|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Eğlence dürtüsünün bütün ruhları dipten kemire kemire günışığına çıktığı, artık arkaik bir ayine dönüşen düşünmenin yerini ise, sonu gelmez bir iştihayla hayattan tad alma ve bu tadı döke saça dağıtma seanslarının aldığı ve bütün yayın organlarının, bu eğlence ve hız gösterisinin bayraktarlığını yapabilmek için, itişe tepişe koşuştuğu bir dönemin yaptığı tavan bu olmalıydı elbette. Simpsonlar, scooter çocukluğunun, 'takma kafana' gençliğinin, günün periyodik saatlerinde yeraltındaki derinlere girip otomatik hareketlerle geriye dönen gayretkeş böcekler misali işlerine gidip gelen, durumun saçmalığına bakmadan hayattan biraz daha pay kapma amacındaki insanların yeni felsefesi. Kitap çıkmış bununla ilgili, Türkçe'ye de çevrilmiş: Simpsonlar ve Felsefe... "En az ABD toplumu kadar 'hiç derdim değil' yaşayan, onlar kadar kof çizgi filmlerden felsefe çıkarma temrini" yayınları gururla sunar. Made in USA felseniz, Simpsonlar'ı kitapçınızdan isteyiniz.
Eksiltici bir hayat
Sürekli hareket eden, öylesine hareket eden, etmezse yan üstü devrileceğini bildiğinden giderek artan bir ivmeyle bu yorucu eyleme son nefesine dek devam edenlerin iç sıkkınlığının çizimi aslında Simpsonlar. ABD'nin tüm dünyaya utanmazca fırlattığı eksiltici, giderek daha eksiltici bir hayat stilinin yenir yutulur tarafı kalmamış atığıdır. Ve aslında çizdiği de, ikinci bir cümle gerektirmeyecek kadar açık bir şekilde 'kokuşmuşluğun resmi'dir. Tüm hayatını yemek, bira ve televizyon üçlemesi üzerine oturtmuş tembel, Aristo'nun "erdem" tanımından eser taşımayan Homer Simpson, bencil, aç gözlü ve özellikle obur Amerika'yı temsil eden bir anti-kahraman. Sevimsiz bir boşvermiş yani. Evin oğlu Bart Simpson ise, mevcut yaşam tarzının çürümüşlüğünü ve geleceğin daha da beter olacağını haber veren bir kötü çocuk. Nietzche'nin, erdem ve geleneği reddeden öğretisinden ilhamlanmış görüntüsü verse de, o kadar karışık bir şey değil. Hemen her 'next generation'da görüldüğü üzere, hayatla karşılaştığında, yani bazı şeyler 'kafasına dank ettiğinde' akıllanacak bir kötü çocuk, haylaz. Simpsonlar ve Felsefe kitabında anneye biçilen, Aristo'nun öngördüğü erdemleri taşıyan dinibütün idareci kadın rolü de felsefeye değil, en fazla annelik içgüdüsüne dayandırılabilir.
Bir Simpson, bir ABD'li eder
Zeki, entelektüel küçük kız Lisa'ya gelince, hem arkadaşları, hem de yetişkinler tarafından alaya alınması, toplumun bilgiye yaklaşımını gözönüne sermektedir ki, inanılmaz bir vurdumduymazlığın çizgilerle garip bir tanımıdır. Velhasıl Simpsonlar'ın tek açıklaması ABD ve onların dünyanın kendi çevresinde döndüğünü varsayan kabul edilemez, rehavetli yaşam tarzıdır. Üzerinden Nietzche öğretilerinin tartışılacağı, ya da tiplemelerin Aristo'nun belirlediği 4 karakter tanımından hangisine girdiğini konuşacak kadar karmaşık değil. "Koyunun olmadığı yerde, abdurrahman çelebi" şeklinde adlandırılabilecek kadar bile bir felsefe kırıntısı taşımamaktadır. Çünkü dizi, en fazla ehli keyif bir ABD'linin sıradan yaşamı kadar komplikedir...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |