AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Amerika'nın"Karzai modeli" Filistin'de neden işe yaramadı?

Amerika ve İsrail'in, "Filistin'i Yeniden Yapılandırma Projesi" kapsamında iktidara getirilen Mahmud Abbas, inanılmaz siyasi desteğe rağmen ancak dört ay iktidarda kalabildi. Yaser Arafat'ı devreden çıkarmayı, Hamas ve İslami Cihad gibi güçleri tasfiye etmeyi, Filistinliler'in özgürlük ruhunu yok etmeyi, direnen güçleri dağıtıp Filistin'i savunmasız bırakmayı, yeni bir yönetici elit oluşturmayı amaçlayan ABD-İsrail planı da bu istifa ile tarihe gömüldü.

Bush-Cheney yönetimi, Afganistan ve Irak'ta uyguladığı rejim değişikliği politikasını Şaron'un ırkçı tezleriyle bütünleştirerek Filistin'de de uygulamaya kalkıştı. Meşruiyetini ABD ve İsrail'den alan, Filistin halkının reddettiği, bölgede kuşku ile bakılan Abbas, "Filistin'in Karzaisi" olarak seçilip Başbakan yapıldı. Görevi ise, Filistin halkını silahsızlandırmak, direniş güçlerini susturmak olarak belirlendi. Abbas da bunları yapma taahhüdüyle görevi kabul etti. Başbakan olduktan sonra bir sömürge valisi edasıyla Filistin direnişini kırmaya ve intifadayı bitirmeye yönelik girişimler başlattı.

Yol Haritası, şantaj ve iç savaş tehdidi

BM, Avrupa Birliği, Amerika ve Rusya tarafından hazırlanan ancak AB, BM ve Rusya devre dışı bırakılarak, Amerika ve İsrail'in elinde Filistinliler'e karşı bir şantaja aracına dönüştürülen, "rejim değişikliği" ve "silahsızlandırma" programının parçası haline getirilen Yol Haritası, aslında Abbas'ın eliyle Filistin halkına karşı imha operasyonuna dönüştü. Bush, 3 ve 4 Haziran'da Şarm-el Şeyh'de Arap liderlerle, Akabe'de ise İsrail-Filistin-Ürdün temsilcileriyle yaptığı zirvelerde yeni planı hem Filistin'e hem de Arap ülkelerine bir ültimatom şeklinde sundu.

Akabe Zirvesi'nde alınan kararları zafer olarak ilan eden Şaron, "İntifada'yı bitirdiklerini" ilan etti. Mültecilerin topraklarına dönüşüne izin verilmemesi konusunda anlaşma sağlanan zirve, Filistin'de infiale neden oldu. İsrail'i hedef alan saldırıların durdurulmasını isteyen Abbas, taahhüt ettiği silahsızlandırma programını başlatınca Filistin'de kıyamet koptu. Gruplar, İsrail'e karşı ortak hareket etme konusunda anlaştılar. Bunun üzerine ABD-İsrail ve Abbas, direniş gruplarına karşı "ya iktidara ortak olup bizimle işbirliği yaparsınız ya da askeri seçenekle yüzleşirsiniz" politikasını uyguladı. İktidar rüşvetiyle Hamas, İslami Cihad ve Abbas'ı tanımayan gruplar kontrol altına alınacak, ekonomik yardımlarla Hamas cazibe merkezi olmaktan çıkarılacaktı.

İç savaş tuzağına karşı ateşkes kararı

Abbas formülünün Filistin için intihar anlamına geldiğine inanan gruplar, buna rağmen İsrail'e ve Abbas'a barış adına bir seçenek sundu. Hamas, İslami Cihad ve El Fetih, tek taraflı ateşkes ilan etti. Filistin halkının iskeletini oluşturan bu güçler, böylece barışı kimin istemediğini dünyaya göstermek istediler. Ateşkes şartları kısaca şöyle açıklandı:

  • İsrail, Filistin halkına yönelik saldırıları, Müslümanlar'a ve Hristiyanlar'a ait kutsal yerlere, özellikle de Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları derhal durduracak. Suikastlere, katliamlara ve devlet terörüne son verecek. Arafat'a yönelik baskı ve kuşatma kaldırılacak. Ev yıkımları durdurulacak.

  • Bütün mahkumlar ile tutuklular serbest bırakılacak.

  • Bu şartları ihlal edildiği anda Hamas ve İslami Cihad, ateşkesten sorumlu olamayacak ve gerekli cevabı verecek.

    Ateşkes kararına uyan El Fetih grubunun şartları da aynı oldu. Şartlı ve üç ay süreli ateşkes kararı Filistinliler'i bir adım öne geçirdi. Tasfiyeye hatta iç savaş tuzağına karşı ilan edilen ateşkes sonrası İsrail, sadece birkaç bölgeden görünüşte çekildi ancak bu bölgelerin denetimini bırakmadı. Yaklaşık yedi bin mahkumdan sadece birkaç yüzünü serbest bıraktı. Onların birçoğunun da mahkumiyet süresi zaten bitmişti. Arafat'a yönelik kısıtlama dahil, diğer şartları yerine getirmedi. Filistinliler'e yönelik suikast saldırılarına, işgallere ve yıkımlara ise devam etti. Karşılıklı saldırılardan sonra Filistinli gruplar da ateşkesin sona erdiğini açıkladı. Filistin'de yeni bir ateşkes şansı artık son derece zayıf.

    Hamas'ı imha edeceğini duyuran İsrail'in Şeyh Ahmed Yasin'e yönelik saldırısı, buna karşı Hamas'ın "İsrail'e unutamayacağı bir ders vereceğini" açıklaması, bölgede kontrol altına alınamayacak gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor.

    Irak'ta işgal varken Filistin'de barış olmaz

    "Abbas modeli"nin hezimetle sonuçlanması sürpriz değil. Filistin gerçeklerini gözardı eden bütün planların sonu böyle olacak. Arafat'ı, Hamas ve İslami Cihad'ı yok etmeye yönelik hiçbir plan başarılı olmaz. İsrail'in, ABD'nin Ortadoğu harekatını kullanarak hem Filistin'i kontrol altına almak hem de Basra Körfezi'ne kadar uzanan coğrafyada payını artırmak için saldırgan tutumunu daha da artırması, Filistin'de uygulanacak bütün modelleri boşa çıkaracak. Filistin sorunu artık Irak'la bütünleşmiş durumda. Irak'ta işgal varken ve İslam dünyasında öfke her geçen gün artarken, Filistin'de akacak kan Endonezya'dan Kuzey Afrika'ya kadar etkisini gösterecek.

    Süreç, Amerika'nın Filistin'de, İsrail'in de Irak'ta fiilen savaşın içinde yer almasına kadar uzanacak. Mossad suikast timleri daha şimdiden Irak kentlerinde ABD özel timleriyle birlikte operasyonlar düzenlemeye başladı. Böyle bir durumda, Lübnan, Suriye ve İran'ın da kaosun içine çekilmesi ve Ortadoğu'nun bir ateş çemberine dönüşmesi ihtimal dışı değil. Ortadoğu için asıl tehlike burada. Irak işgali sona ermeden Filistin'de barış kelimesini kimse ağzına almayacak. Filistin'de İsrail saldırıları ve direniş arttıkça da "Amerika-İngiliz-İsrail cephesi"nin Irak'taki durumu vahim boyut kazanacak.


  • 9 Eylül 2003
    Salı
     
    İBRAHİM KARAGÜL


    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED