AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Lüferden çiroz olmaz!

Lüfer zira, çirozlaşmaya müsait bir 'bünye' taşımaz.. Mevsimi geçince, lüferin eski tadı kalmaz; kendi de kalmaz ya.. Dolayısıyla, lüferi ancak kendisi olarak yiyebilirsiniz; tadı dönüşmez; günün birinde karşınıza bir başka 'bünye' olarak çıkmaz...

Oysa çiroz, hemen her mevsim tadılabilir bir özellik gösterir.. Aslı uskumrudur; kurutulmuştur, kendi olmaktan çıkmış, yeni bir şekil almıştır; tadı da değişmiş, dönüşmüştür..

* * *

Edebiyat/şiir dünyasındaki kimi 'bünye'ler de tıpkı kurutulmuş uskumru gibidir; ancak çirozluk yakışır onlara.. Her zaman ve her ortamda, gerekli-gereksiz, olur-olmaz sesleri çıkar; bu dünyaya yön verip, doğrultu kazandırdığını sanırlar.

Nasırları çok kalındır oysa..

* * *

'Çiroz' olmaya teşne bir bünye, farkında olsun-olmasın, çoğu zaman bir başka işleve daha hizmet eder: Sahih olanı, hakiki olanı, asıl olanı, değerli olanı her ne şekilde olursa olsun 'bozmak', 'yağmalamak', 'çaptan düşürmek'!..

Tipik bir "kir biriktirme" harekâtıdır bu!

* * *

Günü gelip, gözünüzün önünde oluşan kiri ve kirliliği işaret ettiğinizde, 'alıngan' ve 'pimpirikli' bakışların kendilerini hemen lüfer balığı yerine koyduklarını hayretle görürsünüz. Bizden çiroz olmaz, diyen bakışlardır bunlar..

Gülümser, geçersiniz...

Ne ki, altı-üstü, edebiyat/şiir dünyasının kurutulmuş uskumrusudur onlar!..

* * *

Bazen, kirliliğin çetelesini tutmak, vezir rüyâsı görenleri uykularından uyandırmak, üstelik bu işi 'tayyare' menfaatine yapmak, kimilerine şaşırtıcı ve can sıkıcı gelebilir. Hele, biribirlerine bin bir çeşit 'minnet' bağıyla göbeklerinden bağlı olanlar için, bu durum tam anlamıyla bir çılgınlık eseridir..

Her attığı adımı, yazdığı her yazıyı kendinden menkul bir kurnazlıkla o tuhaf 'hesap' filtresinden geçirenler de keyif kaçırıcı bulurlar bunları..

Anlamazlar, işlerine gelmez, kabullenmek istemezler, "Yahu, bunlar bizden" der dururlar.. Kanserli hücrenin kendi kendine yok olacağını zannederler!

* * *

Lüferle uskumrunun lezzet farkını bilmeyenler, dahası lüferden çiroz elde etmeğe çalışanlar, elbette, tezgâhta parçalara ayrılarak satılan vatos balığını da kalkan balığı zanneder, fahiş fiyatla midelerine indirirler vatosu..

Vatosun tadı, midelerine hiç mi hiç dokunmaz ama..

Lezzet körlüğüne hapsolmaktır esasen yaptıkları..

Olsa olsa hamsiyi tanırlar, hadi bilemediniz istavritten de haberdardırlar..


9 Haziran 2003
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED