yol gösteren liderlere o kadar ihtiyacımız var ki... Allah Rahmet etsin...
Irak işgali, 2004'teki Amerikan seçimlerinden önce Suriye ve Lübnan'ı da içine alacak şekilde bir Ortadoğu Savaşı'na dönüşür mü? Gelişmeler, özellikle Ariel Şaron yönetimi ve Amerikan yönetimindeki Yahudi kökenli şahinlerin böyle bir senaryoyu uygulamaya başladıklarına dair güçlü işaretler veriyor. Gelişmeleri hep geriden izlemeye alışkın olan bizler, atılan adımları yakından izleyip bölgede neler olabileceğini bu sefer öngörebilecek miyiz? Türkiye kamuoyundaki duyarsızlığa ve zihinsel kuşatmaya bakılırsa bu sefer de dikkatlerimiz bambaşka noktalara yoğunlaştırılacak ve tıpkı Afganistan ve Irak konusunda olduğu gibi "Suriye-Lübnan-Filistin hattı"na ilişkin gerçekleri de görmemiz engellenecek. Oysa gözlerimizin önünde yeni bir Ortadoğu şekilleniyor ve "Hrıstiyan-Yahudi neo faşistler" bu amaca yönelik Suriye-Lübnan cephesini açmak için düğmeye bastı bile. Kimse bu istila sürecinin Bush yönetiminin 2004 seçimini kaybetmesi halinde sona ereceğini sanmasın. "Neo-muhafazakar"lardan sonra ortaya çıkarılmaya çalışılan "neo-Demokrat" kadrolar da bugünkü politikaları aynen devam ettirecek. Şimdi bazı gelişmeleri özetleyerek, Irak işgali sonrası Suriye-Lübnan-Filistin hattında neler yaşandığına bunların nerelere uzanacağına birlikte bakalım:
Tarihler ve olaylar neyi anlatıyor?
4 Ekim'de Hanadi Teysir Caradat adlı Filistinli bir stajyer avukatın İsrail'in Hayfa kentine askerlerin gittiği bir restorana düzenlediği intihar saldırısında 19 kişi öldü. 5 Ekim'de, İsrail savaş uçakları, Suriye'nin başkenti Şam'ın 15 kilometre kuzey batısındaki Ain el Sahip adlı kampa hava bombardımanı düzenledi. George Bush yönetimi, bu saldırıdan iki gün önce Temsilciler Meclisi'nden Suriye'ye Irak benzeri ambargo sürecini başlatacak yasa tasarısını gündeme almasını istedi. 6 Ekim'de ABD Başkanı George Bush İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u arayarak Suriye saldırısı konusunda desteğini bildirdi. Bush bu desteği dünyaya da duyurdu. 7 Ekim'de yine Bush, "İsrail bizim dünya genelinde yaptığımızı yapıyor" şeklindeki açıklamasını yaptı. İslam dünyasına yönelik saldırgan politikanın mimarlarından biri olan Yahudi lobisinin öncü ismi Richard Perle, "İsrail hava kuvvetlerinin Suriye'ye böyle bir mesaj vermesini görmek beni mutlu etti. Suriye'ye verilecek mesajların ilkidir" dedi. Perle'ün yanısıra John Bolton gibi neo-faşist kadronun Yahudi kökenli isimleri İsrail'e destek açıklamaları yaptılar ve saldırıların devam edeceğini bildirdiler. İsrail ve ABD de saldırıların süreceğini açıkladı. İsrail'in Suriye'yi bombalaması üzerine olağanüstü toplanan BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i kınayan karar tasarısı Amerika tarafından engellendi. ABD, Güvenlik Konseyi'nde yapayalnız kaldı. ABD Temsilciler Meclisi İsrail'in Lübnan'dan çekilmesini içeren tasarıyı onayladı. 12 Ekim'de Los Angeles Times gazetesi, İsrail denizaltılarına füzelerin yerleştirildiğini yazdı. Alman Der Spiegel dergisi de, ABD-İsrail kaynaklarına dayanarak, İsrail'in İran'daki altı nükleer bölgeye hava saldırısı düzenlemek için planlarını tamamladığını yazdı. 15 Ekim'de Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'ye ait konvoya Gazze Şeridi'nde saldırı düzenlendi. Konvoyda özellikle belli kişileri taşıyan zırhlı araç çok ince bir teknik planlamayla havaya uçurulup 3 CIA ajanı öldürüldü. 17 Ekim'de Hizbullah Güney Lübnan'da Amerikan diplomatik konvoyunun önünü kesip geri gönderdi. ABD Lübnan'a ültimatom verdi. İsrail, binlerce yedek askeri göreve çağırdı. Bu askerler Batı Şeria ve Gazze'ye yerleştirilmeye başlandı. Suriye'de seferberlik ve olağanüstü hal ilan edildi. Suriye Genelkurmay Başkanı Hasan Türkmeni, orduyu ''olası bir İsrail saldırısına karşı tetikte olması'' konusunda uyardı. Bu gelişmeler olurken İsrail, dün Gazze'ye yönelik hava saldırılarında olduğu gibi Filistin kentlerine ve mülteci kamplarına ağır saldırılar düzenledi. Sadece Refah'da 130 civarında evi yerle bir etti, binlerce insanı evsiz bıraktı. Füzelerle Filistinli liderlere suikastler düzenlemeyi sürdürdü.
Mahathir: Suriye işgal edilecek
Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in "İsrail Suriye'yi işgal etmesi için Amerika'yı sıkıştırıyor. Fakat Amerika biraz tereddütlü görünüyor. Bu yüzden de Amerika'yı buna zorlamak için İsrail Suriye'yi işgal edecek" şeklindeki açıklaması aslında her şeyi özetliyor. Çok fazla söze gerek yok: Gelişmeleri izlemek ve zihinsel esarete kapılmamak gerçekleri anlamak için yeterli.
İsrail yönetimi ve Washington'daki şahinlerin Yahudi kolu Suriye-Lübnan-Filistin hattına yönelik saldırı sürecini başlattı. Bush yönetimindeki tedirginliği gidermek ve Hristiyan sağcıları teşvik etmek için provokatif saldırılara girişiyor. Muhtemelen bunu başaracak. O zaman Basra Körfezi'nden Doğu Akdeniz'e kadar uzanan bölgede yeni bir işgal süreci başlayacak. Türkiye'nin Irak'ta varolmasına ilişkin pazarlıkların ne anlama geldiğini asıl o zaman göreceğiz. Mahmud Abbas projesinin iflasından sonra ABD artık askeri operasyonlarıyla Filistin'de. ABD-İsrail, Filistin-Lübnan-Suriye hattındaki bütün saldırıları birlikte planlıyor. Bir çokları ihtimal vermese de, yeni cephenin 2004 seçimlerinden önce açılması kuvvetle muhtemel. 20 yıl sonra İsrail-Suriye arasındaki ateşkesin bozulması cepheyi açan ilk saldırı olarak tarihe geçecek. Acaba Türkiye ve bizler, "Büyük Ortadoğu Savaşı" olarak nitelenen ve Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasını ateş topuna dönüştürecek bu savaşa hazır mıyız? Irak'la ilgili politika belirleyemeyen Türkiye, bütün güney bölgesi işgal altına alındığında ne yapacak?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |