AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Trakya'nın iki yanı

Türkler'in Balkanlar'daki varlığı 1354 yılından 1683 yılına kadar genişleyerek devam etti. Osmanlı Devleti Balkanlar'ın büyük bir bölümünü 1878 yılına kadar elinde tutmayı başardı. Yugoslavya'nın parçalanmasından sonra ortaya çıkan siyasi oluşum ve yapılanmada, günün "Avrupa Birliği" yönetimi olan "Osmanlı Millet Sistemi" belirleyici oldu. Osmanlılar'ın Balkanlar'da etnik ve dini farklılıklara saygılı 500 yıllık yönetimi olmasaydı, bugün Doğu Avrupa'daki on bağımsız ülke olmazdı.

Geçen hafta sonu Fatih Kahraman, Mustafa Yüksel ve Cihan Ayla'yla birlikte Dieffenbacher ve Akritas firmalarının Batı Trakya'daki yatırımlarını görmek için Yunanistan'a gittik. İstanbul'dan Yunanistan'ın Kuzey Bölgesi Makedonya ve Batı Trakya'ya gitmek, Türkiye'nin Doğu ya da Kuzey Doğu'suna gitmekten daha kolay. Ancak aradaki sınır bütün hesapları altüst ediyor. İpsala sınır kapısında tatilden dönen Türkler'in arabalarının oluşturduğu kuyruk kilometrelerce uzuyor

Yapım ve işletmesisini Odalar Birliği'nin yüklendiği İpsala gümrük kapısı Avrupa ülkeleri standartlarına sahip. Yunanistan tarafı ise, oldukça sönük, tesisleri bakımsız ve hizmetleri çok yetersiz. Geçişlerdeki aksamalar Yunan tarafındaki hizmetlerin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Karşılıklı görüşmelerle aksamalar büyük ölçüde giderilebilir. Aradaki uyum ve düzeni sağlamak, görevlilerden daha çok politikacılara düşüyor. Bütün bürokratlar gibi, politikacılar da Ankara bağımlısı, kimse Ankara'nın dışına çıkmak istemiyor.

Gümrük Müdürü Servet Balgıç ve polislerin yardımıyla saatlerce beklemekten kurtulduk. Gece dönerken Avrupa'da yaşayan Türkler'in oluşturduğu kuyrukların iki ya da üç katına çıktığını gördük. Avrupa ülkelerindeki kamu hizmetlerine alışkın Türkler, AB'ne girişin iki yanındaki aksamaları dakikalarca korna çalarak protesto ediyorlardı. Ancak ne Ankara ne Atina, ne de Brüksel onları duymuyordu. Yeni yapılmış sınır tesisleriyle, bekleyenler en azından gümrük ihtiyaçlarını karşılayabilirler.

Doğu ve Batı Trakya'yı birbirinden sınırla birlikte Ege denizine dökülen Meriç nehri ayırıyor. Meriç'in Batı'sı Avrupa, Doğu'su ise, sorun yumağı Türkiye. Batı'sı gelişmiş, Doğu'su ise IMF'nin zoruyla ayakta duran bir ekonomiye sahip. Batı'nın liman şehirleri Selanik ve Kavala, Doğu'nun ise Gelibolu ve Tekirdağ'dır. Batı'nın yolları çift yönlü ya da tek dört hatlı, Doğu'nun yolları ise tek yön ve iki hatlı. Batı'da hiç bir yer'de eksik, sıvasız ve üstü açık yapı yok. Doğu'da ise, hiçbir yapı ve hizmet tam değil.

İki Trakya, iki Kıbrıs gibi, birbirinden çok farklı. Bir taraf gelişmiş bir Avrupa, diğer taraf gelişmemiş bir Asya ekonomisi. İki ekonominin farkını görmek için aynı gün de Selanik ile Tekirdağ'ı Gümülcüne ile Edirne'yi birlikte görmek gerekir. Artık Türkiye komşu ülkelere ilişkin güvenlik stratejilerini değiştirmeli. Avrupa ülkelerinin sınırlarını ordular değil, dünya standartlarında ürün üretmesini bilen sanayiciler koruyor.

Batı Trakya'da Türkler Atina'dan daha çok İstanbul'a yakın. Hepsinin İstanbul'la bir bağı var. Eski Vali Yardımcısı Mehmet Devecioğlu, "Eskiden Gümülcüne'ye bir ağaç dikemiyorduk, şimdi Berlin, Paris ve Londra'da bile işyeri açabiliyoruz"dedi.

Avrupa Atina ile Brüksel arasındaki sınırları kaldırmış. Türkiye de iki Trakya arasındaki sınırları kaldırmalı.


7 Eylül 2003
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED