|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Resepsiyon krizi, kamusal alan tartışması derken, bu kez de "özür krizi" çıktı... Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necret Sezer, "eşsiz davetiye" gönderdiği eski mesai arkadaşı Sacit Adalı'dan özür dilemiş. Ee, ne var bunda diyeceksiniz, özür dilemiş işte... Ama öyle bir özür ki, insanın "keşke böyle bir şeyi aklına getirmeseydi, keşke meseleyi hiç kurcalamasaydı, keşke hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etseydi" diyesi geliyor. Özrü kabahatinden büyük derler ya, aynen öyle. İsterseniz önce, Sabah muhabiri Ersan Atar'ın konuyla ilgili haberini okuyalım; bakalım Sezer'i eski mesai arkadaşı Adalı'dan özür dileme noktasına götüren saikler nelermiş. (Aklıma gelmişken, Sabah muhabiri Atar'a kocaman bir tebrik; meseleyi öyle "inceden" görmüş ve toparlamış ki, fazladan yoruma meydan bırakmıyor.) İşte "özür" haberi: Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim Resepsiyonu için Anayasa Mahkemesi üyelerinden bazılarına eşsiz davetiye gönderen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in eski çalışma arkadaşı, Mahkeme Üyesi Sacit Adalı'dan özür dilediği ortaya çıktı. Adalı'yı, Sezer adına Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Sermet Atacanlı aradı ve "Bir yanlışlık olmuş. Sayın Cumhurbaşkanı üzüntülerini bildiriyor" mesajını iletti. 29 Ekim ve öncesinde yaşanan davetiye krizinde son halkayı, Cumhurbaşkanı Sezer'in eski çalışma arkadaşları olan Anayasa Mahkemesi üyelerinden bazılarına da eşsiz davetiye göndermesi oluşturdu. Eşsiz davetiyelerin Başkanvekili Haşim Kılıç ve üyeler Sacit Adalı ve Samia Akbulut'a gönderilmesi, Adalı ile Kılıç'ın eşlerinin başörtülü olduğu bilgisine dayandırıldı. Ancak Adalı'nın eşinin başörtülü olmadığı ortaya çıkınca bu üç ismin FP'nin kapatılması davasında "kapatmama" yönünde oy kullandıklarına dikkat çekildi. Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyon sırasında bazı davetlilere eşsiz davetiye gönderilmesi konusundaki çalışmanın Köşk görevlileri tarafından yapıldığını belirten Sezer'in, eski çalışma arkadaşı Sacit Adalı'dan özür dilediği belirlendi. Alınan bilgiye göre, Büyükelçi Sermet Atacanlı, Adalı'yı arayarak Cumhurbaşkanı'nın özrünü iletti. Atacanlı'nın, eşi başörtülü olmayan Adalı'ya, "Sayın Cumhurbaşkanı, gazetelerde çıkan haberlerden duyduğu üzüntüyü ve bir yanlışlık olduğunu iletmemizi istedi. Sayın Cumhurbaşkanı üzüntülerini bildiriyor" dediği öğrenildi. Haber burada bitiyor. Demek ki, Anayasa Mahkemesi Üyesi Haşim Kılıç'a karısı başörtülü olduğu için, Sacit Adalı'ya da (karısının başörtülü olup olmadığı saptanamadığı, yani bu konuda yeterli istihbarat elde edilemediği için) FP Davası'ndaki davranışına bakılarak eşsiz davetiye gönderilmiş. Görüyor musunuz mantığı? "Karınızın başının kapalı olduğunu sanıyorduk, meğer acıkmış, FP kapatma davasında farklı oy kullanmasaydınız bu yanlışı yapmazdık." Neredeyse Adalı'yı suçlu ilan edecekler. Çankaya'ya bir hukukçu çıkıyor diye vaktiyle ne kadar sevinmiştik. Üstelik farklı bir hukukçuydu ve öncekilere benzemiyordu. Mesela şuna benzer şeyler söylüyordu: "Hukuk devleti, hangi dilden, hangi renkten, hangi görüşten olurlarsa olsunlar, insanların yaşama haklarının 'hukukun üstünlüğü' esasına göre düzenlendiği sistemin adıdır; insanların farklı düşünceleri seslendiriyor olmaları bu nedenle zarurettir." Aynı hukukçu şimdi ne yapıyor? Hem başörtüsünü "tecziye nedeni" saymaya devam ediyor, hem de aradan onca yıl geçmiş olmasına rağmen oyunun renginden dolayı eski mesai arkadaşını "yargılıyor" ve (ne yazık ki) cezalandırıyor. Bu nasıl özür? Ben Sacit Adalı'nın yerinde olsam bu özrü kabul etmezdim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |