|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ya da yeni Doğan Emeklilik...
Haftasonu (pazar) Doğan Medya Grubu içinde yer alan üç gazetenin alınlarını şu ifadeler süslüyordu: Hürriyet: "Bugün akıllı adım atın, emekli olduğunuzda 'hürriyet'inizi koruyun." Milliyet: "Bugün akıllı adım atın, mutlu emekliler 'milliyet'ini geçin." Radikal: "Bugün akıllı bir adım atın, hayatınızda 'radikal' değişiklikler olsun." Az kalsın unutuyorduk; bu üç cümlenin de sonuna bir ünlem koymayı az kalsın unutuyorduk... Görüyorsunuz; söz konusu Grup'un içinde yer alan bir elden çıkma ifadeler bunlar... Epeyce de kafa yorulmuş yani üzerine; "hürriyet", 'milliyet' ve "radikal" sözcükleri reklam metnine ne güzel de yedirilmiş! Müellifini mutlaka çok memnun etmiş bir takım sözcük oyunları... Aslında haddinden fazla eskimiş, modası geçmiş bir reklam metni yazma biçimi... Peki iyi güzel de, pazar günü gazeteleri taçlandıran bu üç cümle neyin reklamını yapıyor? Neyin olacak, dün pek çok gazetenin "Emeklilikte devrim", "Emeklilekte yeni dönem" ya da "Mutlu emeklilikte ilk adım" başlıklarıyla sunduğu "Bireysel emeklilik"in reklamını yapıyor. Peki bu üç gazetenin işi bu kadar abartmasının, meseleyi bu kadar "sevimli" sunmasının nedeni ne? Ne olacak, çünkü adı "Doğan Emeklilik" olan "emeklilik şirketi"nin de bugün yarın sözleşme yapmaya başlayacak olması... Görüyorsunuz geç kaldık; basın toplantısı birkaç gün ertelenseydi, Aydın Doğan'a şu soruyu da biz yöneltirdik: "Doğan Medya Grubu içinde yer alan gazetelerin tamamının Doğan Emeklilik şirketine sözleşmeci bulmak maksadıyla bir sayılarını Bireysel Emeklilik'in erdemleriyle taçlandırması normal midir?" Çok tatsız bir manzarayla karşı karşıya olduğumuz muhakkak... (Ahh hele de Radikal açısından!) Radikal deyince aklımıza geldi; ne o hayırdır, gazeteye bir şeyler mi oluyor? Çünkü gazetenin haftabaşı (dün) yayımlanan sayısının manşeti de garip bir şekilde "Bireysel Emeklilik"e ayrılmış. Diğer iki büyüğün manşet dümenini başka yönlere çevirmesine rağmen, Radikal ısrar ediyor: "Türkiye'de yeni bir hayat başlıyor"(!) Başlasın bakalım... Altbaşlık da çok bilgi ve umut verici: "Çalışanlara ikinci emeklilik şansı tanıyarak refahlarının artmasını sağlayan sisteme 10 yılda 4 milyon kişinin üye olması bekleniyor". İyi "pazar" doğrusu... O kadar iyi bir pazar ki, insana "hürriyet"ini, "milliyet"ini, "radikal"liğini de unutturabilecek kapasitede... Peki "Bireysel Emeklilik" denilen şey nasıl bir şeydir ki, kendisinden bir "devrim" ya da "mutluluk" hapı olarak söz ediliyor? Dünkü gazetelerde konuya ilişkin epeyce bilgi mevcut. "Bireysel Emeklilik", herşeyden önce, bir kenara para koyabilen insanları (yani bir bakıma "mutlu insanlar"ı) "mutlu" kılabilecek bir sistem. Eğer aylık gelirinizin bir bölümünü götürüp Doğan Emeklilik, Yapı Kredi Emeklilik, Garanti Emeklilik gibi (dikkat ederseniz hepsinin de gazetesi-televizyonu var!) şirketlere yatırır ve ilk 10 yıl hiç dokunmadan 56 yaşınıza kadar bekletirseniz, sonunda "devrim"i yakalıyorsunuz! Radikal'in "Türkiye'de yeni bir hayat başlıyor" sözleriyle verdiği müjde işte böyle bir "devrim"i haber veriyor... Ancak dikkat edin, "Kişi sisteme katıldıktan 2-3 yıl sonra ayrılmak isterse nemasını alabilir. Ancak yüzde 15 stopaj vergisi ödemek zorunda" notuna çok dikkat edin... Yani, bu sisteme girdikten sonra artık ölmek var dönmek yok... Yoksa "stopaj"dı, filandı derken, yatırılan paranın önemli bir bölümünün "deve" olması ihtimali de yok değil. Yani, gelirinizin sadece bugün için prim ödemeye uygun olması yetmiyor, en az 10 yıl gelirinizde düşüş de olmayacak. Biz Kronik Medya olarak "emeklilik şirketleri" hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmadığımızdan, Radikal'in haberinde yer alan bazı notları iyi anlayamadık doğrusu. Mesela, şirketlerin tahsil edecekleri söylenen şu "giriş aidatı" meselesi. Asgari ücretin aylık tutarını geçmeyecek şekilde "giriş aidatı" alınacakmış. Şirketler ayrıca katkı payları üzerinden en fazla yüzde 8 "yönetim gideri", fon ve net varlık değeri üzerinden de ilk 10 yıl için yüzde 3, sonraki yıllar için yüzde 2 fon işletim bedeli alacakmış... Bunların karışık konular olduğu malûm; ancak öyle anlaşılıyor ki, yatırılan paraları işleten şirketlerin bu yoldan fena bir geliri olmayacak sanki... Radikal gazetesi, "ideal katkı payı"nı şöyle tarif ediyor: "aylık ücretin en az yüzde 10'u olması öneriliyor." Evet, anlaşıldığı kadarıyla, bundan böyle en fazla meşgul edecek konulardan birisi de "Bireysel Emeklilik" olacak. "Doğan Emeklilik"in çok şanslı olduğunu şimdiden söyleyebiliriz herhalde. Düşünsenize; eldeki bunca gazete ve televizyon da insanları "mutlu emeklilik"e ikna edemezse, başka kim edebilir? Ne diyordu gazeteler? Gerçekten çok hoş ifadelerdi, bir kez daha tekrarlayalım:
"Bugün akıllı adım atın, emekli olduğunuzda 'hürriyet'inizi koruyun."
Sizi bilmeyiz ama biz "Türk basın tarihi"nde bugüne kadar, üç gazetenin kafa kafaya vererek "mutlu" yarınlara yönelik aynı sürmanşeti atmayı başardığını hatırlamıyoruz! Yaşasın yeni Doğan Emeklilik! (K.B.)
Talabani'ye gene haddini bildirdik... Türk basını, bir zamanlar "bizim" hakimiyetimiz altında yaşamış bölgelerle ilgili haberleri verirken, bildiğimiz "dış haber" formatının dışında bir format benimsiyor... Bu tür haberlerde kâh sinik bir "oralar bizimdi, ah" serzenişiyle; kâh -gene sinik- "ileride ne olacağı belli olmaz ha" uyarısıyla karşılaşırız... Oraların yeni yöneticilerinin Türkiye hakkındaki değerlendirmelerinin haberleştirilmesi de farklıdır. Bu değerlendirmeler olumluysa, yukarıda belirttiğimiz "yaklaşım"lar belirli dozda zerk edilir habere ve bununla yetinilir. Fakat olumsuzsa, iş değişir... O zaman atış serbesttir, özellikle de başlık marifetiyle... Böyle durumlarda gazeticiliğin "başlıkla okurlar manipüle edilmeye çalışılamaz" kuralı geçerliliğini koruyamaz. İşte Talabani'nin son demeci... Kürt lider, "Türkiye'nin, Kürtlerin en zor anlarında yardıma koştuklarını unutmadıklarını, Türkiye'yi dost bir ülke olarak gördüklerini, ama hiçbir ülkeden yabancı asker istemedikleri için Türk askerine de karşı çıktıklarını"söylemiş... "Olumlu" faslında değerlendirilecek bir demeç yani... Beklenir ki, gazeteler de işin "olumlu" yanından yaklaşsın... Fakat hayır, gazetelerimiz, Talabani'nin son aylarda "Türkler gelmesin" dediğini unutur mu? Habere yer verdiğini saptadığımız (başka gazeteler de olabilir) dört gazete, bu son haberi meselenin "background"uyla birleştirmiş ve ortaya şu başlıklar çıkmış:
Milliyet: "Talabani, Türkiye'nin iyiliğini unutmamış..."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |