|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
M.Ö. 2600 yıllarında Eski Mısırlılar, buğday unu ve su karışımından elde edilen hamura maya kattıklarında ekmeğin daha yumuşak, daha kabarık olduğunun farkına vardılar. Çeşitli sınıflardan oluşan Mısır halkı, ekmeği uzun zamandan beri bilmekteydi. Ancak mayanın keşfinin ardından beyaz ekmek soyluların ve sarayın simgesi haline geldi. Zenginlerin ve soyluların rağbet ettiği bu mayalı ekmekler, o kadar değer kazandı ki; Eski Mısır'da bu ekmekler para yerine bile kullanılmaya başlandı. Mısır'dan Roma'ya ve ardından Batı Avrupa'ya yayılan mayalı ekmek, hemen bütün dünyada sofralarda yerini aldı. Orta ve diğer Avrupa ülkelerine ekmek daha sonraları güneyden yayılmıştır. Avrupalılar buğdaydan önce çavdar gibi diğer tahıl ürünlerini kullanmışlar, ancak 15. yüzyılda buğdaydan beyaz ekmek yapımına başlamışlardır. Mikroorganizmaların ve mayanın aktif olarak bilinmesinden (19. yüzyıl) sonra ekmek üretimi sanayi dalı haline gelmiştir. Yeryüzünde en fazla ekmek tüketen toplumların başında Türkiye gelmektedir. Yurdumuzda yaygın olarak buğday unundan ve mayalanmış hamurdan üretilen ekmek tüketilmektedir. Ancak kısıtlı da olsa bölgelere göre mısır, yulaf, çavdar ve benzeri tahıllardan da ekmek üretilmektedir. Ekmeğin ilk kez 12 bin yıl önce yapıldığı ve kabaca ezilen külle pişirildiği sonucuna varılıyor. Daha sonraları insanlar mayalamayı keşfediyor ve ardından mayalanmış ekmekler pişirilmeye başlanıyor. Bu insanlık tarihi kadar eski gıdayı üreten ekmekçilerin kökeninin, Hz. Adem'e, yani ilk insana kadar dayandığı rivayet edilir. Osmanlı'da ekmek, fırınlarda, tezgahta, sokak araları ve semt pazarlarında, binek arabaları ve küfelerde satılırdı. Sanayileşmeyle çabuk ve seri üretim, geleneksel ekmek yapımını daha kolay hale getirse bile, kökenin insanlığın varoluşuna dek uzandığını, şu atasözümüz ne güzel betimliyor: "Ağacın kökü toprak, insanın kökü ekmektir."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |