|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Vatan'dan Bilal Çetin'in dizileştirdiği 28 Şubat günleriyle ilgili ilginç ayrıntılara dönemin asker sorumluları itiraz ediyorlar. Son gelinen nokta şu: 28 Şubat'ın askerî sorumluları o dönemi kendileri kaleme alacaklarmış... Çetin, dizisinde, "Tanıklarım var" diyerek, o günlerde Genelkurmay 2. Başkanlığı koltuğunda oturan Org. Çevik Bir'in Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın boğazına sarıldığını yazdı; hem Bir hem Karadayı "Böyle bir olay olmadı" dediler... Dizide, Refahyol hükümetinde içişleri bakanlığı koltuğunda oturan Meral Akşener'e yollanan bir mesajdan da söz ediliyor. Bilal Çetin'e göre, Çevik Bir, "Söyleyin o kadına" demiş, "Gelirsek, bakanlığın önünde avanesiyle yağlı kazığa oturturuz..." Çevik Bir, önce gazetelere, sonra çıktığı bir programda sunucuya, "Benim aile terbiyem böyle bir cümle kullanmama elvermez" dedi. Akşener, "O mesajı bana Çevik Bir göndermedi" demekle yetindi. Konu asker kahramanlarının söylediği gibi mahkemeye intikal ederse, Org. Karadayı ile Org. Bir arasında geçtiği iddia edilen yakaya yapışma olayının doğru olup olmadığını öğreniriz. İki kişi arasında geçtiği ve o iki kişi de "Böyle bir olay yaşanmadı" dediği için "Herhalde yalandır" demeyin; çünkü Vatan, Çevik Bir'in, komutanın yanından çıkar çıkmaz, bir grup başka subaya, "Ben öldüm, bittim" gibi ifadelerle yaptığını anlattığını belirtiyor. "İspatlarız" iddiasında gazete... Meral Akşener'le ilgili olaya gelince... Orada benim kafamı kurcalayan, Çevik Bir'in "Avanesiyle birlikte yağlı kazığa oturturuz" cümlesini "Aile terbiyem buna elvermez" diye inkâr etmesi... "Ben böyle bir şey demedim" kesin ifadesiyle reddetseydi sorun yoktu; ancak işin içine aile terbiyesi karıştırılmış cümle rahatsızlık verici... Rahatsızlık verici; 'aile terbiyesine sığmadığı' Çevik Bir tarafından ifade edilen o cümle, bir başka kişinin ağzından ayniyle çıktı çünkü... Muhatap, Meral Akşener'in başında bulunduğu bakanlığın müsteşarıydı. Müsteşar Teoman Ünüsan, bakana iletmesi için kendisine iletilmiş o sözleri ne yapacağını bilememişti... Öyle ya, bir bürokrat siyasi sorumluluk taşıyan âmirine böyle bir sözü nasıl aktarsın? Ünüsan, çareyi, geçmişte kendi işgal ettiği koltukta bürokrat olarak oturmuş bir başka bakana nakletmekte bulmuştu... Biraz uzatarak anlatmam gerekti, ama sanırım anladınız: Vatan'da yer alan Meral Akşener ve 'avanesini' yağlı kazığa oturtma tehdidi gerçektir; ancak o sözleri sarf eden kişi Çevik Bir değildir... Bildiğim kadarıyla, o cümle, dönemin sorumlularından biri tarafından, Meral Akşener'e iletmesi için, müsteşar Teoman Ünüsan'a aynen ifade edilmiştir... Sorun açık: Çevik Bir, "Ben söylemedim" demekle yetinse önemli değildi, ancak "Benim aile terbiyem elvermez" dediğinde, bu sözlerin çıktığı ağız 'aile terbiyesi' noktasında sorgulanmaya başlar. Oysa, o tehdidi dönemin içişleri bakanına gönderen 28 Şubat'ın bir başka önemli sorumlusu da, bildiğim kadarıyla, 'iyi aile terbiyesi almış' biri. Geçmişte istihbarat sorumluluğu taşımış, şimdilerde etkileri tırpanlansa da vaktiyle önemi büyük 'MGK toplumla ilişkiler başkanlığı' da yapmış, 28 Şubat'ın önemli komutanlarından biriydi o sözleri sarf ettiği bilinen... Böyle biri için, nasıl olur da, "İyi aile terbiyesi almamış" denilebilir? Aynı komutanın, 1999 seçimleri sonrasında Refahyol türü bir hükümet kurulmaması için devreye girdiği spekülasyonları da yapılmıştı. O günlerde, Refah Partisi ile koalisyon pazarlıkları yürüten ANAP lideri Mesut Yılmaz'a bir bayram ziyaretinde bulunduğu duyulmuştu o komutanın; bayram sonrasında ANAP Refah Partisi ile müzakereyi âniden kestiğinde, "Onun telkinleri yüzünden" diyenler çıkmıştı. İçişleri bakanlığı müsteşarı Teoman Bey'e mesajı verirken, o asker kişi, muhatabına nasıl hitap etmiştir acaba? Bütün bu tartışmalar sırasında güme giden bir konu var: 'Andıç'... Çıktığı tv programında o konuda sıkışırılmadı Çevik Bir. Sorulduğunda, "O başka bir konu" deyip atlatmayı sevdiği belli. Oysa, 'andıç' dendiğinde onun aklına altına imzasını koyduğu belgeler gelse bile, bizim gibiler için, 'andıç', söylemediği sözleri Şemdin Sakık'ın ağzına yakıştırıp bazı gazetecileri, sivil toplum liderlerini hedef tahtası haline getiren bir 'dezenformasyon' operasyonudur. Akın Birdal o operasyon sonucu az kaldı hayatını kaybediyordu... Org. Bir'in o konuda söyleyeceği merak edilmez mi hiç? Umarım, ortak 28 Şubat kitabı merakımızı gidermeye yarar... Komutanların 28 Şubat'ı kendilerinin kaleme almak zorunda kalmalarını anlamam imkânsız. O dönemde Genlkurmay'dan kendilerine gönderilen notları imzalarıyla yayınlayan nice meslektaşımız olduğunu biliyoruz. Çevik Bir, Erol Özkasnak ve Hüsnü Dağ gibi çeşitli rütbelerden komutanlar, bir ara, bir çok gazetenin manşetlerini belirliyorlardı. Çevik Bir'i 'cumhurbaşkanı adayı' olarak Türkiye'ye tanıtma toplantısını hatırlayın... Adaylığı, eşinin kadınlar gününde evde oturamayacağı için düşündüğünü söylediğinde, salonda bulunan 28 Şubat'ın medya mangasının iç geçirmelerinden, "Ne asil bir erek" diye düşündüklerini çıkarmıştım ben. Komutanlar kendileri de kaleme alsalar olur, ama bence geçmişte işbirliği yaptıkları bir yazarla çalışsalar yazacakları daha ilgi çeker...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |