|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir süredir MGK'nın 'Gizli Yönetmeliği' tartışılıyor. MGK Genel Sekreterliği'nin bu yönetmelik çerçevesindeki gizli görevleri sıralanıyor. Hedef belli: Milli ülkü etrafında homojen bir toplum yaratmak. Bu hedefe karşı çıkan kim olursa olsun, ne olursa olsun düşman sayılacağı için yok etmek. Yönetmeliğin sıraladığı ilkelerden daha önemli olan açıklanan bu hedef. Türkiye, MGK Genel Sekreterliği aracılığı ve Silahlı Kuvvetler eliyle 20 yıldır her türlü psikolojik harekata maruz bırakılmış. 'Anayasal kurum' kisvesi altında çalışan, ama hedefine ulaşmak için düşmanlara karşı uygulanan her çeşit illegal yolu da olağan sayan silahlı bir örgütün denetiminde kalmış. Bu açıdan bakıldığında, geçen 20 yıl içinde meydana gelmiş olan çeşitli olayların mahiyeti daha iyi anlaşılıyor. Anlayış bu olunca, devletin bekaası ve 'Milli Ülkü' nün gerçekleşmesi için her yolun mübah sayıldığı anlaşılıyor. 'Devletin Zirvesi' denilen yapıda herkesin bildiği bu durumdan hiç kimse söz edemiyor. Nitekim şimdiye kadar kimse de söz edemedi. Söz edenler ya da gizli bir yönetmeliğin var olduğuna ilişkin açıklamalar yapanlar çok kolay susturuldu. Siyasi partiler ve medya da bu yapının içinde yer alınca Türkiye'de olup biten birçok olay karanlıkta kaldı. Faili meçhul cinayetler aydınlanamadı. Susurluk Çetesi açığa çıkarılamadı. Binlerce faili meçhulün sorumlusu olmakla suçlanan Susurluk meselesinin baş aktörü Mehmet Ağar ne diyordu? "Ben ne yaptıysam MGK'nın emriyle yaptım" Emirlerin, gizli yönetmeliğe göre alınmış gizli kararlar üzerine verildiğini ima ediyordu. Gizli yönetmelikte iki tam sayfanın MGK'nın en etkili bölümü olan Toplumla İlişkiler Başkanlığı'na ayrıldığı görülüyor. Bu bölümün en temel görevi 'psikolojik harekat' olarak belirtiliyor. Yani psikolojik savaş... Topluma karşı psikolojik savaş ne demek? "Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliği ve anayasal rejimin korunması; Türk toplumunun Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılapları, milli ülkü ve değerler etrafında birleşerek milli hedeflere yömnlendirilmesinde gereken milli birlik ve bütünlüğü sağlayıcı her türlü psikolojik tedbirlerin alınması, yurtiçi ve dışında bu hususlara karşı oluşan tehdidin bertaraf edilmesi veya etkisiz kılınması. (Bu amaçla tedbirler belirler, planlar yapar, hareket tarzlarını hizmet ve faaliyetlerinin yürürülüğe konulması için girişimde bulunur, devlet çapında her türlü psikolojik harekat ihtiyacını tesbit eder, değerlendirir..)" Açıkça belirtiliyor. Bu hedefin önüne çıkan engeller ya da engel olduğu düşünülen ve tehdit olarak nitelendirilen 'pürüzler' bertaraf edilecek. Yani yok edilecek. Bu işlem sırasında nasıl bir yol izleneceğine de yine aynı yapı karar verecek. Görüldüğü gibi bu yönetmeliğin yanında Anayasa, kanun, tüzük, yargı düzeni gibi kavramların hiç bir değeri bulunmuyor. Ülkenin, bir gizli yönetmelikte belirtilmiş olan ve 'milli hedef'ler olarak ilan edilen nasyonalist, tekçi ve militarist anlayışa uygun yönetilmesi için her tedbir bu yönetmelikte mevcut. Yönetmeliğe göre, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kamu yayın kuruluşları bu harekatın manivelaları olarak görülüyor. Yalnızca bakanlıklar ve kamu kurumlarının değil, özel kurumların da harakatın kapsama alanı içinde tutulduğu belirtiliyor. Gazeteler ve özel televizyonlar, özel haber ajansları... Son 20 yıldır, özellikle de 1990'dan sonra medyanın önemli bir bölümü MGK'nın bu 'Psikolojik Harekat' planının bir parçası oldu. Kamuoyunun yanıltılması, aldatılması ve belli bir hedef doğrultusunda şartlandırılması görevini üstlendi. Bu sayede birçok gerçek gözardı edildi, kamuoyunun dikkatinden kaçırıldı. Öte yandan MGK'nın denetimine giren medya organları, belli konularda, olaylarda halkın kışkırtılması ve yönlendirilmesi işlevini de yerine getirdiler. Bir anlamda psikolojik savaşın manivelası oldular. Bu sayede faili meçhul cinayetler kapatıldı. Bu sayede Susurluk'un üzerine fazla gidilemedi. Bu sayede 28 Şubat operasyonu kolayca gerçekleştirilebildi. Türkiye'de MGK düzeninin bu kadar etkin oluşunun ve otoriter, yasakçı düzene karşı bu kadar az muhalefet yapılmasının en büyük sorumlusu bu operasyonun içinde rol almış olan medyadır. Şimdi eski belgelerin günışığına çıkartılması isteniyor. MGK Türkiye'de hangi olaylara karışmış, hangi olayların arkasında psikolojik savaş gerekçesi yatıyor? Kuşkusuz bunların açıklanması gerekir. Yoksa aynı anlayışı muhafaza ederek yönetmeliği illegalden legale çıkarmakla yetinilecekse bu hiçbir meseleyi çözmez. Bu yönetmeliğin ana amacı, varoluş sebebi ortadan kaldırılmadıkça, o 'milli ülkü' denen hedefin ne olduğuna açıklık getirilmedikçe değişen bir şey olmaz. Yönetmelikten önce bu kirli psikolojik savaşın içinde yer almış olan medya kendini değiştirmelidir. Bunu yaparken de derinlemesine bir öz eleştiri yapmalıdır. Bir zamanlar bu psikolojik savaşın içinde yer almış olan gazete yöneticilerinin ve yazarların şimdi gizli yönetmeliği kötülemelerinin bir değeri yoktur. Temizlik ve değişim medyadan başlamalıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |