|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sınırların giderek buharlaştığı bir dünyada, bütün Türkiye, başta Amerika olmak üzere Batı'nın dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel yapısındaki belirleyiciliğini açıkca görüyor. Ancak Türkiye'de Batı'nın gücünün kaynakları hakkında Tanzimat'tan bu yana, yüzlerce çalışma yapılmış olmasına rağmen, oluşmuş ortak bir görüş bulunmuyor. Çünkü Batı'nın gücünün en başta gelen kaynağının hızlı ve sürekli bir değişim olduğu için, bulunan cevaplar da geçerliliğini kısa zamanda yitiriyor. Amerika'daki hızlı değişimi vurgulamak için, ünlü üniversitelerden birinde ekonomi hocası ile eski öğrencisi arasında geçen bir konuşmaya göndermede bulunulur. Bir ekonomi öğrencisi mezun olduktan uzun bir süre sonra hocasına gider. İlk sorusu "Ekonomi konusundaki son gelişmeler neler" olur. Hoca da cevap olarak, öğrenciye en son yaptığı imtihanın soru kağıdını verir. Öğrenci hayretle "Hocam bunlar bize on sene önce sorduğunuz soruların aynısı" der. Hoca da "Evet sorular aynı, ancak cevaplar çok değişti" diye, karşılık verir. Amerika kırk yıl önce tek başına dünyada üretilen ürün ve hizmetlerin yarısını üretiyordu. Doksanlı yıllarda bu oran, yüzde otuzlara düştü. Yine de Amerika dünyanın en dinamik ve en üretgen ekonomik gücüdür. Buna karşılık, Amerika'nın toprakları toplam dünyanın yüzde yedisini, nüfusu da yüzde altısını aşmaz. Böylesine az bir nüfus ve doğal kaynakla dünyanın en büyük üreticisi olmanın sırrını çözmeden, Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerin önünde gitmesi mümkün değildir. Hafta başında İlim Yayma Vakfı'nda değişik üniversitelerde lisans sonrası eğitim yapan öğrencilerle benim son kitabım "New York'tan Los Angeles'a Yeni Roma"dan yola çıkarak, "Türkiye için Yeni Roma neresi, yeni Kızıl Elma nerede olabilir" sorularının cevaplarını aradık. Türk bürokrasinin üst kademelerinde bulunmuş Vakf'ın Genel Müdürü İsmet Ağan, yöneticileri Ömer Aydın, Tahsin Özcan ve dinleyicilerin de soru ve katkılarıyla toplantı "Yeni Kızıl Elma" konusunda bir "Beyin Fırtınası" oturumuna dönüştü. Bir ülke ister "Tarım", ister "Sanayi" isterse de "Bilgi" toplumu aşamasında olsun, ekonomik, siyasal ve kültürel alandaki sorunlarına çözüm aramada sorulan sorular değişmiyor. Her toplumun cevap aradığı soruların başında, "Ülkenin ürün, hizmet ve bilgi gücü nasıl büyütülür" gelir. Bunun ardından "Üretimin toplumun değişik kesimleri arasında adil olarak, nasıl bölüşüleceği" sorusu gelir. Bu sorular temel ya da uygulamalı, normatif ya da pozitif bütün bilimlerin ana konusudur. İster ürün, ister hizmet isterse de bilgi üretimi olsun, üretilmeden bölüşülmez, bölüşülmeden de büyümez. Bütün dünyada üretim gücünü büyüten, toplumların ekonomik güçsüzlüğünü gideren teknolojik gelişme, herşeyden önce örgütleme, yönetme ve eşgüdüm ustalığına dayanır. Toplumları değiştiren teknolik yenilik ve yönetim ustalığının tek ve değişmez kaynağı öğrenmesini öğreten eğitimdir. İnsanın içinde taşıdığı zenginlikleri sonuna kadar kullanmasına imkan verecek, eğitim kurum ve kuruluşlarına yatırım yapmadan, toplumun üretim güçsüzlüğü giderilemez. Üretmenin güç ve coşkusu eğitimle kazanılır. Bugünlerde Amerika deyince, doğal olarak, herkesin aklına, Irak'a demokrasi ihraç etme adına, binlerce suçsuz insanın kanına giren, bir dayatmacı yönetimi yıkmak için, dayatmacıdan daha dayatmacı olan iktidardaki Amerikan yönetimi geliyor. Oysa bir tek değil, birçok Amerika var. Bütün Amerika, yeni seçimi kazanması çok şüpheli olan iktidar partisi olarak görülemez. Amerika'nın büyük üretim gücünün kaynağında siyasi partileri değil, dünya ölçeğinde eğitim ağı oluşturan üniversiteleri vardır. Ulaşılması gereken tek Kızıl Elma varsa, o da Afrika, Asya ve Avrupa'dan daha çok Amerika'da aranmalıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |