AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K Ü L T Ü R

Özdemir Nutku güncellenemeyen ve insanlara hitap edemeyen ortaoyununun artık müzeye kaldırılması gerektiğini söylerken, Ünver Oral ortaoyununun özünden koparılmadan geliştirilebileceği görüşünü savunuyor.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun son büyük ustası İsmail Dümbüllü'nün ölümünün 30. yıldönümü dolayısıyla, geçtiğimiz ay sonunda Dümbüllü'nün arkadaşı Muammer Karaca'nın ismini taşıyan tiyatroda yapılan anma töreni, Ortaoyunu ve Geleneksel Türk Tiyatrosu ile ilgili yeni bir polemiği beraberinde getirdi.

    Bir polemik doğdu

    Ferhan Şensoy, Prof. Dr. Özdemir Nutku ve Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nurullah Tuncer'in katıldığı toplantıda Nurullah Tuncer'in 1914'ten sonraki her 10 yılın önemli oyunlarını seyirciyle paylaşmak istediklerini ve Şehir Tiyatroları'nın 90. yıl kutlamaları çerçevesinde bu yıl ilk kez sahnelenen tiyatro eserlerinin tekrar sahneleneceğini duyurması yeni bir tartışmanın başlamasına sebep oldu. Prof. Özdemir Nutku, eski oyunları tekrar sahnelemenin Milli Tiyatro'ya bir getirisinin olmayacağını ve geleneksel tiyatronun da eğitimsiz insanlara hitap ettiğinden rağbet görmediğini belirterek "Bu sanatlar müzeye kaldırılmalı" dedi.

    Bugünün insanı gülmez

    Prof. Özdemir Nutku konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "1960'lı yıllarda Geleneksel Türk Tiyatrosu'na bir ilgi oldu, o dönemde meraklıları gidiyordu. Daha sonraları ise bazı sebeplerle bu sanatlar rağbet görmemeye başladı. Tulatı aşağılayanların haklı tarafı başta herkesin bu işi yapması ve belden aşağı söylemlerin hakim olduğu bir hal almasıydı. Naşit Bey'e kadar ki bütün tuluat ustaları eğitimsizdi. Bu nedenle eğitimli insanlara hitap edemediler. Tuluatçıların kaba saba olduklarına inanılıyordu. Dümbüllü ve Naşit Bey bayağı ve galiz değildi çünkü eğitimliydi. O dönemde komik olabilmek için dişlerini çektiren sanatkarlar vardı. Dişlerini çektirip alt dudaklarını burunlarının üzerine geçiriyorlardı ve insanlar buna gülüyordu. Bugünün insanı buna gülmez. Bugün tuluatı sürdüren bir tek Nejat Uygur vardır. O da ortaoyununun modelini koruyor, toplumsal ve siyasal eleştiriler yapıyor.

    Ortaoyunu müzeye mi?

    Geleneksel tiyatroyu 19. yüzyıldan bugüne aynen taşıyamayız. Ancak yabancılaştırma estetiği ve soyutlamayı içinden alabiliriz. Onun dışında olduğu gibi müzeye koymamız lazım. Ancak sentezleyebiliriz. Haldun Taner, Turgut Özakman gibi yazarlar bu sentezi gerçekleştirdiler zaten. Carlo Goldoni Commedia dell'arte'nin estetiğini alarak bugüne getirdi. Yani çağdaş tiyatroya olan uzantısı olarak yeniden oluşturdu. Geleneksel tiyaroya yeni baştan bakmak lazım. 1914'te Darül Bedai kurulurken müzik ve tiyatro ayrıldı. Tiyatro içinde bir bölüm ayrılsa ydı bugün gelene k tiyatrosu devam edebilirdi."

    Karagöz insanları hâlâ güldürüyor

    Karagöz sanatçısı Ünver Oral ise konu ile ilgili şunları söylüyor: "Konu sadece ortaoyunu değil, gelenek tiyatromuzun tamamı. Şikayet ettiğimiz, kayboluyor, sahip çıkılmıyor dediğimiz sadece ortaoyunu değil hepsi. Geçmişte ortaoyununun karşısında televizyon, sinema, tiyatro gibi bir rakip yoktu. Zamanla rekabet olunca sahipsiz olduğundan dayanamadı. Ortaoyunu zaten kalabalık bir ekip istiyor ve bu nedenle de her yerde gösteri yapamıyorlar. Biraz da o ekonomik sebepler vardı unutulmasında. Tüm geleneksel sanat dalları için de genel terkedilme sebebi imparatorluğun savaşlarda verdiği şehit sanatçılardır. Ama ne olursa olsun asıl sebep devletin bu sanatlara sahip çıkmamasıdır. Sahip çıkmayı, geleneği devam ettirmeyi, yaymayı hep sanatçılardan beklemiştir devlet. Ortaoyunu sanatçısının eğitimi diye bir şey yoktur zaten. Ben bu sanat dallarının müzelik olduğu fikrine de katılmıyorum. Karagöz ve ortaoyunu zaten gelişmeye uygundur, donmuş sanatlar değildirler. Konular, nükteler, mizah ve tipler geliştirilmeye açkıtır. Geleneksel tiyatromuzda önemli olan konu işleme kalıbı, uslüp ve baş karakterlerdir. Önemli olan bozulmamasıdır. Tüm sanat dallarının geliştirilebilir olduğunu düşünüyorum neden müzelik olsun ki? Ben hâlâ Karagöz gösterisi yapıyorum ve insanlar buna gülüyorlar, güleceklerdir de. Bazen oyunun bitmesini istemiyorlar. Aziz Nesin'in faydalandığı gibi, Canlı Karagöz, Keşanlı Ali Destanı gibi oyunlarla çağdaş uyarlamalar yapılmasının Gelenek Tiyatrosu ile bir ilgisi yoktur. Çünkü bunlar metinli oyunlardır, gelenek tiyatrosunun özünde ise doğaçlama vardır."

  •  
    Matrix'in düğümü çözülüyor
    Matrix üçlemesinin son bölümü, Matrix-Revolutions, ülkemizde tüm dünya ile aynı anda, bugün saat 16:00'da vizyona giriyor.
    İki ciltte, iki asırlık tasavvuf
    Osmanlı toplumunun son döneminde yaşanan tasavvuf İnsan Yayınları'ndan çıkan iki dev eserle ilgililere sunuluyor.
    Dergiler
    İnsanın inşâsına dair
    Mustafa İslamoğlu'nun Denge Yayınları'ndan çıkan iki çalışması insanın inşasına dair önemli notlar aktarıyor. İslamoğlu, "Hayatın Yeniden İnşâsı İçin" isimli kitabında ABD'de verdiği beş günlük seminer notlarını okurla paylaşıyor. Kitabında insanın inşâ sorumluğundan yola çıkarak tasavvurun, aklın, insanın ve nihayet hayatın inşâsı üzerine düşüncelerini aktaran İslamoğlu; hayatın yeniden inşâsının insanın inşâsından geçtiğini ifade ediyor. Yazar, Hayatın Yeniden İnşâsı İçin'in devamı niteliğindeki "Ne Yapmalı" adlı kitabında ise kulluk bilinci üzerine eğilerek vahye uygun yaşamın yoluna işaret ediyor. Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı adlı üç bölümden oluşan kitapta yazar, toplum içinde Müslüman bir kişilik olarak varolmanın önemine değiniyor. Bilgi tel: 0 212 524 75 24
    Artık Yazıyorum
    Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nda yazma kursaları başladı. 33 yıldan beri verilen tezhip, Osmanlı Türkçesi ve hat sanatı kursları Ekim ayında başlarken, mûsıkî, diksiyon ve yazı tekniği kursları ise kursiyerleriyle Kasım ayı içinde buluşuyor. Kendini doğru ifade edebilmek, düşündüğünü doğru ve düzgün anlatabilmek ve yazma tekniklerini öğrenmek isteyenlerin yararlanabileceği "Artık Yazıyorum" (Yazma Teknikleri Kursu) beş ayrı uzman hoca tarafından veriliyor. Kurs, Kasım ve Mart aylarında 54 saat olarak verilecek. Bilgi tel: 0 212 516 23 56
    Muş'ta kitap fuarı
    Muş'ta açılan ve büyük ilgi gören kitap fuarında 10 bin kitap sergileniyor. Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen Muş şubelerinin işbirliği ile açılan kitap fuarını günde 2 bin kişi geziyor. Fuarın 11 Kasım'a kadar açık kalacağını anlatan Eğitim Bir-Sen Muş Şube Başkanı Hayrettin Çetin, Muş'a 2. kez kitap fuarı açıldığını anımsattı. Fuarın beklenenden çok ilgi gördüğünü kaydeden Çetin, "Her yıl Ramazan ayında kitap fuarı açmayı düşünüyoruz'' diye konuştu.
    5 Kasım 2003
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED