|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SORU: Hayvanların, madenlerin ve alacakların zekâtı nasıl hesaplanır? Koyun ve keçi türünün nisabı 40, sığır türünün 30 ve develerin nisabı beş'tir. Bunun üzerindekilere belli sayı artışına göre zekât gerekir. Ancak hayvan türlerinin üretici zekâtına tâbi olması için, yılın yarısından çok bir süreyle mübah mer'alarda otlaması gerekir, bu çeşit hayvana "sâime" denir. Hayvanları alıp satmak üzere elde bulunduran kimse, %2.5 üzerinden ticaret zekâtına tabi olur. Eriyip kalıba dökülebilen maden türlerinde beşte bir üretici zekâtı gerekir. Bunlar Hanefilere göre "ganimet hükmünde" olup, ganimetin beşte birinin verileceği yerlere verilir. Delil şu âyettir: "Biliniz ki, ganimet olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'ın, Rasûlü'nün ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcunundur."[1] Hadis: "Rikâzda (define ve maden) beşte bir zekât vardır."[2] "Rikâz", Allah ya da kulları tarafından toprak altına yerleştirilen maden veya değerli şeylerdir. Alacaklar zayıf ve kuvvetli olmak üzere ikiye ayırılır. Zayıf alacak; vadesi geldiğinde alınıp alınamayacağı şüpheli olan ve alacaklının gâlip zannına göre alınamayacağı düşünülen alacakların zekâtı ertelenebilir. Bunların zekâtı tahsil edilince topluca verilir. Vadesinde ödenmeyen ve ne zaman ödeneceği belli olmayan alacaklar genel olarak zayıf alacak grubuna girer. Tecrübelere göre vadesinde ödeneceği düşünülen alacaklar sağlam alacak sayıldığı gibi, kefil ve ipotekli alacaklar da sağlam alacak sayılır. Bunlar yıl sonu gelince, mevcut olan zekât matrahı mala eklenerek zekâtları verilir. Hanefilere göre alacağın, teslim alınmaksızın borçluya tasadduk edilmesi temlik niteliğinde olmadığı için nâfile sadaka sayılır. Nitekim Ebû Saîd el-Hudrî'den rivâyete göre, satın aldığı meyvelerden büyük zarar eden bir sahâbiye, Nebî (s.a.s) "Ona tasaddukta bulununuz" buyurmuş, yapılan yardımlar da borcu karşılamayınca, alacaklılara "bulduğunuzu alın, sizin için bundan başkası yoktur." buyurmuştur.[3] Hanbelilere göre ise âyetteki "tasadduk" zekâtı da kapsar. Bu yüzden ödeme gücü olmayan borçlunun borcunu, alacaklısı kendi zekât borcundan düşebilir.
[1] Enfâl, 8/ 41. [2] Buhârî, Müsâkât, 3, Zekât, 66; Ebû Dâvud, İmâre, 40; Müslim, Hudûd, 45, 46. [3] Buhârî, Müsâkât, 18; Ebû Dâvud, Büyû', 58; Tirmizî, Zekât, 24; Neâî, Büyû', 30, 96.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |