|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Büyük bir hastanede laborant bayan, elindeki kâğıtları hademeye uzatarak, "Şunları hastaya götürüver" ricasında bulunduğu sırada, hadememiz bir arkadaşıyla ayak üstü sohbet etmektedir. Verilen göreve pek sıcak bakmaz. İstemeye istemeye elini ağır çekim uzatır, kâğıtları alır. Laborant bayan, istifini bozmadan konuşmasına devam eden hademeden acele etmesini ister. "Çabuk olur musun?.. Hasta bekliyor..." Elemanın istifi, Orman Bölge Şefliği bahçesinde dizili odunlardan daha muntazam olduğu için, asla bozulmaya niyetli gözükmemektedir. - Aman hocam ya... Hasta hep hasta! Ben bunu götürsem de, götürmesem de!.. Ne hasta biter, ne hastalık! Şurada iki dakika sohbet edelim dedik arkadaşımızla... Neler konuştuklarını bilmiyoruz. Muhtemelen memleketin nasıl düzeleceği üzerine birkaç cümle geçmiştir.
NERESİ YANLIŞ?
Nuray Mert, Radikal'deki köşesinde dün "Meslek liseleri" başlığıyla bir yazı yazdı. Görmeyenler görsün diye misafir ediyoruz. "İnsanlar çocuklarını tabii ki imam veya hatip olsun diye bu liselere göndermiyor. Bunu herkes biliyor, bu bilenlere, şimdiye kadar en çok imam-hatip okulu açmış politikacı olduğu halde, 28 Şubat'ta, Cumhurbaşkanlığı makamındayken, 'Demek sayıları bu kadar çokmuş, gerçekten de bu kadar din görevlisine gerek yok' türünden bir açıklama yapan Süleyman Demirel ve tüm sağ politikacılar dahil. İslamcı olarak tasnif edilen kesimin partileri bugüne kadar iki kısa dönem iktidar oldu, birincisinde iktidarı Ecevit'le paylaşıyorlardı, ikincisinin vadesini hepimiz biliyoruz. Bir kere, ortada laikliğe, hakka hukuka aykırı bir durum varsa, sorumlusu bugüne kadar merkez sağda politika yapanlar, hani merkez sağ çöktü diye ahlanıp vahlanılan merkez sağ siyaset var ya onun duayenleri, gidin bu okulları ne gerekçeyle açtılarsa, durumu önce onlar izah etsinler. Ama burası Türkiye, bu okulları açanlar ve bunu seçim meydanlarında propaganda vasıtası yapanlar, kolaylıkla 'Ne bilelim, biz din görevlisi ihtiyacına karşılık yaptık, demek sayıları fazla kaçmış, hay Allah' deyip, işin içinden sıyrılabilirler. En iyisi ben izah edeyim; dindar-muhafazakâr aileler çocuklarını, dini bilgi alarak büyüsünler, dahası, ergenlik yaşına geldikleri andan itibaren ibadete başlayabilsinler diye bu okullara gönderiyorlar, büyüsün de mahalle imamının yerini alsın diye değil. Bence de, bu tür bir eğitimin meslek lisesi çerçevesinde yapılması yanlış, ancak yukarıdaki talepleri karşılayacak başka bir formül bulunmadığı sürece bu ihtiyaca ister istemez imam-hatip liseleri cevap vermek durumunda. Zaten sekiz yıllık kesinsitiz eğitim ile, orta kısımları ortadan kaldırıldı, şimdi sıra lise kısmında mı? Niye rahatsız olunuyor bu okullardan? Bu okullar Milli Eğitim'e bağlı değil mi, farklı tarih, farklı coğrafya mı okutuyorlar, hayır, fazladan dini bilimler öğreniyorlar. Bu okullara gitmelerinin gerekçesi, illa dini görevi meslek edinmek olmadığı için de, eşit koşullarda yüksek öğretime girmek istiyorlar. Neresi yanlış?"
MATMAZEL İZABEL
Amerika'nın doğu yakası panik içinde. İzabel kasırgası geldi gelecek. Şakası olmaz, kasırga bu! Hazırlıklar yapılıyor. En az hasarla atlatmak için her türlü tedbir alınıyor. Dört sene önce Floyd kasırgası 56 kişinin ölümüne yol açmıştı. Bütün gazeteler, tv'ler İzabel'le ilgili haberlere geniş yer ayırıyor. Yalnız, anlamadığım bir hususu size de açmak istiyorum. Dikkat edin, her kasırganın bir adı var. Halide Edip gibi değil, başka türlü. Kafama takılan, bu kasırgalara isimlerin nasıl konulduğu... Yani kasırga gelmeden önce "Ben Matmazel İzabel. Müsaitseniz size geleceğim" diye haber göndermiyor herhalde. Birileri bu ismi veriyor olmalı. İyi de aga, neye göre belirleniyor bu isimler? Yok İzabel'di, Floyd'du, bilmem neydi!..
ABD'YE 4N+1K
Başbakan Erdoğan, ABD'ye "Türkiye'nin terörizmle mücadelede neyin, nerede, ne zaman, nasıl ve kiminle yapılacağını net biçimde görmek istediğini" belirtti. Cüneyt Özdemir'den yardım isteseydi, dört yerine beş N iletebilirdi. VENEDİK'E BİR İKİ Gondollar şehri Venedik'in 100 yıllık ömrü kalmış. Gittiniz gittiniz... Geç kalırsanız göremezsiniz, ona göre!..
En sevdiğim oyuncu Haluk Bilginer'i Bir Yudum İnsan'a konuk eden ve çok iyi anlatan Nebil Özgentürk'e teşekkür, programı sabaha karşı yayınlayan atv yönetimine teessüf... GÜNÜN TÜRKÜSÜ Garip bir kuştu gönlüm, elimden uçtu gönlüm.
BEN @TİM SEN @ME.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |