|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Transferde büyük paralar harcamış, bu nedenle de hedeflerini koymuş olan takımların maçlarını yönetmek zordur. Yöneticiler her maçı didik didik ederler. İşte bu yüzden hakemlik zor zenaat. Kanaat kararları cehennem azabı oluyor. Çünkü maçı izleyen herkesin kendine göre bir kanaati var.
Nalıncı keseri gibi herkes kendine yontuyor. Biri çok güçlü diğeri güçsüz ise sorun yok. Ama Türkiye'de futbolu her takım üst düzeyde oynuyor. Kalite yükseldikçe de tartışmanın çapı büyüyor, dozu artıyor. Zincirin halkaları en üst düzey yöneticiden, taraftar kimliği taşıyan kaportacıya kadar uzanıyor. Emeklilerin çıktığı kahvelerden tutun da üniversitelerde ders veren profesörlere kadar herkes ahkam kesiyor. Sanırsınız, herkesin cebinde hakemlik lisansı var. Yan yana aynı maçta aynı pozisyonu izliyorlar;
GEÇ KALIYORUZ Bazen zamanın neresinde olduğumuzu düşünüyorum. Aklıma geç kaldığım anlar geliyor. Bazen de "daha çok zaman var" diyerek, boş boş bekleyerek tembellik ettiğimi. Genellikle ne için geç kaldığımızı çabuk unutuyoruz. Beklemek daha çok işimize geldiği için... Sonra bir de bakmışız ki, saçlar ağarmış. "Daha çok var" dediğimiz an, yine geç kalmışız. Atlet, çizgiye iki saniye önce gelebilse, Dünya rekoru kıracak. Adam, diyeceğini iki ay önce dese, belki çamaşırlar temiz kalacak. Hakem Sadık İlhan, dün bir TV programında bazı itiraflarda bulundu. Dedi ki, "MHK Başkanı Bülent Yavuz, bir Trabzonspor-Samsunspor maçından önce bana 'Trabzon kazansa iyi olur' dedi. Allah'tan o maçı Trabzon bileğinin hakkı ile kazandı da durumu kurtardık. O maçta Trabzon'un bir de penaltısını vermemiştim." Şimdi, bir de madalyonun öteki yüzü var. Bülent Yavuz bu sözleri doğrulamasa nasıl inanacağız. Ayrıca Sadık İlhan sütten çıkmış akkaşık mı? Nitekim yeni bir dava konusu oldu. FENER'İN CANI YANDI Fenerbahçe Bursaspor maçında beraberliği zor kurtardı. "İki penaltımız verilmedi" diyorlar. Kimi hakem hocalarına göre, iki değil bir penaltı var. Tartışması, saksağanın kuyruğu misali. İsmet Arzuman'ın başını derde soktu. Sadece kendinin değil, hedefte Merkez Hakem Komitesi de var. Herkes maçına iyi hakem istiyor. Şu günlerde en iyisi de Ali Aydın. Ama ne yazık ki, bir tane Ali Aydın var. Ayrıca Ali Aydın iki haftada bir Fenerbahçe'nin maçına verilse ne olur biliyor musunuz? Ortalık toz duman. Bu kez Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğerleri kalkar ayağa. Ne yapalım hakemlerimiz bu evsafta. Ve bu lig bu hakemlerle bitecek. Kimse başka hayal görmesin. CİMBOM'U ARIYORUZ Eski gücünde olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama yine de umutlarımızı yitirmiyoruz. Çünkü Galatasaray'ın taraftar desteği ile büyük işler yaptığına şahidiz. Bu kez rakip Olimpiakos. Eskiden olsa "Parçala Aslan" edebiyatı ile yüreklendirir, rahat rahat maçımızı izlerdik. Ama şimdi işler biraz karışık. Taffarel, Emre, Okan, Arif, Fatih, Ahmet Yıldırım, Popescu, Hagi'li kadroyu özledik. Yeniler iyi olsa, belki bunları aklımıza bile getirmeyeceğiz. Ama iyi değiller. Yine de dualarımız seninle Galatasaray. Bu gün nostaljik bir skor iyi gider doğrusu. Şöyle 3-4 gollü bir galibiyet kimbilir şu gönül ağrısına ne iyi gelir. BEŞİKTAŞ GİBİ OYNA
Ligin kağıt üzerindeki en iyi takımı Beşiktaş. "Sahada da öyle" demek, son haftalardaki oyunuyla aynı paralelde değil ne yazık ki, Belki, Lucescu'nun kurnazlığında gizli. Belki Rumen hocanın zorunlu tercihlerinden kaynaklı. Onu kestiremiyorum. Çünkü Beşiktaş Chelsea karşısında başka, Diyarbakırspor karşısında başka oynadı. Bir de sezon başında çok umutlu olduğum oyuncularda hayal kırıklığı yaşadım. Mesela Pancu, mesela Okan. Neredesiniz be birader. Takımda İlhan cezalı, Ahmet Dursun, Tümer sakat, Ronaldo belki oynarmış. Sizi bu takıma sepet gibi oturun diye mi aldılar. Sparta Prag, Chelsea'den daha iyi takım değil. Fırsat bu fırsat. Yeter ki, Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynasın.
|
|
|
|
|
|
|