|
|
|
|
Ben bu yazıyı kaleme alırken Fenerbahçe-Çaykur Rize maçının tekrar edilip edilmeyeceği henüz bir karara bağlanmamıştı. Peki ben niçin yazıya "tekrarın tekrarı" şeklinde "sanki bu maç tekrar edilecekmiş" izlenimi uyandıran bir başlık attım. Şu sebeple: Efendim benim kastım maçın tekrar oynanıp oynanmaması ile ilgili değil. Ya ne ile ilgili? Fenerbahçe'nin son üç-beş maçında oynadığı futbol ile ilgili. Fenerbahçe iyi futbol oynamıyor, bu sebeple iyi netice alamıyor. Rakipleri ile arasındaki puan farkı her geçen hafta artıyor. Sezon başında Fenerbahçe'nin en iyi transferi diye (taraflı-tarafsız) herkesin ittifakla alkışladığı Daum -hani ne derler "Tarzan Zor Durumda" filminin başrol oyuncusu oldu-. Oysa ona daha düne kadar "Dahi Daum" deniyordu. Doğrusu "dahilik" bir yana iyi bir hoca olduğuna ben de kaniim. Ancak şu Rizespor maçına ilk onbirde çıkardığı Yusuf konusu bu "deha"yı zedeledi. Bilindiği gibi Daum Yusuf ile Rebrov'u bir kaç maçta altmışıncı dakikadan sonra oyuna sokmuş ve gerçekten bu değişiklikler ile kötü giden maçları almaya başarmıştı. Daha sonraları spor basını "Bu Daum neden Yusuf'u ilk onbire almıyor" diye bastırmaya başladı. Daum bu defa "Madem ısrar ediyorsunuz, alın işte bu maçta Yusuf'u ilk onbirde oynatıyorum" dedi. Netice negatif. Ve sonra dönüp basın mensuplarına: "Ya, gördünüz mü, demek ki Yusuf'la falan olmuyor" dedi. Doğrusu böyle kariyerli olgun bir hocanın spor basınına bu şekilde cevap vermesi hayli tuhafıma gitti. Olacak şey değil yani. Rizespor maçı -Fener'in oynadığı futbol açısından ve tabii skor bakımından- Sebat maçının tekrarı idi. Şimdi Rize maçı "tekrar oynanırsa" korkarım bu defa "tekrarın tekrarı" olacak. (Tahminen aynı futbol-aynı sonuç). Fenerbahçe kötü gidiyor. Yere göğe konulamayan Tuncay'daki düşüşe bakın. Her attığı firikik penaltı gibi görülen Hooijdank, son maçlarda beş-altı firikik attı, tık yok. Ayrıca ne kadar ağır olduğu giderek aydınlığa çıkıyor (Ve Fener taraftarı yıllardır özlediği hızlı-atak-yırtıcı bir santrafor alalım isteğini yine dile getiriyor.) Serhat iki ileri bir geri, bir parlıyor, bir sönüyor. Orta saha bir türlü verimli olamıyor. Meselâ Ümit Özat. Topa iyi vurduğunu bildiğimiz kaptan, kaç maçtır onsekiz civarından kaleye sayısız şut attı, yahu ne olur bunlardan biri de kaleyi tutsun; hep dışarı hep dışarı. Tablo, şunu gösteriyor: Ocak ayında Fenerbahçe de epeyce bir değişiklik olacak. Ama belli olmaz. Burası Fenerbahçe. Bir kaç maç daha puan kaybederse bu değişikliğe Daum'dan başlanabilir. * * * Lucescu Gençlerbirliği maçını o meşhur şansı ile aldı. Gençlerbirliği oynadı Beşiktaş puanı kaptı. İlk gol centilmenlik dışı idi. İkinci golü El-Saka kendi kalesine attı. Bu kritik dönemde hem Antep'ten, hem Gençlerbirliği'nden puan alan, Lucescu şampiyonluk yolunda önemli bir virajı daha döndü. Ne diyelim: Şans işte, kıskananlar çatlasın.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |