|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Aşağıda, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın, 6 Nisan 1971 tarihli yazısından kısa paragraflar okuyacaksınız. Kıvılcımlı, "Türkiye işçi sınıfı içindeki en başarılı provokasyon" olarak yorumladığı Akaydınlık hareketini teşrih masasına yatırıyor. Eğitici ve öğretici bir yazı. "Ülkücü-sosyalist ittifakı"na bel bağlayan "hafızasız" aydınlarımız için de ibretlerle dolu bir yazı... Dün olmadık provokasyonlarla sosyalist muhalefeti bölenler, bugün ilginç ittifaklar kurarak ülkedeki (yarım yamalak da olsa) "demokratik iklimi" ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. "İkide bir görüş değiştiren, hedef şaşırtan, her türlü kaypaklığı 'esneklik' diye yorumlayan, kişi putlaştırma eğilimini yerleştirmek isteyen" grubun lideri, önceki gün televizyondan, orduyu, hükümete ve parlamentoya karşı "ayaklanma"ya çağırıyordu. Şimdi Kıvılcımlı'ya kulak verelim: Yaptıkları herşey provokasyondu. Dev-Genç merkez yönetimini "en tehlikeli revizyonizm"le ve pasifizmle suçladılar. Nereden aldıkları belli olmayan bir icazetle lâfta keskinleştikçe keskinleştiler. Yaptıkları açıktı: Diğer ihtiyatsız ve tecrübesiz grupları kendi provokasyon alanlarına çekip, "sosyalizmin gizliliğini deşifre etmek" ve birtakım genç kadroların, acemi unsurların kendi kendilerini polise ihbar etmelerini sağlamak. Elhak Akaydınlıkçılar bu provokasyonda bir miktar başarılı oldular... (....) Daha bir yıl önce ideolojik-politik-örgütsel öncülükten bahsederlerdi. Demagojinin başka bir biçimi... Örgütsel öncülük olmazsa ne ideolojik ne de politik öncülük gerçekleşir. Ve örgüt Akaydınlıkçılar tarafından hep hasıraltı edilmiştir. Yani proletaryanın örgütlenmesini, İşçi Sınıfı Partisi'ne giden yolu da diğer bazı gruplarla birlikte dinamitlemeye çalışmışlardır. (....) Türkiye'de CIA ve egemen sınıflar Sovyet Rusya düşmanlığını "komünizm düşmanlığı" ile eşdeğer tutmuşlardır. Akaydınlıkçılar'ın Rusya'ya karşı çıkmaları hâlisâne niyetle ve "sosyalizm" adına değildir. Çünkü, henüz doğru dürüst ekonomik bilince bile gelmemiş ve derin anti-komünist şartlanma içinde yetişmiş işçilere anti Sovyet propaganda yapmak, Türkiye'nin şartlarında sosyalizm düşmanlığının, CIA provokasyonunun ta kendisidir... (....) Akaydınlıkçılar, "Amerikan ve Sovyet sosyal emperyalizminin düşmanıyız" diye konuşurlar... CHP'nin safdil gençleri de aynı yoldadır ve CIA Türkiye işçi sınıfı içindeki en başarılı provokasyonlarını anti-komünist şartlanmanın Sovyet düşmanlığına eşit olduğu olgusundan yola çıkarak tezgâhlar... Maoculuğu Türkiye'ye en temel noktaları çarpıtarak sokan ve yukarıda söylediğimiz provokasyonlar dışında, genel geçer lâflarla mezhepçilik yaratmaya çalışan, Türkiye'deki sınıf tahlillerini 50 yıl öncesinin Çin'ine benzeterek çarpıtan ve ona uysun diye "toprak ve köylü" demagojileri yapan, ikide bir görüş değiştiren, hedef şaşırtan, her türlü kaypaklığı "esneklik" diye yorumlayan, kişi putlaştırma eğilimini yerleştirmek isteyen, Türkiye'den kopuk üç buçuk kırık dökük lâfla ideolojik öncülük peşinde koşan Akaydınlıkçı sahtekâr Maocular Rusya'nın "uzlaşmacı" politikasını dillerine dolamışlarken, Pakistan meselelesiyle apışıp kalmışlardır. Bilindiği gibi, Doğu-Batı Pakistan kavgasında Yahya Han'ın faşist terörü, döktüğü oluk oluk kan Çin'i müşkül durumda bırakmıştır. Hele Hindistan da Doğu Pakistan halkını destekleyince Çin cephesinden henüz ses seda çıkmamıştır. Böyle şeyler olur... Sosyal olaylara mekanik açıdan bakılırsa kimileri işte böyle apışıp kalırlar. Kısa vadeli çıkar hesapları adamı böyle günün birinde afallatıverir...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |