|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Özdemir Nutku güncellenemeyen ve insanlara hitap edemeyen ortaoyununun artık müzeye kaldırılması gerektiğini söylerken, Ünver Oral ortaoyununun özünden koparılmadan geliştirilebileceği görüşünü savunuyor.
HALE KAPLAN ÖZ
Bir polemik doğdu Ferhan Şensoy, Prof. Dr. Özdemir Nutku ve Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nurullah Tuncer'in katıldığı toplantıda Nurullah Tuncer'in 1914'ten sonraki her 10 yılın önemli oyunlarını seyirciyle paylaşmak istediklerini ve Şehir Tiyatroları'nın 90. yıl kutlamaları çerçevesinde bu yıl ilk kez sahnelenen tiyatro eserlerinin tekrar sahneleneceğini duyurması yeni bir tartışmanın başlamasına sebep oldu. Prof. Özdemir Nutku, eski oyunları tekrar sahnelemenin Milli Tiyatro'ya bir getirisinin olmayacağını ve geleneksel tiyatronun da eğitimsiz insanlara hitap ettiğinden rağbet görmediğini belirterek "Bu sanatlar müzeye kaldırılmalı" dedi. Bugünün insanı gülmez Prof. Özdemir Nutku konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "1960'lı yıllarda Geleneksel Türk Tiyatrosu'na bir ilgi oldu, o dönemde meraklıları gidiyordu. Daha sonraları ise bazı sebeplerle bu sanatlar rağbet görmemeye başladı. Tulatı aşağılayanların haklı tarafı başta herkesin bu işi yapması ve belden aşağı söylemlerin hakim olduğu bir hal almasıydı. Naşit Bey'e kadar ki bütün tuluat ustaları eğitimsizdi. Bu nedenle eğitimli insanlara hitap edemediler. Tuluatçıların kaba saba olduklarına inanılıyordu. Dümbüllü ve Naşit Bey bayağı ve galiz değildi çünkü eğitimliydi. O dönemde komik olabilmek için dişlerini çektiren sanatkarlar vardı. Dişlerini çektirip alt dudaklarını burunlarının üzerine geçiriyorlardı ve insanlar buna gülüyordu. Bugünün insanı buna gülmez. Bugün tuluatı sürdüren bir tek Nejat Uygur vardır. O da ortaoyununun modelini koruyor, toplumsal ve siyasal eleştiriler yapıyor. Ortaoyunu müzeye mi? Geleneksel tiyatroyu 19. yüzyıldan bugüne aynen taşıyamayız. Ancak yabancılaştırma estetiği ve soyutlamayı içinden alabiliriz. Onun dışında olduğu gibi müzeye koymamız lazım. Ancak sentezleyebiliriz. Haldun Taner, Turgut Özakman gibi yazarlar bu sentezi gerçekleştirdiler zaten. Carlo Goldoni Commedia dell'arte'nin estetiğini alarak bugüne getirdi. Yani çağdaş tiyatroya olan uzantısı olarak yeniden oluşturdu. Geleneksel tiyaroya yeni baştan bakmak lazım. 1914'te Darül Bedai kurulurken müzik ve tiyatro ayrıldı. Tiyatro içinde bir bölüm ayrılsa ydı bugün gelene k tiyatrosu devam edebilirdi." Karagöz insanları hâlâ güldürüyor
Karagöz sanatçısı Ünver Oral ise konu ile ilgili şunları söylüyor: "Konu sadece ortaoyunu değil, gelenek tiyatromuzun tamamı. Şikayet ettiğimiz, kayboluyor, sahip çıkılmıyor dediğimiz sadece ortaoyunu değil hepsi. Geçmişte ortaoyununun karşısında televizyon, sinema, tiyatro gibi bir rakip yoktu. Zamanla rekabet olunca sahipsiz olduğundan dayanamadı. Ortaoyunu zaten kalabalık bir ekip istiyor ve bu nedenle de her yerde gösteri yapamıyorlar. Biraz da o ekonomik sebepler vardı unutulmasında. Tüm geleneksel sanat dalları için de genel terkedilme sebebi imparatorluğun savaşlarda verdiği şehit sanatçılardır. Ama ne olursa olsun asıl sebep devletin bu sanatlara sahip çıkmamasıdır. Sahip çıkmayı, geleneği devam ettirmeyi, yaymayı hep sanatçılardan beklemiştir devlet. Ortaoyunu sanatçısının eğitimi diye bir şey yoktur zaten. Ben bu sanat dallarının müzelik olduğu fikrine de katılmıyorum. Karagöz ve ortaoyunu zaten gelişmeye uygundur, donmuş sanatlar değildirler. Konular, nükteler, mizah ve tipler geliştirilmeye açkıtır. Geleneksel tiyatromuzda önemli olan konu işleme kalıbı, uslüp ve baş karakterlerdir. Önemli olan bozulmamasıdır. Tüm sanat dallarının geliştirilebilir olduğunu düşünüyorum neden müzelik olsun ki? Ben hâlâ Karagöz gösterisi yapıyorum ve insanlar buna gülüyorlar, güleceklerdir de. Bazen oyunun bitmesini istemiyorlar. Aziz Nesin'in faydalandığı gibi, Canlı Karagöz, Keşanlı Ali Destanı gibi oyunlarla çağdaş uyarlamalar yapılmasının Gelenek Tiyatrosu ile bir ilgisi yoktur. Çünkü bunlar metinli oyunlardır, gelenek tiyatrosunun özünde ise doğaçlama vardır."
|
|
|
|
|
|
|
|