|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Uzun zamandır bir uzman heyetin üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü Kamu Yönetimi Reformu yasa tasarısı nihayet kamuoyuna açıklandı. Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in başkanlığında yürütülen çalışmalarla ortaya çıkan ve Bakanlar Kurulu tarafından da kabul edilen tasarı, genel olarak kamu yönetimini yeni gelişmeler ve ihtiyaçlar temelinde yeniden örgütlemeyi amaçlamaktadır. Tasarıya gelen ilk tepkilerin son derece olumlu ve memnuniyet verici olduğu gözleniyor. Siyasi partiler, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve toplumun önemli şahsiyetleri Kamu Reformu tasarısından heyecan duymuş ve bunun bir devrim olacağını belirtmişlerdir. İlginçtir ki bütün iktidarlar göreve gelirlerken kamu yönetiminde yeniden yapılanmayı gerçekleştirmeye söz verir, bu yönde bazı ufak tefek çalışmalar yapar ancak sistemi radikal bir şekilde yeniden yapılandıracak bir çalışmayı gerçekleştiremezler. Şu andaki durumun bu gelenekten oldukça farklı olacağı, bu sefer işin ciddi olduğu ve gerçekten de reformun gerçekleştirileceği kanaati hakimdir. Türkiye'de kamu yönetiminin reformu, yani yeni gelişmelere ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması konusu her zaman güncelliğini korumuş bir temel sorundur. Osmanlı Devletinin son iki asrı bu tür tartışma ve çabalarla geçmiştir. Hatta erken denecek bir dönemde bile, sela Koçi Bey 17.yüzyılın başlarında Sultan IV.Murad'a kamu yönetiminde reform yapması gerektiğine dikkat çekmişti. Onu takip edenler de bu ihtiyacı her defasında tekrarlamışlardır. Osmanlıdaki "ıslahat" çabaları ve tartışmaları, bugünkü kamu yönetimi tartışmalarından farklı bir özellikte değildi. Bu süreçte özellikle 19.yüzyılda gerçekleştirilenler kelimenin tam anlamıyla idarede devrim niteliğinde gelişmelerdi. İdare yeni gelişmeler ve ihtiyaçlara göre yeniden örgütlendiriliyor, geleneksel yapı tasfiye ediliyordu. Cumhuriyet bir bürokratik yapılanma idi. Bürokrasinin idari işlevlerinin yanı sıra siyasi işlevler de yüklendiği bir kamu yönetimi tesis edilmiştir. Yeni bir toplum inşa etme projesinde kamu yönetimi çok özel bir misyonla donatılmıştır. Hem tek parti yönetimi döneminde, hem de çok partili dönemde kamu yönetimi bütün siyasi gelişmelerin en önemli dinamik unsuru olmuştur. Türkiye 19.yüzyılın başlarında girdiği idari merkezileşme çabalarını Cumhuriyet döneminde de sürdürmüş ve 21.yüzyıla girildiğinde her şeye egemen bir kamu yönetimi, bütün yetkileri merkezde toplayan, atıl, hantal, irrasyonel, toplumun dinamizmini engellemeye çalışan, iş üretmeyen bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. Herkesin eleştirisine maruz kalan irrasyonel, verimsiz, hantal, gelişmelerin önünde bir engel olarak dikilen, kamu kaynaklarını hesapsızca çarçur eden bir idarenin bu yapısına bir cesur iktidarın neşteri vurması gerekiyordu. Turgut Özal döneminde bazı alanlarda önemli reformlar gerçekleştirildi. Ancak ondan sonra bürokrasi yine içe kapandı ve bütün gelişmelerin önünde ciddi bir engel olarak direnç oluşturdu. Doksanlı yıllardaki bölünmüş, güçsüz, istikrarsız iktidarların kamu yönetiminin bu sorunlu konumunu devam ettirmesini sağladı. Hiçbir iktidar düğümü çözecek kılıcı indiremedi. Şimdi bir yıldır Türkiye'de istikrarlı bir hükümet var ve bu hükümet rasyonel ölçülere göre her alanda sistemi yeniden yapılandırma yönünde kararlı bir duruş gösteriyor. İşte bu kararlı duruşun ve istikrarlı hükümet yapısının bir ürünü olarak ortaya konulmuş olan Kamu Yönetimi Reformu tasarısı Türk siyasetinin son yıllardaki en önemli adımını oluşturmaktadır. Tasarının hazırlık aşamasında pek çok çevrenin, kişinin ve grubun katkısı alındığı gibi açıklandıktan sonra yapılacak tartışmalarda da yeni katkıların sağlanması beklenmektedir. Tasarıdaki bazı düzenlemelerin beklentilere cevap vermekten uzak, bazılarının ise daha cesur olduğu gibi eleştiriler yapılabilir. Bu tartışmalarda önemli olanın öncelikle Ak Parti grubunun bu reformun arkasında kararlılıkla durmasıdır. CHP'nin de genel olarak destek vermesi önemlidir. Siyasetin kararlı şekilde tasarıya sahiplenmesiyle çıkarları bozulacak olan bürokrasinin bazı kesimlerinden gelecek bir takım tahrik edici dirençlerin rahatlıkla kırılması mümkündür. Bir diğer önemli husus, Kamu Yönetimi Reformu konusunda kamuoyunun desteğini arkasına almaktır. Bu konuda kamuoyunun yeteri kadar bilgilendirilmediği, ANAR'ın dün açıklanan Ekim Ayı Siyaset Gündemi Araştırmasında ortaya çıkmıştır. Deneklerin %36.7'si bu konudaki çalışmaları olumlu bulduğunu söylerken yüzde 40'a yakını fikri olmadığını belirtmiştir. Olumlu bulanların içerisinde Ak Partililer yüzde 52.6 ile en yüksek oranda ortaya çıkmıştır. Yani Ak Parti kendi seçmeninin ancak yarısını bu konuda bilgilendirebilmiştir. Bu konuda hükümetin tanıtmaya yönelik ciddi çalışmalar yapması ihtiyacı ortadadır. Toplumun önüne konulan Kamu Yönetimi Reformu yasa tasarısı en azından asırlık bir özlemin ifadesidir. Türk siyasetinin bunu başarması ve gücünü ortaya koyması gerekmektedir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |