AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Olmadı Koç...

Başbakan Erdoğan "germeyelim" demiş, arkadaşlarını itidale davet etmiş. İyi de, geren kim? Her hafta abuk bir mesele bulup milletle didişen, onların seçtikleriyle kavga eden kim, hangi ülkenin memuru, bürokratı, askeri, siyasetçisi?

İyi, germeyelim.

Kavga da etmeyelim.

Zaten kavga yok.

Türkiye, anakronik "sağ-sol", "Alevi-Sünni" çatışması dışında, mütekamil bir kavga, bir iç-savaş yaşamadı.

Bundan sonra da yaşamaz...

Ama sandıktan çıkmayı beceremeyenlerin (yani "atanmışlar"ın, yani hazineden beslenmeyi marifet sayanların), halk çoğunluğuna karşı yürüttüğü kadim "psikolojik savaş", yön ve mihver değiştirmiş olsa da, aynen devam ediyor.

Aynı zamanda "kast savaşı" bu...

Sınıf mücadelesi...

"Sorumsuz memurlar ve hazineden geçinenler sınıfı"nın, halkı yönetime yaklaştırmama savaşı...

Konuyla ilgisi yok belki ama, aklıma Aktüel dergisinin bir haberi üşüşüverdi:

Zonguldak Karadeniz Ereğlisi'ndeki tüm mahalleler, camiler, okullar ve kamu kurumlarında çalışanlar, ismi lazım gelmeyen "illegal çalışma grubu"nca fişleniyormuş.

İllegal çalışma grubu, daha sonra çalışmalarını bir rapora dönüştürmüş.

Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen rapora tepki göstermiş ama, nafile...

Raporda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in yanısıra bölge milletvekilleri Köksal Toptan ve Fazlı Erdoğan'ın da isimleri geçiyormuş.

İstihbarata Karşı Koyma Güvenlik Şube Müdürü Deniz Binbaşı (ismi bende saklı) tarafından kaleme alınan dört sayfalık "istihbarat raporu"nda, AK Parti yönetimi fabrikayı ve şehri "ele geçirmekle" suçlanıyormuş.

İlginç, değil mi?

İllegal bir çalışma grubu çıkıyor, bu ülkenin seçimle gelmiş Başbakanı'nı bir şehri ele geçirmekle suçluyor ve bunu raporlara (!) geçiriyor.

Bazıları da bunu "solculuk", "ilericilik", "çağdaşlık" sanıyor.

Başörtülü sanığın savunma hakkını gaspedenlere verdiği yürekten destekle solculuğunu tescilleyen CHP'nin okumuş Grup Başkanvekili Profesör Doktor Haluk Koç bakalım bu gelişmeye ne diyecek?

Ne mi diyecek?

Hiç...

Resmî daire dışına çıkmayan, devletin dediğini tekrarlamak dışında herhangi bir politika üretmeyen, ideolojik umdelere sıkı sıkıya sarılmayı "sosyal demokratlık" zannedenlerden demokratik bir tepki beklemiyoruz.

Ama yine de Haluk Koç'a bir çift sözüm var:

Niçin halk sizi ciddiye almıyor?

Niçin iktidara getirmiyor?

Niçin bundan sonra da iktidara getirmeyecek?

Niçin bu gidişle Turhan Feyzioğlu'nun önce küçülen, sonra tek kişiyle temsil edilir duruma düşen, ardından buharlaşıp uçan CGP'si gibi yok olup gideceksiniz?

Niçin Haluk Koç olarak siz bir daha o kürsüleri göremeyeceksiniz?

Bunun cevabı, "savunma hakkı gasıplarına" verdiğiniz o yüreklere seza "destek konuşması"nda gizli.

O konuşmanızı, mümkünse bir kez daha okuyunuz.

Sonra da bir hekime danışınız.

Ne demek istediğimi anlayacaksınız.


11 Kasım 2003
Salı
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED