AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Zekat kimlere verilir?

SORU: Zekât kimlere verilebilir?

Kur'an-ı Kerim'de zekâtın kimlere verileceği şöyle sıralanmıştır: "Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir"[1] yet, mala düşkün bazı kişilerin toplanan zekâta göz dikmesi ve Hz. Peygamber'den haksız isteklerde bulunması üzerine inmiş, onların bu davranışları kınanmıştır.[2] Böylece zekât fonunu, kamu gücünün dilediği şekilde kullanmasına engel olunmuştur.

Abdullah İbn Abbas (r. anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Muaz İbn Cebel'i Yemen'e gönderirken ona şu emri vermiştir: "... Eğer onlar zekâtın farz olduğunu kabul ederek sana itaat ederlerse, Allah'ın kendilerine zekâtı farz kıldığını ve zenginlerden alınıp fakirlerine verileceğini onlara bildir."[3] Bu hadis zekâtın devlet tarafından müslümanların zenginlerinden alınıp fakirlerine harcanacağına delil sayılmıştır.

Zekâtın verileceği sekiz sınıf şunlardır:

Yoksullar ve düşkünler: Bunlar, Kur'an'daki ifadesiyle "fakirler ve miskinler"dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri mutat olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa girer.

Miskin ise, hiçbir geliri ve malı bulunmayan kimsedir.

Zekât işlerinde çalışanlar: Bunlar zekât işlerinde çalıştırılan memurlardır. yette geçen "âmil" terim olarak zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade eder.

Müellefe-i kulûb: İlgili âyette dördüncü grup olarak zikredilen bu sınıf, kalpleri İslâm'a ısındırılmak istenen kimseleri kapsar. Hz. Peygamber, Mekke'nin fethinde yeni İslâm'a girmiş bazı kimselere zekâttan pay vermiştir. Bunların içinde henüz İslâm'a girmeyenler de vardı.

Köleler: Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir. Zekât fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslâm'ın insan hürriyetine verdiği önemi gösterir.

Borçlular: Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimseler bu sınıfa girer. Başkasından malı veya alacağı olup da, bunu alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır.

Allah yolunda olanlar: Kelime olarak "Allah yolunda" anlamına gelen "fî sebîlillah" tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslâm'ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücâhitlere zekât verilir. Hatta İmam Şâfiî ve Mâlik'e göre, savaşa katılanlar arasında zengin-yoksul ayırımı da yapılmaz. Çünkü savaşçılar kendi beldelerinde zengin de olsalar, savaş bölgesinde kendi mallarından ayrı yerdedirler.

Fî sebîlillâh'ın ikinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O'na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve tâat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve kurumlara zekât fonundan yardım yapılabilecektir.

Yolda kalmış kimse: Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculuk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek gösterilebilir.

[1] Tevbe, 9/60.
[2] bk. Tevbe, 9/58, 59.
[3] Buhârî, Zekât, 1; Müslim, İman, 29; Ebû Dâvûd, Zekat, 5; Nesâî, Zekât, 46; İbn Mâce, Zekât, 1; A. b. Hanbel, I, 233.


13 Kasım 2003
Perşembe
 
HAMDİ DÖNDÜREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED