AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K Ü L T Ü R
Korku insanı aşılar

Türk korku edebiyatının ünlü ismi Sadık Yemni son romanı Çözücü'de, kurulan yeni dünya düzeninin ontolojik evrelerini realite sınırlarında arıyor. Yemni, kaliteli korkunun insanı aşılayarak geleceğe hazırladığını söylüyor.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    Sadık Yemni'nin son romanı Çözücü Everest Yayınları arasından çıktı. İstanbul Pera'da, Ak Parti'nin iktidarda olduğu bugünde geçen roman, 26 kişinin başından geçen ilginç ve karmaşık olayları konu alıyor. Yeni bir ontolojik süreci, tüm evreleriyle ele alan kitap yakında Avrupa ülkelerinde de test edilecek. Yemni, kendinin de içinde bulunduğu bir yazar grubuyla alt yapısını hazırladıkları bu türün Türk versiyonunu, tüm dünyada en iyi şekilde temsil edeceklerinden emin. Muska'nın, Yatır'ı ve Öte Yer'i doğurduğu gibi Çözücü'nün da benzer temalı bir kitap doğurduğunu söyleyen yazar, Çözücü'yü müteakip yayınlayacağı Ölümsüz adlı kitabı ile yeni bir dizinin başladığının haberlerini veriyor.

    Çözücü'nün ortaya çıkış serüveninden bahsedelim kısaca...

    Dünya literatüründe iyi örnekleri var bu türün. Bir afet olur, az sayıda insan kurtulur ve bu az sayıda insan yeni bir gelecek için mücadele eder. İnsanların kendilerini sınamak için bile okumak isteyecekleri bir kitap. "Bu türün yerel olanı nasıl yazılır?" diye düşünüyordum. Başa çıkılamaz, kavranamaz olan, ciddi-kaliteli korkuyu doğurur. Benim korkum varlığı tehdit edecek, tehdit kompleks olacaktı. Ondan kurtulsan bile tehdidin sona ermediği duygusunun da korunmasını sağlayacaktım. Egzersizleri yaparken bir bölgeyi boşaltmayı ve bölgede birçok dinden insanları bulundurmayı istedim. Amacım Batı'da güzel örneklerini gördüğüm, insanı merak ettiren zihnini tatlı tatlı yoran hatta belki de geleceğe de hazırlayan bir kitap yazmaktı. Ben böyle kitapların insanı geleceğe hazırladığını düşünürüm. Nasıl ki antikorlar bizi hastalığa karşı hazırlıyorsa, korku edebiyatı da insanı geleceğe hazırlar.

    Karakterler yine kalabalık... Bu durum kurgulamada karmaşa yaratıyor mu?

    Yeterince antremanlıydım o konuda. Bir karakteri yazmaya başladığımda sanki onu tanırmışım gibi, kafamda dallanıp budaklanmaya başladı. Kahramanları çok geniş bir yerden topladım. 26 kişi. Pera'da yalnız kalıyorlar, turistler de var. Şeffaf bir sınır var önceleri ne olduğu bilinmiyor, telefonlar çalışmıyor, uçak geçmiyor, kimse kurtarmaya gelmiyor, galiba gelmeyecek de... İşte bu noktadan sonra çok ciddi bir kurgu iddiası başlıyor yazar için. Elimde çeşitli çözüm olanakları vardı ama ben bir sezgi yazarıyım. Kimya eğitimi aldım, bir tarafım fen bilimine yatkındır ama beynimin sezgi tarafını çok kullanırım. Bütün gerekli matematiksel, bulgusal önlemleri aldıktan sonra herşeyi bilinçaltıma bırakırım. Sabah erken saatlerde yazarım. Kalktığımda ne yazacağımı bilmem. Eğer zihnimi güzel uyarmışsam kalanını sezgilerim bana anlatırlar. Hatta Çözücü'nün yer yer benim tarafımdan yazılmadığını da söyleyebilirim.

    Ayak basmadığım Pera sokağı kalmadı

    Hollanda'da yaşayıp Pera'yı, sokak sokak ayıntısına varana dek yazmak zor olmadı mı?

    Pera'da ayak basmadığım, fotoğraflamadığım sokak yok. Arkadaşlarımın ve haritaların yardımıyla yazdım. İnsan yoğunluğu, dükkanların çeşitliliği, reklam panoları, tabelalar, mimari, sesler... Bunu tam anlamıyla, bir Batılı'nın yaptığı gibi vermeye kalksam 100 sayfa sokak tasvirlerine ayrımam gerekecekti. O yoğunluk bana bir- kaç nokta seçimi yapma zorunluluğu verdi.

    Matrix'in bize göre olanı

    Kitapta yeni bir dünya kuruluyor ve bunun ontolojik süreçlerini izliyoruz. Siz nasıl tanımlıyorsunuz Çözücü'yü?

    Evet, direkt ontoloji, hatta sadece ontoloji. Kitabı yazarken "Bir imanım bir inancım varsa o neyi ifade eder? Benim yolumu ne kadar aydınlatır, ben onunla nereye varabilirim?"i çok ciddi sorguladım. Sonlara yaklaştığımda bir terime ihtiyacım olduğunu farkettim. Herşeyi bitirdim, mutluyum, diyaloglardan, akıcılıktan ama bir şey eksikti. Öyle bir kelime arıyordum ki o kelimeyi bulduğumda bütün kitabı anlayayım istiyordum. Birgün yürüyüşteyken ayakkabımın bağcığı çözülmüştü, eğildim ve aklıma o kelime geldi "İdeaot". İdea'nın robotlaşması, mekanikleşmiş idea, bu kelime herşeyi tanımlıyor.

    Sezgiden bahsediyoruz, fiziküstü olaylardan... Ama roman aynı zamanda bugünde geçiyor. Bu sizi sınırlamadı mı, ya da çatışma yaşamadınız mı?

    Kısıtlamadı çünkü ben Pera'nın izomerini yaptım. 'Biz realiteyi nasıl algılıyoruz? Algıladığımız ne kadar realite?' soruları Matrix filmiyle gündeme geldi. Orada Budizm cilalı bir Hristiyanlık var. Ben bize has da bir bakış açısı olmalı diye düşünüyorum. Çözücü'de öyle bir iddia var. Sonuçta bu realitenin diğer realitenin türevi olduğunu düşünüyorum. Hangisinin bir diğerinden türediğine ise okuyucu karar verecek.


    TÜYAP GÜNLÜĞÜ

  • Ataol Behramoğlu'nun konuşmacı olarak katılacağı "Şairlerin Dünya Sorunlarına Karşı Sorumluluğu" başlıklı panel saat:17.00'de Interexpo Salonu'nda.

  • Mario Levi'nin konuşmacı olarak katılacağı "Yazarlar ve Kentler" konulu söyleşi saat:15.30'da Marmara Salonu'nda.

  • Nilüfer Narlı'nın yöneteceği "Kentte Kadın Yaşantıları" başlıklı panel saat:16.00'da Karadeniz Salonu'nda.

  • Buket Uzuner'in "İçinden Deniz Geçen Şehir" başlıklı söyleşisi saat:18.00'de Heybeliada Salonu'nda.

  • "Edebiyatta 90 Kuşağı ve Edebiyat Dergileri" başlıklı panel saat:15.00'te Büyükada Salonu'nda.

  •  
    Eller huşuyla açıldığında
    Yaradılmışların Yaradan'a teslim olduğu, manevi havanın bedenleri kuşattığı Ramazan ayında eller duaya daha çok açılıyor. Işık Yayınları'ndan çıkan Dua Seti dualara kaynaklık ediyor.
    En iyisi 'Ayaktakımı Arasında'
    Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin düzenlediği Tiyatro Ödülleri'nin sonuçları açıklandı.
    Dünya Telif Kitap Ödülü UZAK BİR KIYIDA'ya
    Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin düzenlediği Tiyatro Ödülleri'nin sonuçları açıklandı.
    Karizma bu sayıda sağlığa eğiliyor
    Üç aylık düşünce dergisi Karizma yeni sayısında ülkemizdeki sağlık sorunlarına ve çıkış yollarına bakıyor. Dergide Ayşe Bulut kaliteli sağlık hizmetinin önündeki problemleri irdelerken, Metin Çakmakçı hasta güvenliği ve tıbbi hatalara eğiliyor. Oğuz Engin sağlıktaki keşmekeşliği ortaya koyarken, alternatif tıp uzmanı Dr. Ender Saraç "Tedavi kişiye özeldir" diyor. Sadık Yalsızuçanlar hem Yeşilçam Tıbbı isimli bir makaleye hem de senarist Bülent Oran'la bir söyleşiye imza atıyor. Bilgi tel: 0 212 222 72 06
    Zihni problemler nasıl giderilir?
    Düşünce dergisi Nida, son sayısında zihni problemler üzerine eğiliyor. Vahyin emrettiği yaşam modeli ile günümüz insanının yaşamı arasındaki tutarsızlıklara yoğunlaşan dergide, kapak Mustafa İslamoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Mehmet Çelen ve Fenra Kılınç'ın görüşlerinden besleniyor. Necip Çengil, Ömer Şevki Hotar, Süleyman Arslantaş, Osman Karaer, M.Kürşat Atalar ve Murat Ünal'ın konuyu bütünleyen yazılarıyla katıldıkları sayıda, Mehmet Doğan'la dil üzerine bir söyleşi yer alıyor. Bilgi tel: 0 422 324 99 20
    Türk filmleri Küba'ya gidiyor
    Türk sinemasının adından çok söz ettiren 9 filmi, 4-11 Kasım tarihlerinde Küba'ya gidecek. TURSAK'ın Küba'nın başkenti Havana'da düzenlediği Türk Filmleri Haftası'nda Türk filmleri ilk kez toplu olarak gösterilecek. Etkinlikte Zeki Ökten'in Sürü, Fehmi Yaşar'ın Camdan Kalp, Yavuz Turgul'un Eşkıya, Mustafa Altıoklar'ın Ağır Roman, Ferzan Özpetek'in Harem Suare, Derviş Zaim'in Filler ve Çimen, Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak'ın Vizontele, Nuri Bilge Ceylan'ın ödüllü filmi Uzak ile Ziya Öztan'ın Abdülhamit Düşerken adlı filmi, Kübalı sinemaseverlere sunulacak. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu da film haftasının açılışına katılmak üzere Küba Hükümeti'nin davetlisi olarak bu ülkeye gidecek. Haftaya çok sayıda yönetmen ve oyuncu da katılacak.
    31 Ekim 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED