AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ramazandan önce reklamlar

Günümüzün ekran toplumu, işitmekle veya koklamakla ve hatta dokunmakla tatmin olmuyor. Müzik parçalarının klipsiz, parfüm markalarının şuh reklamsız ve bilginin tv'siz ve internet'siz anılmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Duyu organlarına her yönden hitap, bugünün pazarlamacı dünyasının en çok kullandığı taktik. Ancak her Allah'ın günü yaşanan değişiklikler ve kapımızı çalan yenilikler, ister istemez diğer duyu organlarımızdan çok gözümüzün ön plana çıkmasını sağlıyor.

Eski toplumlarda göze hitabın ve görmeye dayalı bilginin bu kadar önemli olmamasında, bu toplumlarda değişim ve yeniliğin çok yavaş gerçekleşiyor olmasının büyük rolü vardı. İslam tasavvufunda da göz, hevayı temsil eder ve dervişlere heva gözlerini köreltip kalp gözlerini açmaya çalışmaları tavsiye edilir.

'Heva' gözünün, insan hayatında bu kadar ön plana çıkmış olması, bir hayat tarzı olarak nefse hitabı meşrulaştırıcı bir unsur olmuştur. Günümüzün iktisadi çarklarını döndüren güç, insan hayatının devamı için gereken ihtiyaçların temini değil, nefsi ayartılmış toplumların tüketim çılgınlığıdır. Ve esasen hiçbir toplum, körü körüne hevanın peşinde bu kadar koşamayacağından, aşırı tüketimi körükleyen bu isteklerin birer ihtiyaç haline getirilmesi gerekmiştir. İşte göze hitap, bu noktada önem kazanıyor.

Bugünün toplumu bir cilalı imaj devri yaşıyor. Bugünün ekonomi ilmi, üreticiye üretim politikalarının yanında, ürününün reklamını da nasıl yapması gerektiğini öğretiyor. Reklam, bugünün iktisat anlayışına göre güya, serbest piyasada oluşması gereken 'herkesin her ürün hakkında tam bilgi sahibi olma' şartını büyük ölçüde sağlayan bir mekanizma. Oysa artık biliyoruz ki, reklamın asıl işlevi, ilgili ürünün vazgeçilmez olduğunu empoze etmek ve onu tüketmenin bu yüzden israf olmadığı duygusunu pekiştirmek. Bu yüzden reklamcılar, tüketimi bir ihtiyaç şeklinde sunabilecekleri her türlü fırsatı değerlendirme yarışına girerler. Batıda birer tüketim seferberliği haline dönüşen Anneler Günü, Babalar Günü, Yılbaşı gibi ithal kutlamalar da ülkemizde bu anlayışla kısa süre içinde 'reklamlaşabildiler'.

İslam dininin iki bayramı, Ramazan'ı ve diğer kutsal geceleri, belki de İslam'a takınılan tavrın da etkisiyle, henüz bu kuşatmadan hala kısmen uzak. Bu mübarek günlerde bugüne kadar reklamlaşma adına yaşananlar, bayram indirimleri ve kandil simitleriyle sınırlı kaldı. Ramazan ayı dahi, üç sene öncesine kadar, gazetelerin bir köşesine yetebiliyordu.

Ancak artık bu günler vesile kılınarak çok daha geniş çaplı bir tüketim furyası başlatılmak isteniyor. Lüks otellerin restoranlarında verilecek olan büyük iftar yemekleri, bu iftarlarda giyilmesi münasip görülen kıyafetler, Ramazan programları ve eğlenceleri, Ramazan bayramı için otel rezervasyonları, şimdi olmasa bile yakın gelecekte birer ihtiyaç haline gelebilir. Yine ürünlerini Ramazan'ın kendine has ortamıyla ilişkilendirerek satmayı deneyenler, yazın Beyoğlu'nda kıvrak danslarla sundukları içeceklerini, şimdilerde iftar sofrasının manevi iklimine yakıştırabiliyor.

Oysa Ramazan ayı, her şeyden önce kişinin gözlerini heva ve nefsin isteklerine kapatması ve muhasebeye yönelmesi gereken bir dönem. Bireysel olarak kulların dünyadan uzaklaşıp Rablerine meylettikleri bir yükseliştir Ramazan. Oruç ibadetinin kendisi, bırakınızın nefsi tatmin etmeyi, ihtiyaç olandan bile uzak durma esası üzerine kuruludur. Bunun toplumsal anlamı ise tüketim ve üretimin Allah rızası için bilinçli bir şekilde kısılması, iktisadi ve dünyevi hayatın yavaşlaması demektir.

Dahası, bu ay zekat ve fitre ayıdır. İktisadi hayatın yavaşlamasına karşılık servet akışının hızlandığı bu dönemde, iftarların da birer ibadet olduğunu unutmamak gerekir. İftarları, bu servet akışına hız kazandırmak için vesile kılmak varken, tüketime yönelik mekanlarda tüketime yönelik şekillerde yapılan iftar ziyafetlerinin, nasıl bir ibadet anlayışıyla yapıldığını anlamak güçtür.

Çalışma hayatının orucun özüne göre yeniden düzenlendiği ve iftarları tüketim hastalığına yakalanmamış hayırlı bir Ramazan diliyorum.


28 Ekim 2003
Salı
 
MELİKŞAH UTKU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED