|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şevket Gasgar benim eski bir mesai arkadaşım, dostum; eşini de yıllar öncesinden tanıyorum... Onların minik yavrusunu 'isim mağduru' olarak tanımak da varmış kaderde. Minik Deral büyüyüp içinde yaşadığı toplumu ve devleti anlamaya başladığında, neredeyse 40 yıl arayla, babasıyla aynı âkıbeti paylaştığını öğrenip herhalde 'şok' olacaktır. Türkiye'de bazı uygulamalar hiç değişmiyor. Nesiller gelip geçiyor, yönetimler ve bürokratlar değişiyor, ancak 'yasakçı kafa' yeni gelenler tarafından tevârüs ediliyor. Avrupa Birliği'ne üyelik umudu... Gücünü hak ve özgürlükler savunusundan alan bir partinin tek başına iktidarı... O iktidarın işbaşına getirdiği kadrolar... "Artık her şey farklı olacak" diye düşünürken, 40 yılda bir arpa boyu yol alınmadığını anlamak gerçekten çok acı. Şevket Gasgar, 37 yıl önce Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı bir köyde dünyaya geldiğinde, babası adını Dehal koymuş. Kendisini tanıdığımda, yakınları ve arkadaşları tarafından "Dehal" adıyla çağrılıyordu Şevket. İlkokula gittiğinde, hatta galiba daha sonra öğrenim için köyünün sınırları dışına çıktığında, resmî adının 'Şevket' olduğunu öğrenmişti. Kaydı yapan nüfus memuru kendisine 'yabancı' gelen adı beğenmemiş, şakayla karışık, kendi adını bebek için uygun görmüştü. 37 yıl önce (1966) 'Dehal' bebek, nüfus kayıtlarına 'Şevket' olarak geçti. Tarih bizde hergün tekerrür ediyor ya, Gasgar Ailesi'nin özelinde, bu, yeni bir bebekleri doğduğunda yaşandı. Babanın resmen kullanmadığı adı yavru için uygun gördü karı-koca Gasgar'lar... Devletin her biriminde eskiden-yeniye devredilen birer 'kırmızı kitapçık' olmalı ki, 37 yıl önce Tutak Nüfus Müdürlüğü'nde yaşanan olayın aynısı, İstanbul Küçükçekmece'de karşılarına çıktı. Sahabe'den bir zata ait 'Deral' adı, memura göre, yasalara aykırıydı. Küçükçekmece Kaymakamlığı ve Nüfus Müdürlüğü, 1587 sayılı Nüfus Yasası gereği, Deral adını tescil etmeyeceğini aileye resmen de bildirdi. Güler misiniz, ağlar mısınız? Bu resmî bildirimin altında yer alan memurun da yaygın kullanımı bulunmayan Arapça kökenli bir adı var. Memur, "Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" diyenlerden olmalı ki, "Deral adı konulamaz" iddialı yazının altına kendi adını açıkça yazabilmiş... Tutak'ta ve Küçükçekmece'de geçit verilmeyene, kendisinin doğduğu yöredeki nüfus memuru göz yummuş olmalı... Bu uygulamanın Deral adına duyulan özel bir tepkiyle ilgisi yok; çocuklarına koydukları adı nüfusa kaydettiremeden devlet kapısından dönen nice anne-babalar olduğunu, Deral-Şevket Gasgar gibi pek çok insanın resmî ve gayrı resmî adlar kıskacında yaşadığını biliyoruz. İtiraz Sahabe adlarına da değil yalnızca; 'etnik' özellik taşıyan veya öyle görülen her ad devlet duvarına tosluyor. En azından 40 yıldır bu böyle... Peki, bundan sonra da böyle olacak mı? Elden ele devreden 'kırmızı kitapçık' uygulaması devam edecekse, hiç kuşkunuz olmasın, çocuklarımızın adlarına da karışanlar çıkacaktır. Bu noktada yapılması gereken, Ak Parti'nin seçim kampanyası sırasında söz verdiği ve AB'nin iktidardan beklediği gibi, Türkiye'de varolan 'buyurgan' yapıyı sarsabilmektir. Şevket Gasgar'ın babası, 37 yıl önce, çocuğuna istediği adı koyamadı; bu durumun bugün olgun bir genç adam olan oğlunu hâlâ rahatsız ettiği görülüyor. Onca yıl aradan sonra yasakçı uygulamanın devamına rağmen yine de varlığını hissettiren önemli bir değişiklik var: Şevket Gasgar yasakçı uygulamayı sineye çekmek niyetinde değil; konuyu mahkemeye intikal ettirmesi bunun kanıtı. Kamuoyu da sessiz değil bugün; yapılanı duyuran gazeteler ve sesini yükselten yazarlar çıkıyor... Umarız, bürokrasideki yanlışlıklar siyasileri de harekete geçirir... Deral bebek çevreyi ve ülkesini tanır hale geldiğinde adıyla ilgili öyküyü öğrenip 37 yıl önce babasının yaşadığı 'şoku' tatmamalı. Gasgar Ailesi için, bu olay, sonu ülke insanı adına kazanımla bitmiş tatlı bir anıya dönüşmelidir. Hoş geldin Deral bebek, hoş geldin...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |