|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Rusya'da bir şeyler oluyor
1917 Bolşevik ihtilali konusunda her birimiz bir şeyler okumuşuzdur. Lenin'in komünizm anlayışını Fransa'dan aldığı, ihtilal zeminini Almanya'da hazırladığı ve ihtilalden önce de Finlandiya'da çalışmalarını sürdürdüğü hakkında birçok kitap mevcut. Yani kısacası Rusya'nın ihtilal anlayışı içeriden değil de dışarıdan hazırlanıyor. İhtilali daha çok sürgündekiler hazırlamaya çalışıyor. İşte Lenin de bunlardan biri idi. Şimdi ise ihtilalvari bir darbe söylentisi var Moskova'nın kuytu köşelerinde. Bu seferki darbeyi yapmak isteyen kesim, askerden çok banknotları elinde tutan ve geleceğinden endişe edenlerin olduğu hakkında basında haberler çıktı. Nereden geldiği belli olmayan çil çil dolar ve euroları elinde tutanların elbette Rus olmadıklarını herkes bilir. Bu kişilerin birçoğunu her zamanki gibi Yahudi işadamlarının oluşturduğu biliniyor. Bu kişilerin ''Rusya'da yeteri kadar demokrasi yok'' anlayışıyla hareket ettiklerine bakılmaksızın, asıl mesele Putin'den öç alma peşinde oldukları bir gerçek. Çünkü, iktidara gelir gelmez Putin Yahudi işadamlarına karşı bir operasyon başlattı. Öncelikle ellerinden basın-yayın araçlarını aldı ve daha sonra gayri meşru olarak adlandırdığı bankalarına el koydurdu. Daha sonra Putin, siyasi güçlerini de yok etmek için harekete geçti. Yahudi cemaatinin en güçlü adamı Boris Berezovsky'e karşı bir opreasyon başlattı. Bir dönem Yeltsin'in güvenlik danışmanlığını yapan ve aynı zamanda bir milletvekili olan Berezovsky'nin ve Rusya'nın en büyük televizyon kanalı olan NTV'ye el koydurdu. Peşinden gazeteler ve diğer kanalları geldi. Ardından Putin, Berezovsky'nin önüne engeller koyarak parlamentoya girmemesini sağladı. Ve derken, vergi kaçakçılığı ve gayrimeşru işler yaptı diye hapse attırdı. Bir süre sonra kefaletle hapisten çıkan Berezovsky, soluğu İspanya'da aldı. Putin orada da peşini bırakmadı. İnterpol aracılığıyla İspanya hapishanelerine tıkadı Berezovsky'i. 12 milyon dolar kefalet ödeyerek hapisten çıkan Berezovsky, simdi karşı atağa geçti. Rusya'yı bir yerlere taşımaya çalışan kesim hızla çalışırken, geçtiğimiz ay beklenmedik bir siyasi olay yaşandı. Rusya Liberal Partisi'nin Genel Başkanı Sergey Yuşenkov evinin önünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Her zamanki gibi kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğrayan Yuşenkov'u tanıyanlar, bu adamın düşmanının olmasının mümkün olmadığını söylüyorlar. Kendi halinde bir siyasetçi. Fazla iddiası da yoktu. Rus asıllı bir gazeteci idi Yuşenkov. İktidar ile de kavgası yoktu. Peki kim öldürttü ve neden? Bu soruların cevabı henüz bulunamadı. Ancak siyasi gelişmeler farklı söylüyor. Geçtiğimiz hafta Pazar günü Rusya Liberal Partisi'nin genel kurulu oldu. Yuşenkov'dan boşalan koltuğa ilginç bir kişi oturtuldu. Adı Boris Berezovsky. Gıyaben katıldığı genel başkanlık yarışını kazanarak liderlik koltuğuna oturdu Berezovsky. Putin'in mücadelesine rağmen kazanan Berezovsky ilk golü attı. Berezovsky, ikinci golü atmak için gelecek yılı bekleyecek. Çünkü önümüzdeki yıl başkanlık ve parlemento seçimleri var. Berezovsky'nin amacı ilk seçimde parlamentoya girerek, dokunulmazlık zırhını giymek. Bundan sonraki çalışmalarını ise uzaktan degil de bizzat Kremlin yakınlarından sürdürecek. Şimdi yukarıdan aşağıya doğru olaylara bakacak olursak, darbe söyletileri, Rusya Liberal Partisi'nin genel başkanı Sergey Yuşonkov'un meçhul kişilerce öldürülmesi ve partinin başına Berezovsky'nin geçmesinin tesadüf olmadığı bir gerçek. Berezovsky şu sıralarda İspanya'da dedesi Lenin'in izinden giderek geleceğin planlarını yaparken, Putin de darbe söylentilerini çıkaranları arıyor. Anlaşılan Rusya'da bir şeyler oluyor.
|
|
|
|
|
|
|