AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Curcuna

Murat Menteş, Attila İlhan ile bir söyleşi yapmış. Söyleşinin ilk bölümü 7 Kasım 2003 tarihli Gerçek Hayat'ta yayımlandı. Şu cümleler o söyleşiden:

"Mustafa Kemal, dikkat edin "garp" lafını kullanmıyor. Hep "muasır" der. "Muasır medeniyet" hep batıda olacak diye bir kural yok. Bugün batıda olur, yarın doğuda olur. Batı medeniyeti diye bir şey bizi bağlamıyor. Peki o zaman neden gidiyorsun da İsviçre'nin medeni kanununu alıyorsun? Mecelle gibi çok güzel bir şey var, onu niye modern hale getirmiyorsun?"

Evet, niye?

"Çalışmadı mı sanıyorsunuz? Bunları söylemiyorlar. O zamanki hukukçuları çağırıyor. Bunlara diyor ki: "Efendiler, elimizde, Mecelle gibi bir hazine var. Bu hazineyi kullanamayacağız, çünkü modern bir devlet olmak istiyoruz. Bunu, ulusal bir medeni kanun şeklinde uyarlayınız, size de üç sene mühlet veriyorum." diyor. Üç sene sonra gelip ne diyorlar? "Paşam, biz o kanunu yapamadık, en iyisi İsviçre medeni kanununu alalım." Bunu yapan, aydınlarımız. Aydınlarımız çünkü Tanzimat'tan beri teceddüdün içine girmişler. Teceddüt dedikleri, batılılaşma. Yani Gazi'nin kadrosu yok. Mevcut kadro bu."

Evet, Attila İlhan'a göre durum budur. Fakat bu durumu başkalarının görmeyişini nasıl açıklamalı?

Örneğin, Murat Belge'ye göre, "Kemalizmin en belirgin özelliği değişimciliktir ve değişimin yönü de açık bir şekilde Batı'dır." Çok hoş bir 12 Eylül değerlendirmesinin yer aldığı "Gelecek ikamesi geçmiş" başlıklı yazısında Murat Belge böyle diyor. (Radikal, 9. 11. 2003)

Onun açık bir şekilde gördüğü şeyi Attila İlhan niçin görmüyor ya da göremiyor?

Cumhuriyetin sekseninci yılı kutlandı. Yönünü saptamada bile böylesine uzlaşmaz bir çelişkinin yaşanıyor olması tuhaf değil mi? Çok tuhaf!

*

9 Kasım tarihli Radikal'de Gündüz Vassaf, herhalde dalgınlıkla Pazar günü ile Cumartesi gününü karıştırmış. Pazar gününden şöyle söz ediyor: "Kutsal kitaplara göre haftanın yedincisi olan Tanrı'nın istirahat ettiği bugünde, ABD'de kiliseye gitmek kadar yerleşik diğer bir ayin türü de yatakta yüzlerce sayfalık Pazar gazetelerinden birini okumak." Oysa Pazar, "birinci gün"dür: "yevmü'l-ehad". Yedinci gün, cumartesidir. Yahudilerin kutsal günü.

Yazarın bir dalgınlığı da şöyle: Yukarıdaki cümlede "sayfa" demişken, yazısının son cümlesinde "sahife" yazmış. Güzel bir tuhaflık mı desem, tuhaf bir güzellik mi?

*

Fransa'da başörtüsünü yasaklama yönünde girişimler var. Türkiye'den Mine Kırıkkanat neredeyse sevincinden kanatlanıp uçacak. Fransız gazetelerinde benzerlerini okuyabileceğiniz özgürlük ve eşitlik tümceleri döktürüyor. Yasakçıların en önemli gerekçeleri, başörtüsünün kadın erkek eşitliğini engelleyici bir şey olduğu. Bu düşünüş biçiminin "din" olgusunu anlaması da, anlamlandırması da imkânsız. Siz dini istediğiniz yere konumlamaya çalışabilirsiniz ama din de insanları Allah'ın istediği yere çağıracaktır. "Kamusal alan" gibi sözlerin çalınacak minareye uygun bir kılıf olmadığı çok açık. İşin aslı şu: "Sizin dine dayalı ahlâk anlayışınızın gözümüze görünmesine tahammül edemiyoruz. Bu anlayışın yaygınlaşmasından çok korkuyoruz!"

Yasakçılar, bir de kız çocuklarının ve kadınların kendi seçimleriyle değil de anne babalarının ve kocalarının zorlamasıyla örtündüklerini söylüyorlar ki, bunun doğru olduğu durumlar hiç de az değil. Gelenek diye bir olgu var ve plajlarda da hükmünü yürütüyor. Ergin kadının özgür iradesiyle başörtüsünü seçmesini ise yasakçılar "gönüllü kölelik" diye adlandırmakta beis görmüyorlar ve bunu bile yasaklama yetkisine sahip olduklarını düşünebiliyorlar. Fransız Adalet Bakanı Dominique Perben, yalnızca başörtüsünü yasaklayacak bir yasanın "beceriksizlik" olacağını söylerken asıl niyetini gizlemeyi de becerememiş oluyor.

Eşitlikçi yasakçıların yakın bir gelecekte oğlan çocuklarının sünnet edilmelerinin yasaklanması için yasa çıkarmalarını bekleyebilirsiniz. Diyecektim. Vazgeçtim. Yahudileri incitmek tehlikelidir! Ve Müslümanların Allah'tan başka dostları yok. O ne güzel dosttur!


11 Kasım 2003
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED