|
|
|
|
Elbette kazanmalıydık.. Ortada kalite ve kapasite farkı vardı. Liechtenstein'ı adını söylemekten bile daha kolay yenmeliydik. Ancak maç öncesine dönüp, Şenol Güneş'e yapılan bazı eleştirileri değerlendirmek istiyorum. Hocamızın disiplin için söylediği "Liechtenstein'ı ciddiye almalıyız" şeklindeki sözleri eleştirilirken, adeta bir bardak suda fırtınalar estirildi. Yine onun işine karışmış, kendimize teknik adam süsü vermiştik. Şenol Güneş ne yapsaydı yani ? Haydi, şimdi oturup onu yazın çok biliyorsanız. Disiplinden biraz ödün verseniz kimbilir başımıza neler gelir. Ve sırf bu yüzden Dünya 3.'sü Milli Takım maç kaybetse kimbilir Şenol Güneş'in üstüne nasıl yürüyeceksiniz. Yok öyle fırsat. Ya karga olacaksınız ya da adam gibi eleştirmen gazeteci. Biz bu takıma daha önce 5 gol atmıştık. Ha ! 5 olmaz da 3 olur, hiç sorun değil. İkili averaja bakıldığı için tek gollü galibiyet de yeter. Bu düşünce ile oynadıklarını sanıyorum. Çünkü bizim için önemli olan İngiltere maçıydı. Ve en iyi idman maçtır yaklaşımı içinde, bol pozisyon üreterek gol ve gollere ulaşalım istedik. Nitekim öyle de oldu. Maç başladıktan sonra oyunu rakip sahaya yıkan millilerimizin eleştirilecek tek tarafı orta alanda yaptığımız hazırlık paslarının hedefe geç ulaşmasıydı. Rakip zaten sahasından zor çıkan bir rakipti. İki yan bir geri pası yapınca savunmaları 6'dan 10'a çıkıyordu. Konuya bireysel olarak yaklaştığımızda beğenimizi kazanan futbolcular arasında Tuncay, Okan, Tümer ve İbrahim vardı. İki kanadı da iyi kullandık. Hava toplarında Hakan biraz daha girgin, asistlerinde biraz daha isabetli olsa bu takım gol rekoru da kırardı. Karşılaşmanın ikinci yarısında yaptığımız değişiklikler çıkan oyuncuların kötü oyunlarından değildi. Şenol Hoca onları da görmek istemişti. Sonuçta oynayan 14 futbolcuyu izledik ve İngiltere maçı öncesi ümitlendik. Haydi hayırlısı...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |