AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Gürüz vak(ı)ası

Önce başlığı izah için biraz dilcilik yapalım. "Vak'a" kelimesi "olay" anlamına geliyor. "Gürüz vak'ası" şeklinde bir kullanım, YÖK Başkanı Gürüz'ün başlıbaşına bir "olay adam" halinde görüldüğünü ifade eder. "Vakıa" kelimesi ise "gerçeklik, olgu" anlamına gelir ve "Gürüz vakıası" tarzındaki bir kullanımda ise YÖK Başkanı Gürüz'ün "dikkate alınması gereken bir gerçeklik" olarak görüldüğünü ifade eder.

Başlığımız, Gürüz'ün hem bir "vak'a" niteliği arzettiğini, hem de "vakıa" olduğunu ifade ediyor.

Gürüz'ün bir "vakıa - gerçeklik" olduğunu onun hâlâ YÖK Başkanı olarak bulunması ve oradan esip savurucu bir üslubu benimseyebiliyor olması yeterince anlatıyor.

Kim ne derse desin Gürüz için kolaylıkla "bakan yiyen adam" ifadesini kullanabiliriz. Erkan Mumcu gibi, pekçok insanın "işte bu adam eğitim alanındaki zor ortamı aşabilir" diye baktığı bir isim, 3 ay içinde, hem de Gürüz'ün karşıt salvolarının kamuoyundaki izleri henüz silinmeden bakanlığı bıraktı. Ne yaptı Mumcu, hiç...

Mumcu giderken ben, "demek ki bu iktidar Milli Eğitim alanının hassasiyetini kavrayarak yola çıkmış değil" diye düşündüm kendi kendime... "En sancılı alan olduğunu, hem en çok şeyin yapılması gereken hem de hiçbir şey yapılmasına izin verilmek istenmeyecek bir alan olduğunu, onun için Milli Eğitim alanında iş yapmak için son derece sağlıklı ve sağlam projelerle gelmek gerektiğini, hem sadece muhtevayı değil, iş becerme planını da oluşturararak gelmek gerektiğini hesap etmemişler" diye düşündüm.

Adam karizmanızı çiziyor ve siz sadece bakan değiştiriyorsunuz.

Adam "vakıa - gerçeklik" olmaz da ne olur bu durumda?

Şimdi bir kere daha "karizma çizme" eylemine soyundu Gürüz.

Hüseyin Çelik elhak iyi gidiyor. Eğitimin içinden gelen ve başından beri siyaset içinde dayanıklı bir görüntü sergileyen Çelik'in, Gürüz'ün "Yapın da görelim. Bedelini hep birlikte öderiz" tarzındaki sözlerinin öncelikle bir "karizma çizme" eylemi olduğunu benim kadar iyi okuyacağından eminim. Hem bu sadece Milli Eğitim Bakanı'na değil, tüm hükümete yönelik bir "karizma çizme" eylemi. Şunu bilmek gerekiyor ki Gürüz'ün malum eyleminden sonra ne hükümet önceki hükümettir ne de Milli Eğitim Bakanı önceki bakandır. Çoğu profili düşük sözlü tepkiler Gürüz'ün sözlerindeki tehdide karşılık olmuyor ve ne yaparsanız yapın halkın hükümetinize yönelik 1-0 yenik algılaması değişmiyor.

Hadise şu: Hükümet belki ana muhalefetten de daha fazla bir "Gürüz gerçekliği" ile karşı karşıya ve henüz 1-0 yenik görüntüden kurtulmuş değil. Bundan sonra Bakan Çelik'in hep bu görüntünün baskısını üzerinde hissedeceğinden eminim.

İşin tabii, bir de "vak'a" tarafı var.

AB ile ilişkilerin en çok "sistem üzerinde asker gölgesi" üzerinde yoğunlaştığı bir zamanda, "Gürüz vak'ası", belki de bu konunun askerden daha etkin biçimde dışarıya yansımasına sebep oluyor.

Doğrusu asker, bu görüntüyü vermekten son zamanlarda daha dikkatle kaçınıyor.

Ama Gürüz'ün pervası yok.

Gürüz'ün "365 milletvekilleri var, yapsınlar da görelim, bedeline hep birlikte katlanırız" sözlerini dünya nasıl okur?

Ya da bu sözlerin etkili olabilmesi için nasıl okunması gerekir?

Bu sözlerin nasıl okunacağını Gürüz'ün bilmemesi, hesap etmemesi mümkün değildir.

Seçilmiş bir ifade bu.

Hiç şüphe etmemek gerekir ki bu ifadeyi, içerde dışarda herkes doğru okur ve sistem üzerinde bir "Demokles Kılıcı"nın mevcut bulunduğu tarzında anlar. Gürüz "bunu yaparsanız sizi öcülere veririm" demek istiyor. Emin Çölaşan'ın "vak vakları fazla ürkütmeye güçleri yetmiyor" diyerek istiskal ettiği şey, Gürüz'de örtülü tehdit malzemesine dönüşüyor.

İşte "vak'a" bu.

Türkiye'de "sivil" birileri, asker gölgesini pazarlayarak güç teşhirinde bulunuyor.

Ucuz tahrikler sergileniyor.

Adeta askere "Şunu da mı görmüyorsunuz, bunu da mı görmüyorsunuz?" yollu göndermeler yapılıyor.

"Gürüz vak'ası" bu söylem içinde askeri de gölgeleyen bir anlam kazanıyor.

Belki de bir süre sonra başlayacak "uygulama süreci"nde Avrupa, "İlerleme Raporları"nda en çok Gürüz ve benzerlerinin "duruş"u hakkında notlar düşecek. "YÖK'ün başında böyle kişiler bulundukça...." gibi "Avrupalı olamazsınız" gerekçeleri serdedilecek.


23 Haziran 2003
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED