AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bizde ve onlarda

Bizim 'Kronik Medya' sayfası ilgi alanına giren kişilere karşı fazla 'nâzik' değildir; sayfayı hazırlayan arkadaşların görevleri de nezâketi gerektirmiyor zaten... Dünyanın her yerinde, 'medya eleştirisi' yapanlar, insafsız birer 'Molla Kasım' gibidirler... Bu sebeple, 'Kronik Medya', geçenlerde, "Keşke sayıları birden fazla olsa" diye bir Radikal muhabirini övdüğünde sizler gibi ben de şaşırdım...

Övülen muhabir, yaptığı haberler ile, 'mesleğini, bu ülkenin daha âdil bir ülke haline gelmesi için kullanmaya çalışan gazeteci'lerin bir örneği olarak öne çıkartılmayı hak ediyordu gerçekten. Acı haber tez ulaşırmış; birkaç gün sonra, yine 'Kronik Medya'da işin gerçeği açıklandı: Meğer, 'övülen muhabir' başkalarının emeğinin üstüne yatıyormuş... Fazla ortalıkta dolaşmayan ajans ve gazetelerin özel haberlerini alıyor, bir-iki telefonla geliştirip kendi haberi gibi sunuyormuş...

Nasıl dehşete kapıldığımı tahmin edemezsiniz...

Geçmişte, ben de gazete yönetirken, benzer bir örnekle karşılaşmıştım. Gazete merkezlerinde çekemezlik çok olur; kulağıma fısıldananların doğruluğuna inanmak istemedim önceleri. Yakın tâkibe aldığımda ise dehşetengiz gerçekle yüzleşmem fazla sürmedi: 'Acar muhabir', başka gazetelerde daha önce çıkmış haberleri, üzerinde pek az değişiklik yaparak, yeniden tedâvüle sokuyordu... Bizden ayrılmak zorunda kalınca haftalık bir dergiye gitti aynı genç, sonra izini kaybettim...

Kendisi ortalıktan kayboldu; ancak, soyu başka isimler altında devam ediyor...

Hepimiz kanıksadığımız için olacak, resmen başkasının emeği üzerine yatan muhabir olayı bizde fazla büyütülmedi. Oysa, benzeri bir olay, ABD'de, 'dünyanın en itibarlı gazetesi' sayılan New York Times'ın (NYT) en tepe iki yöneticisinin başını yedi. NYT genel yayın müdürü Howell Rainess ile yardımcısı Gerald Boyd, mesleğin en itibarlı koltuklarını terk edip kendilerini unutulmanın kucağına attılar...

NYT, geçen yıl, Amerikan gazetecilik tarihinde hiç rastlanmamış bir başarının altına imza atmıştı oysa; yedi ayrı dalda Pulitzer ödülü kazanarak... Daha önce aynı yıl en fazla üç ödül alan gazete çıkmıştı (o da NYT), ama yedi ödülü birden almak gerçekten büyük mârifet... Raines, 11 Eylül ve Irak savaşı gelişmelerini pek çok kanaldan gazeteye aktarmayı başardı; ancak kendisini koltuğunda uzun ömürlü kılmayı beceremedi. NYT'ın 152 yıllık tarihinde ilk kez, bir genel yayın müdürü, istifaya zorlanarak bıraktı görevini...

Raines'in suçu? Suçu iki... Biri, 'başkasının emeği üzerine yatma' suçunu işleyen bir muhabiri fark edememek... Rick Bragg adlı ödüllü muhabir, gittiği her yerde yerel yardımcılar çalıştırmış, ama yazdığı haberlerde onların katkılarını belirtmemiş... Jayson Blair adlı başka bir muhabir de, oturduğu yerden yazıyormuş haberlerini, ama seyahatlere katlandığı ve birileriyle konuştuğu süsünü vererek...

"Hepsi bu mu?" diye hayret içinde sorduğunuzu biliyorum. Evet, hepsi bu. Bu iki olay, iki önemli gazete yöneticisinin başını yemeye yetti. Rick Bragg, "Yahu, çalıştırdıkları insanların emeği üzerine yatan tek ben değilim" dese de kâr etmedi... İlkin fazla önemsenmeyen 'skandal' büyüdü, büyüdü ve NYT'ın iç dengelerini altüst etti.

Şimdi hiç inanamayacağınız bir şey yazacağım: Krizi bundan böyle iyi yönetemezse, NYT'i babasından devralan Arthur Sulzberger de koltuğunu kaybedebilir... Arthur'un yerine NYT'e 'patron' olmayı isteyen pek çok Sulzberger veya Ochs var ailesinde...

Amerikan basını bu noktaya adım adım geldi. O. J. Simpson'un karısını öldürdüğü iddiasıyla yargılandığı günlerde, Time dergisi, ünlü sporcuyu kapak yaptığında, fotoğrafını biraz daha koyulaştırarak kullanmıştı sözgelimi; itirazlara, dergi yönetimi, "Bu sanat" gerekçesiyle cevap verdi. CNN Vietnam Savaşı'nda sinir gazı kullanıldığıyla ilgili bir yalan haber yapmıştı (Kabak, muhabir Peter Arnett'in başına patladı o zaman). CBS televizyonu, sigara fabrikalarıyla ilgili bir haber için gerçekleştirdiği mülâkatı kuşa çevirdi (Sonradan, aynı mülakatın bütününü yayınlamak zorunda kaldı).

Şimdi de bu. Şimdi de, 'ulusal kurum' olarak bilinen, her yazdığına 'ilâhî kelâm' imiş gibi inanılan NYT'ın muhabir ve yönetici kadrosunda doğru olmayan davranışlar sergileyen kişiler bulunduğu ortaya çıktı. Bir muhabir oturduğu yerden uzakları yazıyormuş... Diğeri de, yardımcı çalıştırıyor, ama haberinde adını anmıyormuş...

Pek çoğunuz, "Aman ne büyük günah" diyorsunuzdur, eminim... Çünkü, NYT genel yayın yönetmeninin başını yiyen bu iki hata, bizde neredeyse 'vukuat-ı âdiye'den sayılıyor... Öyle sayılıyor olmalı ki, görevi, medyadaki yanlışları ortaya çıkarmayı da içine alan bizim 'Kronik Medya' bile, kendisinin yardımıyla ortaya çıkmış bir 'suçu' kabahat olarak dahi kayıtlara geçirmedi... Başkasının emeğinin üstüne yatan muhabiri, muhabirin kötü alışkanlığını fark etmeyen gazete yönetimini eleştirmedi Kronik Medya; bütün yaptığı, Radikal'e, 'çalınan haberleri' ilk veren ajansa abone olmayı tavsiyeden ibaret...

NYT yönetimi de basit bir iki tedbirle kelleyi kurtarmayı umuyordu; yaptığını adama pahalıya ödetiyorlar orada... Bakalım, benim eski dost Arthur Sulzberger 'patron' olarak gazetesinin başında kalmayı başaracak mı?


9 Haziran 2003
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED